bildirgec.org

tenkit hakkında tüm yazılar

Benim fikrim senin fikrini döver.

aggali | 09 May 2009 19:09

Son zamanlarda dikkatimi çeken birşeyler var hafifte. Bir çeşit “benim fikrim senin fikrini döver” mantığı görüyorum. Açıkçası hiç hoşuma gitmemekle birlikte, bunu bir toplumsal yansıma olduğunu da bilmiyor değilim.

Ancak bu durumun; okuyup yazan kesimde olması (hafif yazarları bence toplumdaki çoğu insana göre eğitimli) ve eleştirilere tahammül sınırının epey aşağılarda bulunması sebebi ile bu yazıyı yazmaya karar verdim.

Fikirler birbirleri ile çelişebilir, bundan daha doğal birşey yok. Ancak fikir sahipleri bunu anlayışla, hoşgörü ile kabul etmekten kaçınırlarsa, işte o zaman yanlış olan şeyler var demektir. Çağdaşlık bana göre hoşgörünün egemen olduğu toplumlarda ortaya çıkar.

Eş Kenar Muhakeme

Kuruvaze | 23 January 2009 13:44

Ne zamandı hatırlamıyorum, bildiğim tek şey; ölmek için zamansız bir gündü! Bir çok zaman olduğu gibi. (?)————————–Bütünsel bakış açısının, kuşatacağı manzaralar kadar devasayken… ne kadar çömelinse de ayrıntılarına erişilemeyecek kadar soğukken… en yüce fırtınalara rağmen sürüklenemeyecek kadar toprakken… hiç umulmadığı kadar vazgeçilmesine rağmen, hatırdan çıkmayacak kadar dağınıkken…————————-“Hayır! Hayır, sadece bu kadar değil” denileceğinden emindi. Bu yüzden, gömdüğü şehirler dirilemesin diye; ahiret haberini yalanladı gizlice. Yamamaktan aciz olduğu için, gedikleri daha da büyüttü haince. Kimseye sezdirmese de, bedduaların şahlanışını tahkikle dizginledi sessizce.———————————–Kubbe aralandı. Yere doğru sürüklenen boşluğun esintisiydi, saçlarımızı dağıtan. En geniş şapkalarımız bile kelimizi gizleyemezken, sadece kepeklerimizden şikayet ettik. Atamadığımız adımların hesabını; ellerimiz yerine, ayaklarımızdan sorduk! Hayır, biz hiç uslanmadık!———————————————–Tik tak, tik tak, tik tak… sarkaç hiç durmayacakmış gibi bir o yana, bir bu yana. Hiç susmayacak sessizliğin arasındaki sinir bozucu tekrar… tik tak, tik tak, tik tak… saat nihayete çeyrek var. Ve zemberek son sürat varış noktasına savrulurken yolculardan biri seslendi “Çıldırmış olacak ki; yaşanmayan dakikaları da hesaba kattı” diye. Hepimiz gibi o da fikr etmiyordu, israfın hesaptaki negatif etkisini.

********************************************************************************

Üç köşeli odanın etkisinde, okuduğu tablolar sadece uyuklamanın simgesiydi. Islak bakmış olacak ki, duvardaki resimler kurumak için akmaktan kendilerini alamadılar. Duvarları tek tek yokladı, sezgilerine güvendi Bergson gibi. Emindi ki bir gün bir çıkış kapısı muhakkak bulacaktı. Ellerinin bıraktığı izler tekrar edince canını acıtıyordu. Bu yüzden ayaklarına bulaşan görüntülerin ağırlığını kabul etti ve yine bir kenara çöktü. Düşündü uzun uzun içinde bulunduğu odanın bu halini;