bildirgec.org

taş evler hakkında tüm yazılar

Kazdağlarında Doğa Turizmi

Chat Noir 1 | 05 July 2008 23:16

Doğayla baş başa,yeşillikler içinde göl kenarında bir tatile ne dersiniz? Kazdağlarındaki Hızır kamp alanı, istediğiniz tüm bu özellikleri taşıyor. Teknolojiden ve şehrin gürültüsünden uzak bir tatil geçirmek huzur bulmak istiyorsanız doğru yerdesiniz. Hızır kampı, Hızır bey ve eşi müslüme hanım işletiyor.Konaklamak için ağaç evleri,taş evleri yada çadırları tercih edebilirsiniz. Nefis bir köy kahvaltısıyla güne başlıyorsunuz.Sonra isterseniz yeşilliklerle çevrili gölün buz gibi sularına kendinizi bırakabilirsiniz.İsterseniz kampın dışına doğru bir yürüyüşe çıkabilir yada yoga ve meditasyon programlarına katılabilirsiniz.karnınızı acıktıran bol oksiyenli bir yürüyüşten sonra Müslüme hanımın pişirdiği geleneksel,lezzetli ve sağlıklı yemekleri iştahla yiyeceğinizden eminim.Kampta su kaynağına kurulmuş değirmenden yaklaşık 10 kw elektrik elde ediliyor ve herkese yetiyor.Akşamları kamp ateşinin çevresinde enstrümantal müzik eşliğinde güzel geçen gününüzü sonlandırabilir ve huzur,mutluluk dolu bir uykuya dalabilirsiniz.Eminim günlerin nasıl geçtiğini anlayamayacaksınız.Kazdağlarında yer alan bu kamp alanı ile ilgili videoyu buradan izleyebilirsiniz. Buradan da konaklama,ulaşım ve etkinlikler ile ilgili bilgilere ulaşabilirsiniz. Böyle ülkemizin akciğerleri olma özelliği taşıyan,bin bir çeşit çiçek ve canlı barındıran kazdağlarımızın altın arama şirketleri ve onlara izin verenler tarafından yok edilmesine izin vermeyelim.Kazdağlarının eteklerinden geçerken o gerçek ballardan,lezzetli zeytinlerden, zeytin yağlarından yeniden tadabilmek için, huzur ve mutluluk veren doğasında yeniden tatil yapabilmek için, oradaki eşsiz bitkilerin,hayvanların yok olmaması için,dünyamız,ülkemiz,kendimiz ve gelecekteki çocuklarımız ve torunlarımız için kazdağlarımızın yok edilmesine izin vermeyelim,dağımıza taşımıza,kurdumuza,kuşumuza sahip çıkalım.

Karaburun’da…

kopanisti | 30 April 2008 13:55

Evet nerde kalmıştık. Hah tamam tekneyi Saipaltı barınağında emniyete aldıktan sonra Karaburun’a iniyoruz. Belediye Başkanı minübüs ile ring seferi organize etmiş, hazır olanları İskele’deki pansiyonlara transfer ediyor. Sıcak su ile duş almak iyi geliyor, temiz kıyafetler giyip kokular sıkarak dışarıya atıyoruz kendimizi, iskelede biraz yürüyüp dağları yeşilliği seyrediyoruz. Karaburun birkaç özel şeyle çok meşhurdur.

Enginar, belki de Türkiye’nin en güzel enginarı burada yetişir. İlk ürünü İstanbul’dan gelip tarladan kaldırır götürür konserveciler, ikinci hasat da taze taze satılır, bir kısmını köylüler yol kenarında kurdukları tezgâhlarda ve merkezde haftada 2 gün kurulan pazar yerinde satarlar. Enginarın en lezzetli zamanı kafasının bir hanım yumruğu büyüklüğüne ulaştığı zamandır, 2o dakkada pişer, çok leziz olur, bunun yanında bakla da yetiştirilir tarlalarda. Tamamen organik mis gibidir.

4 adet enginar alırsınız saplarını keser dış yapraklarını beyazlar gözükene kadar koparırsınız bu arada limonla ovmayı unutmazsanız enginar kararmaz, bıcakla uç kısımlarını keser atarsınız, içini bir kaşık yardımıyla oyar tüylerinden ve sert iç yapraklarından arındırır suda biraz bekletirsiniz, ister bütün ister 4 parça ister ikiye bölerek. Yarım kilo da bakla ayıklarsınız onları da suya atarsınız ki kararmasın. Onlar suyun içinde banyolarını yaparken 2-3 tane taze soğanı beyaz ve yeşil kısımlarını birlikte ince ince kıyarsınız, dereotunu ayıklayıp onu da ince ince kıyarsınız. Çelik tencereye enginarları, üstüne baklaları, üstüne kıyılmış taze soğanları koyarsınız miktarını isteğinize göre ayarlayıp şeker ve tuz ilave edersiniz, yarım su bardağı su ekleyip kısık ateşte 20 dakika pişirirsiniz, mis gibi olur. Bunu bir servis tabağına alırsınız ki tencerede sıcakta kalıp pişmeye devam etmesin, soğumaya dursun. Soğuyunca üstüne Karaburun’dan aldığınız zeytinyağını salataya döker gibi bocalarsınız, en üstüne de kıyılmış dere otunu serpiştirirsiniz.
Tırnak içinde söylemeliyiz, yemeğe bilerek, pişerken zeytinyağı eklemiyoruz, çünkü 80 dereceyi geçen sıcaklıkta zeytinyağı özelliğini, sağlığını, aromasını kaybediyor ve artık zararlı madde üretmeye başlıyor.