bildirgec.org

sultan hakkında tüm yazılar

^^Eğer sefil olursa kadın elbet alçalır beşer…^^

SonTanGo77 | 25 May 2007 15:28

Bilirmisin ki kadın bizim ananemizde beyaz bir çiçek gibidir .Mavi bir ışık gibi,hani el değince bozulan ve gölge düşünce küsen…Gülü solmaz kadının ve asla leke konmaz böyle kavlü karar kılınmış ezelden.
böyle yazılmış alnımıza emanet kaderleri , bereket fidanlarını büyüten süslü bahçelerce verimli kıldılar kendilerini kadınlar,serdiler ayaklarımıza mutluluğu sevinci..Kahkahalarında papatyalar açtı hep.
Evren yüklü çağrıların başlığıdır bir kadın , hayat yüklü şiirlerin kafiyesidir…En kara ilk akşamlarda bahtımıza doğan en parlak ilkyıldızlardır onlar.Şen sahnelerin perdesini açan da kapayan da hep bir kadındır yüreklerde.Bir kadın mutlu ise elbet mutludur erkekde .Ev yapan ve ev yıkanda; karları toprak eden de ve yeşili yaprak eden de O’dur …Hanım da hanımcık da sevgili de sultan da …
Gözüm , canım bitanem , sevdiğim,devletlü sultanım … Düşün bir hangi kara geceydi terkettiğinde seni ya ki ihmal ettiğinde onu .Düşün bir adını hangi kurşuni gecede silmiştin kitaplardan ve hangi çiçekti onu sana hatırlatan lacivert akşamlarda?…Bir şarkı varmıydı mehtaba karşı birlikte söylediğiniz ya bir türkü ıssız tarlalarda?…Çoğalan hangi salıda bağırmıştın yüzüne karşı ilkin ve hangi pazarda çatılmıştı kaşlar, düşün bir?…Sığ rüzgarlardan kaçırıp ^^Evim evindir!^^ peri masallarını vadettiğini ne vakit unuttun? yalnızlığın tenhalaşan sokaklarında hangi ayın hangi gününde çalmıştın kimliğini yeni bir kimlik vadederek?…Hatırlıyormusun dostum hangi mevsimdi atları çalınmış arabalarda yapayalnız bıraktığın onu?Ne kadar da erken unutulmuş o sözler,şu yeminler , öteki hayaller dostum ne kadar da erken…
Cemrelerdi umutlarınız hani dostum,birlikte havaya ve suya ve toprağa düşürülecek?…Yağmalanmış kentlerin kapısında o halde neden ağlıyor bir kadın dostum?Neden ağlıyor;gözyaşları inci mercan?Paramparça damarların yanık türküsünde seni okuduğunu bilmezmisin dostum ?Azgın hecelerin konuştuğu sayfalarda seni yazdığını duymazmısın?…ya zebercetlerden hareli ağıtlar yazdığını kaldırımlarda nicedir ve nicedir hicranın böğrüne ciritler sapladığını savaş meydanlarında? Ertelenmiş hayatları ariyet umutlara karıştırıp bebesine süt yaptığı gecelerde söndürülmüş kandillerin fitilince yandığını ve kırk kere kırdığın kalbinin kırbirinci defa seni anarak bütünlendiğini farketmez misin?…
Ecel akıncıları gelmeden dostum durma var git tut ellerini ve sevgini söyle ona, sevgini söyle.Kerpetenlerle bir bir sökülmeden çivileri yapının ve bir çocuk belki bir kilim deseninde damperli kamyonuyla şevkat kumlarını toplamaya çalışmakta. Bir baba nedir ki dostum bir anne olmadan?Gülü solan bir dal nedir ki ?…
Dostum var git aklını bulandırmadan zulümleri yıka elinden ve ver hakkını her dem taze baharın.Yakasına bir beyaz çiçek tak;yaprağı tebessüm tomurcuğu sevgi olsun. Son baharlarca savrulan hasretleri topla bir bir, saman sarısı rüzgarlar alıp götürmeden . Son kuşlarda göçmeden bir sıcaklık sun kadına, bir ışık yak ruhuna…Bir mavi ışık.
Senin gibi nazenine nazenin işler münasiptir. Ayetlere adanmış bir doğum sonrasında dostum, kır saçlı kentlerin yorgun düşüncelerini sil hafızandan ve her günü bir tesbih tanesi gibi zikrederek yıldız topladığın gecelere yaz. Masanın en trajik yerinde çatıver iki tel sihirli saçı birbirine ve yağsın üzerinize çareler, umutlar, ihsanlar, lütuflar ve keremler…
Havai fişeklerin renkleri yağıyor üstüne bitanem hissediyormusun_?……….

Dipnot: Yazı Başlığı, Tevfik Fikret’in bir özdeyişidir.

27 mayıs, 9-12 mart, 12 eylül, 28 şubat, ?

beyefendi | 27 May 2006 18:09

bir sadrazam daha! Allah rahmet eylesin
bir sadrazam daha! Allah rahmet eylesin

türkiye‘de askeri darbeler 27 mayısla başladı zannedilir ama ilk darbenin tarihi çok eskidir. dede korkut hikayelerinde iç oğuzun dış oğuza darbe yapmak üzere iken basılmasını,ava giderken avlanmasını okuyanlar bu kadar çok türk devletinin nasıl kurulduğunu ve haliyle nasıl yıkıldığını anlayabilirler.yakın tarihimizde darbelerin hası 2. mahmut tarafından yeniçerilere karşı yapılmıştır. hemen arkasından da cezayir elden çıkmış, istiklalini kazanana kadar fransızların katliamlarına maruz kalmıştır. en acıklı olanı sultan abdülaziz‘e yapılan darbedir. eşekçi paşa yönetimi ele aldıktan sonra bir suikastle,kimsenin yapamayacağı şekilde iki bileğini birden kesip sultanı intihar ettiği süsünü vererek öldürmüştür. tabii bütün bunlar masonik ittihatçıların sultan abdülhamid‘e yaptıkları darbe yanında bir hiçtir. zira 33 yıllık saltanatı boyunca koruyup kolladığı ve geliştirmeye çalıştığı koca osmanlı 10 sene içerisinde, arkasında büyük bir enkaz bırakarak tarihe gömülüp sonsuzluğa yelken açmıştır. bugün balkanlar,kafkasya ve arap yarımadasında ki meseleler bize osmanlı’dan miras olarak kalmış,halledilmeyi beklemektedirler. tabii bu ayrı mevzu. nerede kalmıştık.Atatürk bu ihtilal mevzularının türk milletinin bekasını tehdit ettiğini yaşayarak öğrendiği için askerin siyasette olmasını engellemiş, devr-i iktidarında mümkün olduğunca bu hal üzere devam etmiştir. ama sonradan meydanı boş bulan bir takım askerlerimiz yeniden ihtilal rüyalarıyla yatıp kalkmaya başlamış ve nihayet muratlarına 27 mayısda ermiş ama bununla yetinmeyip eski gelenekleri parlatıp bir sadrazam ve iki veziri ebedi istirahatgahlarına göndermişlerdir.tabii 27 mayıs pandoranın kutusunu açmış, peşipeşine gelen darbe ve güç ihtiraslarını serbest bırakmıştır. hemen peşinden Talat Aydemir 22 Şubat 1962 ve 21-22 Mayıs 1963 tarihlerinde iki üç defa darbe girişiminde bulunur. neticede idam edilir. tabii bunu gören kızıllar boş durmaz. 68 olaylarıyla beraber hızlanan sovyet türkiye ihtirasları 9 mart tarihinde belirginleşir. doğan avcıoğlu yedeğinde bir kaç general ile türkiye’nin lenin‘i olmak için gün sayar ve içtimai hayatı karıştırırken devreye 12 mart girer ve koministler gerçekten çok üzülürler. fakat yılmazlar, yeni bir ihtilalle bu sefer stalin olmak için vargüçleriyle çalışırlarken devreye gladioergenekon girer ve olaylar çığırından çıkar. kardeş kavgası başlamıştır,artık bunu durdurabilecek tek güç olan ordunun duruma el koyması için halk gün saymaktadır. derken 11 eylül günü oluk oluk akan kan 13 eylül günü bir anda kesilir zira ordu devlet ve millet için idareye el koymuştur. tabii bunun için 24 ocak kararlarından sonra ekonomi düzelsin diye bir müddet beklemişlerdir ama olacak o kadar. o kadar kusur kadı kızında da bulunur.ve akabinde özal‘lı yıllar başlar,bir rüya gibi küçük amerika olmak için çalışan madonna ve michael jackson hayranı ,arabeskçi,vatkalı,kolları kıvrılmış ceketler giyen küçük emrahlar ve ceylanlar bu yıllara güzel damga vurur.ve 90’lar terör,özel radyo ve tv’ler,türk asrı gençliği heyecanı,çöken ahlak değerleri-aile, yüksek enflasyon ve giderek yamulan ekonomi ile türkiye tarihinin garip dönemlerinden biri olarak göz açıp kapayıncaya kadar geçer.ama o da ne? bu kış irtica gelmeyecek midir? elbette gelecek,hele bir gelmesin aczimendiler ve fadime şahin-ali kalkancıyla beraber yatak odasından canlı yayınla getiririz. netekim 28 şubat mgk kararlarıyla irtica tehlikesi savuşturulmuş,memelekette huzurlu yeni bir dönem başlamıştır. postmodern darbe mi? o da ne ola ki? biz darbenin çağdaş olanını severiz. bizi kesmez öyle postmodern filan. bu arada 40-50 milyar dolar buhar mı olmuş, türkiye tarihinin en büyük ekonomik krizini mi yaşamış, aile kurumuyla beraber milletin ahlakı daha mı çok göçmüş? kuzum kim takar bunları, duymadın mı laiklik elden gidiyor, bu şeriatçılar bizi kesicek valla kıtır kıtır ama iyi ki asker var gelir kurtarır bizi bir daha.kurtarır kurtarır. biz de yeniden gelip kurtarmasını bekliyoruz zaten ! kurtarsa da kurtulsak !