Ne zaman bir ekmek fırının önünden geçsem sıcak ekmek kokusu çocukluğuma alır götürür beni. Gözlerimde eski günlerin anısını taşıyan bir dizi siyah beyaz fotoğraf karesi kalır. Minicik avuçlarımda ısıttığım bozuk paranın karşılığında sımsıcak ekmeğin köşesinden koparıp ısırışımdır o koku…

Ekmek fırının yanı başında bekleyen yoksulluğun kirli elbiseleri düşer usuma. Bir dilencinin yalvarışını yıkar omuzlarıma bir dilim ekmek için.

Küçük botlarımın karda bıraktığı izlerin üşümesine inatla yürürüm aynı yolu. Hala bilirim ki taze ekmek sabaha katılan keyiften öte mutluluğun zihnimdeki imajıdır.
Apartman merdivenlerini tırmanırken yaşlı komşumuzun çoktan kalkıp ocakta kaynatmaya başladığı ayva reçelinin tarçınla buluşma serüvenidir o koku…