Ernst Ingmar Bergman, 14 Temmuz 1914 tarihinde, Protestan rahibi Erik ve hemşire Karin’in oğlu olarak İsveç, Uppsala’da dünyaya geldi. Çocukluğunu doğduğu yerde geçiren Bergman, 16 yaşındayken Almanya’ya gitti. 1937 senesinde kaydolduğu Stockholm Üniversitesi‘nde ‘Sanat ve Edebiyat’ okudu. Fotoğrafçılıktan, sinemaya atılan genç adam, 1943 senesinin 25 Mart’ında ilk evliliğini Else Fisher ile gerçekleştirdikten iki sene sonra boşanma kararı aldı. Aynı sene Ellen ile ikinci evliliğini gerçekleştirdi. Bu arada, Fisher’dan bir çocuk sahibi olan Bergman, sene 1946 olunca, ilk yönetmenlik deneyimini kazandı. Bir oyundan uyarlanan “Kris“, 90 dakikalık bir yapımdı ve tamamiyle İsveç sınırları içerisinde çekildi. Aynı sene “Det regnar på vår kärlek” adlı sinema filminin de yönetmenliğini yapan Bergman, 1947’de “Skepp till India land“i ve 1948’de “Musik i mörker“i (Music Is My Future) yönetti. Aynı sene Nine-Christine Jönsson‘un başrolünde yer aldığı “Hamnstad“ın (Liman kenti) yönetmenliğini yaptı. Bir sene sonra “Fängelse” (Prison) adlı yapımı yazıp, yöneten Bergman, bir roman uyarlaması olan “Törst” ile başarısını bir kez daha kanıtlamış, İsveç Sineması’na yepyeni bir şekil vermişti.
1950 senesinde, dört çocuk sahibi olduğu Ellen ile boşandığını açıklayan yönetmen, “Till glädje“nin hem senaristliğini, hem yönetmenliğini yaptıktan sonra “Sånt händer inte här“ın yönetmenliğini üstlendi. 1951 senesinde, Gun Grut ile dünyaevine giren Bergman, aynı sene “Sommarlek“i yönetti.
Aradan bir sene geçmişti ki, eşi Grut’un senaryosunu yazdığı komedi filmi “Kvinnors väntan“ın yönetmenliğini yapan usta yönetmen, 1953 senesinde adını Avrupa’ya duyuracak bir yapıma imza attı; “Sommaren Med Monika” (Monika ile Bir Yaz). Filmde, sonları devamlı oyuncularından biri olacak olan Harriet Andersson rol alıyordu ve bu yapımla Bergman, kadınlara olan bakış açısını ve ‘kadın’dan yana olduğunu daha önce görülmemiş bir gözle, duyulmamış bir dille sunuyordu. Aynı sene yönetmen, yine Harriet’in de rol aldığı “Gycklarnas Afton“u (The Naked Night) çekti. Yönetmen, bu filmde gözümüze çarpan gezici sirke, göstericiye ve göstericinin kadınlara olan düşkünlüğü yüzünden sonsuz bir sevgiyle bağlı olduğu eski karısını bırakması ve geri dönmek isteyince karısının kazandığı ‘gurur’ hissi yüzünden kabul edilmemesine dikkat çekiyor. Ayrıca, bir çok filminde kullandığı ‘sorgusuz, saf erkek aşkı’ da dikkate değer bir başka durum.