Bep, bütün trafik ışıklarını ihlal etmek üzere gelmiş dünyaya..

On kilometre uzaklıkta, sahile gidiyoruz, güneşlenmeye, daha doğrusu Bep güneşlenmeye ben takırdamaya..Kendisine şeker pembesi bir bikini seçmiş, rujuyla uyumlu, benimki sıradan, kahverengi. Kendisi güneşi görünce dayanamıyor.Aylardan, Ekim.
Bep çok sessiz olmamdan dolayı şikayetçi. Arada, yaşayıp yaşamadığımdan endişe duyuyor..Denizi seyrediyorum, öyle büyük ki, sınırsız..
Kendime 86 yaşında, yaşlı bir kadınla, bu sessiz sahilde ne yaptığımı soruyorum..Derken tam sırtımın ortasına bir darbe yiyorum, masaya ısmarladığı 6 kişiyi rahatça doyuracak koca balığı yemem için dürtüyor beni..”Bu ne böyle”dememe kalmadan Bep 4. şarabını bitiriyor..Bana çabuk yememi, dönüşte şehre gidip birlikte şapka seçeceğimizi söylüyor.