”Bol şans dile bana” diyerek ayrıldın yanımdan. Güldüm,” bol şanslar” diye bağırdım arkandan.Bu zamana kadar şans sana hiç gülmemişti ki..Daha ufacık çocukken bile oyuncaklarını kaptırmıştın en yakın arkadaşına.Sonra ilk aşkını elinden almıştı.Maddi imkansızlıklar içinde kıvranırken sen, elindeki bir tutam parayı sahiplenmişti.
Komşuların çocukları sokakta top oynarken, kalem tutması gereken ellerin ekmek parası tutmaya başlamıştı.
Bir kızı sevmiştin lisede.Hani hep uzaktan bakmıştın, hislerini bile anlatamamıştın.Çünkü sevdiğin kıza verebileceğin tek şey sahiplenilmemiş kalbindi.O ise şatafatı seviyordu.Okul önüne gelen lüks arabalara binmeyi, pahalı hediyeleri.Yaz boyunca biriktirdiğin parayla altın bir yüzük almıştın.Mezuniyet günü tüm cesaretini toplayıp çıkacaktın karşısına.Çıktın çıkmasına da sadece tebrik edebildin.Çünkü bir başkası sevdiğin kızın parmağına yüzüğü takmıştı çoktan.
Üniversite hayatın başladı sonra.Hatırlıyorum, hep o köşede tek başınaydın.Hep uzaktın, kimseyle konuşmazdın.
Bir gün tiyatro provalarını seyretmeye geldin.Konusu drama olan bir olaydı anlattığımız.Hoca bana”ağla” dedikçe ben kahkahalar atıyordum.İşte ilk kez o an yüzündeki tebessüme şahit oldum.Oturduğun yerden kalktın, yanımıza doğru yürüdün.”Ama o, hep güler ki” dedin, yabancısı olduğun tebessümle.
İlk muhabbetimiz provalar sırasında başladı.Sonraları sık sık görüşmeye, dertleşmeye, başladık.Öyle çok güvenmiştin ki bana, hayatına giren insanlar gibi yalan değildi paylaştıklarımız.Seni olduğu gibi kabul eden, küçümsemeyen, eleştirmeyen, sana değer veren birinin varlığına inanmakta güçlük çektin hep.Öyle çok acıtmışlardı ki canının, canını bile verebileceğin insanlar öyle derinden yaralamışlardı ki seni, güvenemiyordun..
Ordan burdan aldığın burslarla geçiniyordun.Ailenin sana para gönderebilecek gücü yoktu çünkü.Elinde kahveyle kantinin kapısında belirdiğin anlarda kızgınlığımı tahmin ettiğinden ”bir daha ki sefer de sende olsun” der geçiştirirdin.
Kalbini bile cesurca açmıştın bir başkasına.Aylardır içinde büyüttüğün aşkı, kalbinin gerçek sahibine anlatmaya karar verdin.İkinizi yan yana gördüğüm andaki heyecanım seni bile heyecanladırmıştı.
Ayak üstü konuştuk, ”yüreğimiz nereye sürüklerse oraya gideceğiz ” dedin.Bir de araba bulmuştun arkadaşından.Ve kulağıma fısıldadın” çağrı attığımda bir sorun yok demektir”Şansın çok olsun, yolun açık olsun diye söylendim ardından.
Aradan saatler geçti.Telefonumda ne çağrı vardı ne msj.Oysa tedirginliğimi, evhamımı, beni habersiz bıraktığın anda ardı arkası kesilmeyecek cümlelerimi biliyordun.
Bir kıyamettir koptu bir anda.Masalar devrildi, çığlıklar koptu okulun tam göbeğinde.Ne olduğunu anlamaya çalışan gözlerle kalabalığa karıştım.Polis arabaları belirdi ,ambulans sesleri ilişti kulağıma.Nereye koştuklarını bile bilmediğim insanların peşine takıldım.Hani demiştin ya” yüreğimizin götürdüğü yere gideceğiz diye” yüreğim beni, o insanlarla birlikte deli gibi koşmaya itti.
Soluğumun kesildiği andaki manzara karşısında düşle-gerçek arası bir hayatı yaşadım.Yerde kanlar içinde yatıyordun.Acı bir tebessüm hakimdi gözlerinde.Yaşıyordun…Nefesini duymak istedim, başını çevir bana bak…
Ambulansın o korkunç sesi eşliğinde götürdüler seni.Peşinden geldik.Hastaneye geldiğimizde üzerin örtülmüştü bile o beyaz örtüyle.
Hayallerine bir adım yaklaşmışken, şans yine senden yana olmadı.Şans bu ya sevgili kardeşim uğruna ölüme gittiğin kız, vefatının kısa bir süre sonrası parmağına yüzüğü taktı bile.. Uğurlar olsun