Adamımız Rino, büyükannesinden kalan evde, kendi asosyal dünyasının tüm nimetlerinden faydalanarak yaşamaktadır.

Nimet dediysem, “madem şişkoyum ve sahip olduğum tek arkadaşım bile zaman zaman benimle acımasızca dalga geçebiliyor, o halde en iyisi ben evimde oturup biramı içeyim, porno seyredip, masturbasyonumu yapayım” dan ötesi değil.

Tabii yine de Rino’yu küçümsemek hiç doğru değil, çünkü kendisi almancadan norveççeye kullanma kılavuzları çevirerek geçimini sağlarken, evinde çalışma ve kendisinin efendisi olma konusunda çoğumuza fark atıyor aslında.

Hobi olsun diye çizdiği karikatürler hiç de fena değildir ve boş vakitlerinde wikipedia okur.

Günlerden bir gün Rino’nun babası, bu koca evin bir odasına kiracı almasını metazori yapar. Bu heyecan verici gelişme çok şeyi değiştirecektir, çünkü kiracımız isveç’ten sözüm ona durulmaya gelen 20 yaşlarında hoş bir kızdır. Rino bu ev arkadaşlığı konusunda epey bocalar çünkü Malin sözgelimi minicik külotlarını buzdolabında tutan zor bir insandır.