bildirgec.org

plaza hakkında tüm yazılar

Blog yazarları plazalara da el attı

diablo1604 | 26 June 2008 19:11

Bloggerlar proje üretmeye ve internet içeriğini zenginleştirmeye devam ediyorlar. Bizler de bunu büyük bir ilgi ile takip etmeye elbette. Henüz gördüğüm Dünya Düzdür projesini de sizlerle paylaşmak istedim. İstanbul plazaları ve plaza yaşamı üzerine yapılan hoş bir proje. İlk plazalarını ziyaret etmiş ve Kanyon’ da Google Türkiye Ofisinden Sektör Müdürü Ali Yılmaz la röportaj yapmışlar bile. Projenin iki güzel amacı var. 1. fotoğraf sergisi, 2. projeyi sonunda kitaba dönüştürmek.

Siteyi şuradan görebilirsiniz.

Şöför Kumbalewe

kopanisti | 06 April 2007 15:58

Kumbalewe, çok sevdiği eşine 4X4 cip almak için plazadan içeri girdi, seyehatten yeni döndüğü için üstündeki tulumunu bile çıkaramadan plazanın önüne 2 dorseli tırı ile yanaşmıştı. Karısı Abelebe nin doğum günüydü o akşam ve ona süpriz yapmak istiyordu. Şovrumdan içeri daldı ve cep telefonuyla mesaj çeken sarışın kızın masasının önünde durdu. Lacivert mini eteğinin üzerine giydiği daracık beyaz gömleğinin düğmelerini dolgun göğüsleri patlatacak gibi duran kız, Kaumbalewe ye küçümserce baktı ve hıh diyerek mesaj çekmeye devam etti. Mesajını bitirince de buyrun kimi aramıştınız acaba dedi. Kumbalewe şu yeni konsept 4×4 lerin en son segmentinin benzinli modelinden almak istiyorum ful akseseuarlı olsun lütfen dedi. Kız Kumbalewe yi baştan aşağı tekrar süzdü, heralde benimle kafa buluyor bu deli diye düşündü ama siizzz nasıl yanii, afedersiniz fiyatı 185000 avro da, bir şöför olarak şeyyy ehem dedi. Kumbalewe siz işlemlere başlayın parası hesabınıza yatar merak etmeyin dedi ve kıza bankanın telefon numarasını uzattı. Buyrun arayın bankayı Müdür Malabadi ye hesap numaranızı verin dedi. Güzeller güzeli dilber bu adam deli heralde deyip, bir saniye efendim ben şimdi geliyorum deyip izin istedi ve poposunu sallayarak bekofise geçip bankayı aradı Müdür malabadi yi istedi. Konuyu aktardı, Aldığı cevap karşısında mosmor oldu. Kumbalewe kıtanın en büyük nakliyat şirketi olan Homongolos un tek sahibiydi ödenmiş sermayesi 50 milyar dolar olan şirketinin banka hesabı ful krediydi. Kızcağız suratı şallak mallak vaziyette Kumbalewe nin yanına döndü ve ona beyfendi aracınız hazır alacakmısınız yoksa saralım mı dedi. Kumbalewe kıza bir kart uzatarak şu adrese gönderin dedi. Peki dedi kız. Kumbalewe cebinden bir 500 avro çıkardı ve kıza doğru yaklaşarak göğüs çatalının arasına sıkıştırmak istedi ama kızın göğüsleri o kadar dik ve sertti ki zorlandığını anlayan kız kendini öne doğru uzatarak omuzlarını arkaya çekti ve göğüs çatalının aralanmasını sağladı. Parayı bu pozisyında rahatça araya yerleştiren Kumbalewe elini çekerken taş gibi göğüslere sürtmeyi de ihmal etmedi. Al bu senin hizmetlerin için, şöförüm ama insanım dedi. Kız zevkten dörtköşe olmuştu. Ahhh ne hoş adam üstelik de zengin ve bekar, acaba versem mi diye düşünürken Kumbalewe söze girdi. Hanfendi gördüğüm en güzel sarışın bayansınız bana bir kere verirmisiniz kaç paraysa öderim dedi. Kız Alllaaaahhh körün istediği bir göz allah verdi 2 göz deyip kendisini kasarak puan toplayacağını zannetti ve ama dedi nasıl olur hem benim ücretim pahalıdır, size zor gelmesin dedi. Kumbalewe olsun dedi sen söyle ben öderim. Kız kredi kartı ekstremi ödeyemiyorum, borcu 3milyar yenitürk lirası oldu öderseniz olur dedi. Kumbalewe dışarda bekleyen tırı gösterdi kıza, uzun zamandır yoldayım kadın yüzü görmedim geç tırın içine dedi. Kız koşarak çıktı plazadan ve tırın içine girdi, içerde pala bıyıklı biri daha vardı. Kumbalewe pala bıyıklı olan Kamaşullah a, al dostum senindir dedi, kız ama ben sizinle şey mey deyince Kumbalewe cebinden 5milyar ytl çıkarıp kızın suratına çarptı ve al 3 istemiştin ben 5 veriyorum, kız yere saçılan paraları iştahla topladı ve soyunmaya başladı. Kumbalewe kıza döndü dolgun ve tamamen çıplak kalan taş gibi vücudundan gözlerini alamayarak bak kızım müşteri velinimettir, şöför de olsa zengin de olsa ona insan gibi davranman lazım, sonra unutma ki parayla imanın kimde olduğu belli olmaz hadi size iyi kayışlar dedi ve tırdan dışarı çıkarak Kamaşullah ile sarışın dilberi başbaşa bıraktı.

michael hoffmann

asymptot | 13 September 2006 10:49

michael hoffmann japonyada yaşayan, japon bir hanımefendi ile evli bir kanadalı. freelance yazar olarak geçimini sağlıyor.

ben onu konfüçyüs ile ilgili yazdığı bu, bu ve bu yazılarla tanıdım.

kendi sitesinde de oldukça ilginç başka yazıları var, örneğin:
yürüyen zen şeklinde türkçeye çevrilebilecek başlıklı yazıda, dokuz yaşındayken annesinin intiharı ile travma yaşayıp daha sonra kendisi de intihar edip zen manastırına giden bir şairi anlatıyor.
plaza öykülerinde de kısa plaza öyküleri yazmış.

Uzan Destanı..

entheogen | 11 October 2002 15:25

Asagidaki yazinin orijinal kaynagini bilmiyorum, bana ulastigi hâliyle size aktariyorum: Yasantimin bir yilini (2001) Uzan’larin Rumeli Holding’inde çalisarak geçirdim. Hayatimdaki en talihsiz dönemlerden biri olarak addettigim iki is arasi is arama döneminde çalistigim Uzan grubunun gerçekleri hakkinda az çok bilgi sahibi oldum. Özellikle Uzan’larin (sag, sol, orta) kollari olan adamlara olan yakinligim sayesinde Uzan realitesi hakkinda tecrübe sahibi oldum.

Kurcalayan bir adam olarak edindigim bilgilerin isiginda bundan yaklasik birbuçuk sene önce motorola olayi ile ilgili kimsenin yazmadigi-yazamadigi gerçekleri yazdim. Simdi o kadar uzun tutmayacagim ama yine de birkaç laf edeyim.

Dikkatimi çeken ilk sey suydu: Uzan Grubu’nun Rumeli Plaza’da konuslanan hiçbir sirketi kâr etmiyordu. Star TV, Teleon, Kral, Radyolar, Gazete, Telsim, Unitel, RtNet, Ada Bank, Imar Bankasi vs. bütün sirketler anormal derecede zararda. Bir holding düsünün, sanki adamlar demis ki, öyle bir yönetim kadrosu kurayim ki, en kârli kosullarda bile adamlar zarar ettirsin sirketi yiyip bitirsin, batirip çikarsin.. Gerçekten böyle, hayatimda tanidigim en komik adamlari orada gördüm diyebilirim. Holding’in yönetim kadrosu tamamen es dost kayirmaca adamlarla dolu. Aynen söyle kurmuslar kadroyu: “olum mehmet ali, senin adin mali degil mi, o zaman seni de mali isler müdürü yaptik..”

Benim çalistigim sirkette (unitel) üç kardes müdürlük yapiyordu. Birisi genel müdür, biri pazarlama müdürü, öbürü de o zaman yasi tutmuyordu ama duydum ki simdi onu da müdür yapmislar. Geri kalan üst düzey bunlarin akrabalari, yegenleri.. Arkadaslar Adapazarliydi Sirkette kararlar son derece irrasyonel alinir. Yani adi m.ali oldugu için mali isler müdürü olan arkadas bir karar alir, üst düzeyde Uzanlar o karari en azindan onun kadar abuk bir baska kararla revize ederler, kimsenin bunlarin ne kadar akilci kararlar oldugu hakkinda iki çift laf etme hakki yoktur. Mesela ne kadar direttiysem su anda serbest yazilim olarak bedava dagitilan bir programa 300 bin dolar ödemelerine mani olamadim. Programi ögrensin diye ingilizce bilmeyen, Jet fadil’in sirketinden gelen bir programciyi da bir hafta Amerika’ya gönderdiler. 6 ay boyunca Ingilizce bilmeyen programcinin Amerika’da alamadigi egitimin isiginda programa adapte olunacak derken sirket kapatildi. Akil sir erdiremezsiniz, bes liraya mal ettiklerini üç liraya satarlar. Mesela hep merak ederdim, atiyorum, gelisi 100 dolar olan motorola telefonlar nasil oluyor da millete 70 dolara satiliyor diye, megerse zaten herifler mali almak için hiç para ödememisler.

Sadece Uzanlara özel bir takim durumlar vardir. Mesela binanin içerisinde bir noktada konuslanan bir sirketi 6 ay sonra ayni yerde bulamazsiniz. Ya kapanmistir, ya da kapanan bir baska sirket ile katlari degismistir vs. Uzanlar is yaptiklarina kesinlikle para ödemezler. Borç olayini sadece motorola boyutunda ele alip nasil taktik ABD’ye diye sevinmeyin. Yani en azindan bu bizim için milliyetçilik duygulari ile bezeli bir gurur kaynagi olmamali, çünkü Uzanlar’in is yapip da kendileri de dahil yerli-yabanci takmadiklari adam yoktur zaten. Kendileri de diyorum abartmiyorum, bunlar babalarina da taktilar, mahkemelik oldular falan bilemiyorum sonra isler nasil çözüldü. Ama bu bir gelenektir, kesinlikle Uzanlar para ödemez. Belki bir iki küçük is yaptirip onu zamaninda öder, sen de havaya girersin “ulan bosuna adamlarin günahini almislar” diye. Eger parani zamaninda ödüyorlarsa bil ki arkadan büyük bir is isteyecekler ve büyük iste takacaklar. Diyelim ki is yaptin, alacagini alamiyorsun. Uzan grubunda en önemli adamlar nakit akisi yöneticileridir. Bu adamlarin görevi sürekli olarak borç döndürmek ve kimlere para ödenmeyeceginin öncelik sirasini belirlemektir. Bu adamlar bir kere senin alacagini aylarca oyalarlar, bir sürü bahaneler sunlar bunlar derken bir bakarsin ki aylar geçmis. Alacagini tahsil etme umudun kalmamis, diplomasiden vazgeçip kabalasirsin. Ona da çok güzel yanit verirler. Kapisinda özel korumalarin makinali tüfek tasidiklari tek sirket Uzanlarinkidir. Onlarca güvenlik görevlisi çalismaktadir, binanin çatisi kapisi vs. elleri makinali tüfekli adamlarca korunmaktadir. Neyse diyelim kabalastin, ve cevabini da aldin. Artik çare olayi adalete yansitmaktadir. Bir çok firmanin basina gelir bu, mahkemeye verirsin alacagini almak için. Bir de bakarsin, Uzanlar seni senden önce 140 kere dava etmis. Senin davanin görülmesi için öncelikle 140 tane davanin ele alinip sirayla çözüme kavusturulmasi gerekmektedir. Bu da Türk hukuk sistemine göre takribi olarak 268 sene sonra yasal faizi ile alacagini bir ihtimal tazmin edebilecegin anlamina gelmektedir. Bu yazdiklarimi abarttigimi düsünen varsa, bu olayi yasayan firma ismini de verebilirim. Neticede alacaklilar bu durumu farkedince çaresizce bir yönteme basvurmaktadirlar. Rumeli holding’in camla kapli dis yüzeyinde sürekli olarak delikler görürsünüz. Bunlar kursun delikleridir. Bunlar son etapta kafayi çekip “alin ulan serefsizler” diyerek Uzan’in sahsinda plaza binasini kursunlayan biçarelerin eseridir. Uzanlar’in her türlü marifeti bulunur. Vatanseverdirler ya, mesela es dost akraba ya da yöneticilerini (askerlik yapmamis olan) Adanaspor’a lisansli futbolcu kaydetmek sureti ile 35 yasina kadar askerliklerini tecil ettirdikleri söylenir. Adanaspor’un kadrosu bunun için 350 kisi falandir herhalde.

Uzanlarin etrafinda üç-dört yalakasindan baska kimse bulunamaz. Adamlarin bütün vizyonu bu dalkavuklarin yansittigi pencereden olusur. Adam derki, “aman efendim halk size tapyior, hemen gidiniz Galatasaray’a baskan olunuz”, bizimkiler de havaya girip keseyi açarlar. Olamazlarsa verdikleri tüm yardimlari da geri alirlar. Uzanlar holding binasina çatidan helikopter ile gelirler, asansörleri ayridir. O helikopterin her havalanisinin maliyeti 100 emeklinin birer aylik maasina bedeldir. simdi seçimlerde ayni anda 4 helikopter kullaniyorlarmis, kullansinlar yakisir. Ben sahsen bir sene boyunca sadece bir kere Hakan uzan ile karsilasmak sansina eristim. Yönetim katlari holdigin en üst katidir. Helikopterle gelir, çatidan iner, yine helikopterle giderler. Çalisanlarin arasina asla karismazlar. Yönetim katina herkes giremez. Bir arkadasimin basina gelen komik bir hikaye: Ise yeni baslayan bir arkadasim aksam geç saatlerde mesai yapmaktadir, bilmedigi için Uzanlarin katina çikan özel asansöre biner. Asansör direk olarak en üst yönetim katina çikmaktadir. Bina bosalmis sadece güvenlikler ve mesai yapan memurlar kalmislardir. Neyse arkadas asansöre mani olamaz, direk en üst kata çikar, kapilar otomatik açilir, hali kapli koridorun basinda ellerinde silahlar ile birkaç koruma direk bunu görünce hareketlenirler. Arkadas çaresizlikten ve korkudan o karambolde atagi tusuna basar, kapilar kapanir asagi kata inerken yukaridaki korumalarin bagirislarini duyar. Korumalar alarm durumuna geçer, aksam aksam garip bir kovalamaca baslar. Arkadas plazanin karanlik bir noktasinda saklanarak korumalari savusturur…

Bu da benim hikayem. Uzan grubunda çalisip turkcell kullanmak mümkün degildir. Illa ki telsim alacaksin, ellerinde liste vardir, telsimi olmayan listesi, sürekli kontrol edip uyari gönderirler. Ben bu sürece en uzun süre direnenlerden biriyim, ama sonunda kiz arkadasima hediye olarak personel kampanyasi ile 100 liralik motorolayi 50 liraya aldim, onun biriken hediye puanlari oldugunu ögrendik. Telsim’in web sitesine girdik, bir yigin hediyeler, tatiller falan. Bizim puanimiz mutfak robotuna yetiyor, sevindik, kodunu falan kaydettik, internetten basvurduk. Aradan haftalar geçti ses yok, neyse bari biz arayalim dedik. Müsteri yetkilisi kiz ellerinde mutfak robotu kalmadigini söyledi, baska bir hediye seçtik, o da yok dedi, baska bir sey, o da yok. Ben iyice sinirlendim, puanima bakmadan ne görürsem soruyorum, o stoklarimizda kalmadi, bu tükendi… En sonunda patladim, kardesim ne kaldiysa onu alacam diye. Kiz ne dese begenirsiniz, efendim stoklarimizda hiçbirsey kalmadi, onun yerine size 30 bedava mesaj verelim… Dedim ki, ne zaman gelecek stoklariniza, ben o zamana kadar beklemek istiyorum, cevap gelmeyecek. Yani bilmem kaç yüz milyonluk konusma yapmissin bir sene boyunca, sana mutfak robotu gösterip üç bes bedava mesaj verecek. Kiza bagirmakta çare yok, biliyorum ki o zavalli da üç kurusa çalisiyor orada. Yazi yazdim, madem stoklariniz tükendi, neden hala web sitenizde hediyeleri yayinliyorsunuz, bayilerde hediye kataloglari dagitiyorsunuz diye, elbette yanit yok. Mesajina da sana da dedim, cebi kapatmak için basvurdum. Her seferinde kapattik diyorlar bir bakiyorum o ay sonunda 15 milyon fatura geliyor. Bir de günasiri gelen abuk Genç parti mesajlari da cabasi. Artik ugrasmiyorum, simkarti topraga gömdüm, üstüne de beton çektim…

Telsim demisken, bu arkadaslar vakti zamaninda birçok önemli bürokrata, diplomata, isadamina falan beles telefon hediye etmislerdir. Daha sonra bu telefonlar araciligiyla bütün bürokrasiyi ve siyaseti takip ettikleri, telefonlari dinledikleri açiga çikmisti. Uzan grubu üst düzey müdürlerinin iki kolunda koruma goriller, tekme tokat disari kovulmak sureti ile isten atildiklarina sahit olan çok insan vardir. Haberlerde seyrettiginiz görüntüleri çeken kameramanlar, reji odasi çalisanlari falan hepsi asgari ücretin altinda çalisirlar. Isten çikartilirlar, alacaklari üç kurus tazminati vermemek için de bir sürü numara çevirirler. Hiç acimazlar, üç kurus vermeyelim diye haksiz yere çalisanlarini is kanunun yüz kizartici maddelerini gerekçe göstererek isten atarlar. Birakin tazminati, haksiz yere o insanlarin gelecek sicillerini de lekelerler.

Uzanlara paranin nereden geldigi belli degildir. Ben iki kaynak görüyorum. Birisi enerji ile ilgili devletten kopardiklari avantalar, enerji özellestirme vurgunundan elde ettikleri gelirler. Ikincisi de ödemedikleri borçlarinin repo gelirleri. Bunlar tabi görünen kalemler, esas görünmeyenler var ki ona bisey diyemem. Uzanlar’in palazlanma dönemi Turgut Özal’in iktidaridir. Biliyorsunuz her götürgen politikaci yamacinda güvenilir is ortaklari ister. Mesut kardesi ile halleder, Tansu’nun kocasi… Turgut’un oglu Ahmet Özal bildiginiz üzere bizim Uzanlarin ortagi idi. Mali o dönemde götürdüler. Hala o iliskiler devam etmektedir. Günes Taner Uzanlarin gizli ortagidir. Günes Taner’in oglunun Fil Park isimli bir sirketi vardir Uzan grubunda. Geçen sene agzinda purosu ile Günes Taner ile Tarhan Erdem pek bir sik gelirlerdi plazaya. Dikkat edin geçen sene MHP’nin iktidara gelecegini söyleyen Tarhan Erdem, bu sene uzanlarin baraji geçecegini ekranlarda defalarca anlatti. Bir anlamda Genç Parti promosyonu yapti. O konusmadan sonra herkes Uzan’i dikkate almaya basladi. Politika böyle bir seydir, yaparsin olmaz, söylersin olur. Söylem belirleyicidir. Genç Parti’nin dikkate alinma konusunda kirilma noktasi Tarhan Erdem’in baraj ile ilgili promosyon konusmalaridir. simdi bunun üstüne bir yildir sürekli rumeli plazaya gidip gelen Tarhan Bey’in, geçen seçimlerden önce MHP ile ilgili basarili öngörüsü ile elde ettigi ününü bu seçimlerde Cem Uzandan yana kullanmak sureti ile dogrudan gelire tahvil ederek Uzanlardan avanta sagliyacagi gibi saçma bir düsünceyi aklimiza getirmeyiz herhalde. Neyse netice olarak Uzanlari en iyi agzi yananlar bilir. Özetle bu topraklarda yetismis en serefsiz adamlar bunlardir. Iktidara gelince Dogan Grubunu, Motorola’yi falan degil dogrudan halki soyacaklardir. Motorola olayi ile Tükiye’nin dis piyaslardaki güvenilirligine büyük darbe vurmuslardir. Amazon.com’dan bir ürün siparis ettigimde Türkiye’den kredi karti kabul etmediklerini söylemislerdi, sebebi siparis verilen kredi kart numaralarinin sürekli olarak çalinti çikmasiymis. Ticarette de böyle, Uzan’lar Türk sanayacisinin, is adaminin uluslararasi güvenilirligine büyük darbe vurmuslardir. Bunlarin acisi sonradan zamanla çikacaktir. Bunlarin acisi hala “gelsin bizi kurtarsin” diye beklenti içine girip her söylenene inanip ham hayaller içerisinde uyuyan zavalli Türk halkindan çikacaktir. Zavalli diyorum çünkü gerçekten zavalli Türk halki, toz duman içinde kendisini AB’ye sokup isviçre yapacak saksakçilar ile gökten zembille 800 üniversite indirip herkesi üniversite mezunu yapacak hirsizlar arasinda kalmis durumda. Iste tam bir muz cumhuriyeti demokrasisi, diger taraftan bölücüler ile irtica da geliyor. Ne kadar senlikli, seç bakalim begendigini.

AÇIN HIRSIZLARIN ÖNÜNÜ, DURDURAMAZSINIZ CEP TO CEM GELIYOR!..
Bahçeli’nin dedigi gibi, bu millet bu hirsizlari iktidara getirecekse, o zaman yanlis yerdeyiz, bize bu ellerden gitmek düser… Adnan Menderes, ben odunu koysam milletvekili seçtiririm diyerek, odunlarla memleket yönetilebilecegini ispatlamisti, simdide Uzan telsim bayileri ile yönetilebilecegini ispatlayacak… Not : Uzan grubunda 11 ay çalistiktan sonra (11 ay gerçekleri görmem için yeterli oldu) kendim istifa ederek ayrildim ve hemen istifamin ertesinde basladigim çok daha onurlu ve dürüst bir grupta halen çalismaktayim. Bunu söylüyorum, çünkü yukaridakiler gibi Uzan’dan agzi yananlardan degilim, kuyruk acisi ile degil son derece objektif olarak gerçekleri yaziyorum.