bildirgec.org

piyanist hakkında tüm yazılar

Polanski’den bir insanlık suçu; The Pianist (2002)

queennothing | 28 December 2010 12:21

1933 doğumlu Fransız yönetmen Roman Polanski‘nin yönetmenliğini üstlendiği 2002 çıkışlı sinema filmi “The Pianist“, ‘En İyi Yönetmen’, ‘En İyi Erkek Oyuncu’ ve ‘En İyi Uyarlama’ dallarında Oscar Ödülü kazandı. Yahudi piyanist Władysław Szpilman‘ın hayatını anlatan filmde Amerikana ktör Adrien Brody, Thomas Kretschmann, İngiliz aktris Emilia Fox, Michal Zebrowski, Frank Finlay, Ed Stoppard, Jessica Kate Meyer ve Julia Rayner gibi isimler rol alıyor. 35 Milyon Dolar gibi bir bütçeyle tamamlanan film, ülkemizde 28 Şubat 2003 tarihinde vizyona girdi.

5 Aralık 1911 senesinde dünyaya gelen Polonyalı piyanist Władysław Szpilman, Warsaw ve Berlin’de aldığı piyano dersleri sayesinde başarılı bir piyanist oldu. 1930’ların sonunda Szpilman’ın hayatı, Naziler’in Polonya’ya saldırmasıyla tehlikeye girdi. Her Yahudi gibi inancı ve hayatı tehlikede, korku içinde yaşayan genç adam, talihinin yaver gitmesi sayesinde kendine bir sığınak buldu.

Deli mi, dahi mi? DAVID HELFGOTT

exorientelux | 14 January 2010 12:47

“Dahilikle delilik arasında ince bir çizgivardır” derler. Her dahi biraz da delidir. Ama yanılmıyorsam dahilere atfedilen bu az buçuk delilik, onların yaratıcılıklarına ve sıradışı özelliklerine gönderme niteliğinde bir iltifattır da aynı zamanda.

1947 yılının 19 mayısında Melbourne‘de dünyaya gelen David Helfgott da, müziğe olan yeteneği sayesinde küçük yaşta bir dahi olarak nitelenmişti. Babası Peter Helfgott’un öğretmenliğinde beş yaşında piyano çalmayı öğrenmiş, onlu yaşlarına geldiğinde de yarışmalarda başarılar göstermeye başlamıştı bile. Ama bu geleceği parlak görünen dahi çocuğun “deliliği” ise bir iltifat değil, ne yazık ki uzun yıllar onu piyanosundan eden psikolojik bir hastalık olarak kayda geçecekti.

David ve babası Peter Helfgott
David ve babası Peter Helfgott

Müziğe yatkın, müzik eğitimi almak isterken buna engel olunmuş bir babanın, kendi gerçekleşmemiş isteklerini oğluna yaptırmak istemesiyle başlayan bir süreçte, babası David’i hep başarılı olmaya zorlar; başarısızlıklarında onu küçümser, sevgisinde hastalıklı, kızgınlığında cezalandırıcıdır. David’in, düyanın çalınması en zor bestelerinden biri sayılan Rachmaninoff‘un 3. Piyano Konçertosu‘nu çalabileceğine inanabilecek kadar gözü dönmüş baba, oğlunun Amerika’da müzik eğitimi almasına engel olur.

Fazıl Say “Avrupa Elçisi” oldu

RfN | 22 November 2007 13:53

Dünyaca ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say, Avrupa Komisyonunca tarafından ilan edilen ”2008 Kültürlerarası Dialog Yılı” çerçevesinde yapılacak çalışmalarda ”Avrupa Elçisi” unvanıyla görev yapacak.
4 Aralık’ta Brüksel’de düzenlenecek “Avrupa Kültürlerarası Dialog Yılı”nın resmi açılış törenine Fazıl Say ”Avrupa Elçisi” sıfatıyla katılacak.

Nocturne

pilli pati | 07 July 2007 20:57

piano keys
piano keys

Hayatımızın her döneminde birşeyi öğrenirken beş duyumuzun yanısıra özellikle yaptığımız tekrarlar bir hayli önemlidir. Hele ki bu öğrenme aktivitesi; piyano çalmak olacaksa ellerin ve ayakların koordinasyonu, defalarca tekrarlar ziyadesiyle önemlidir. Öğretmen önce sadece sağ elle, sonra sadece sol elle dersler verir. Son derece düzenli ve disiplinli çalışmanın, tekrarlarda bulunmanın önemini her fırsatta dile getirir. Sonra bir bakarız; iki el-ayak koordinasyonu ve tabii ki beynimizin orkestrasyonu sayesinde Chopin çalıyoruz.

Kuruçeşme’de yaşadığım zamanlar, bazı Pazar sabahları yakınlardaki bir teras katından havaya karışan Chopin’in Nocturne c# minör tınılarıyla uyanırdım. Uyku sersemi gülümser ve “bu adını sanını bilmediğim komşumun yine Szpilman krizi tutmuş” diye düşünerek yataktan kalkar, camları ardına kadar açar ve nocturne bitmeden kalan son kısımları da yakalamaya çalışırdım. Perdeler esen meltem uyaklığında savrulur, ben ise yarı uyanık lavaboya doğru yol alırdım… Müzikle evin havası aniden değişirdi.