Hazan yağıyordu dallardan,yola uzanmış merdivene dökülen gazellerin arasında oturuyordu küçük kız.Kırmızı mantosu üzerinde,küçük ayaklarında iskarpin ayakkabıları,içinde beyaz ponponlu çorapları,kısacık saçlarına sıkıştırılmış kocaman kurdalesi,kapkara gözlerinde sabırsızlık,yüreğinde sevgiyle,her akşam yaptığı gibi öğretmeninin yolunu gözlüyordu.Görünmüştü Ahmet öğretmen,uzun boylu,karayağız bir adamdı…Dalgın ve hüzünlüydü bakışları hep kaygılı.Masal tadında anlatırdı dersleri,hayata dair öğretileri ,sanki;silinmeyeceğini biliyordu kulaklarımızdan müzik dersinde öğrettiği ilk türküydü, maden dağı dumandır,deleyloy deleyloy di gel yarimm.İlköğretmenim,..içimdeki baba sevgisini ve güvenini veren adam Ahmet öğretmenim,her akşam yolunuzu heyecanla bekler ;İyi akşamlar öğretmenim derdim size,dalgın tebessümünüzle sanada yavrum değişiniz ,akşam eve sarhoş gelen babamın öfkesinden korurdu beni adeta.Sabah koşarak geldiğim okul bahçesinde günaydın öğretmenim diye yanınıza sokulduğumda başımı okşayarak günaydın değişiniz ..,hiç unutamam tayininizin çıktığını söylediğiniz günü.O gün akşam yolunuzu beklemekle kalmamış, size gitmeyin öğretmenim diye ağlayarak yalvarmıştım.Gitmiştiniz gitmeniz geerekiyordu,küçücük aklımla bizi gerçekten sevmediğinizi düşünmüştüm,sevseydiniz bırakmazdınız bizi sizsiz,beni öksüz.Bir daha hiç bir öğretmeni koyamadım yerinize ve hiç bir öğretmenin yolunu beklemedim merdivenlerde.Sizi anlatmaya kifayetsiz kaldı kelimelerim,anlatamadıklarım satır aralarında …Bizlerde emekleri ana ve babalarımıza denk,bazende üstün olan tüm emekçi öğretmenlerin gününü kutlar,saygıyla ellerinden öperim.Haklarınızı helal etmeniz dileğiyle. başarısız öğrenciniz.?
okul hakkında tüm yazılar
İP
| 22 November 2008 13:19
Bazen en kalınından, bir boyunda ilmek oldun, bazen alacalı bir potinin deliklerinde bağ. Çocukluğumda belimde kemer niyetine. Babaannemin parmağında ise hatırlatmak adına bir dirhem. Bir çuvala bağ oldun, şişlere takıldın köyümde, eldiven olarak girdin parmaklarıma.
Ailesi Hollanda’dan kesin dönüş yapmıştı Fazilet’in. Yıllarca çalıştıktan sonra dönmüşler memleketlerine. Bizim sınıfta okuyordu. Ne defteri bizimkine benziyordu ne de rengarenk boyaları. Bizim defterlerimiz küçük, onun ki boy boydu. Kalemtraşı eve benziyor, silgisi değişik kokuyordu. Sırtına geçirdiği kaban ancak hayal ettiklerimizdendi.En çok sırtına taktığı çantası ilgimizi çekmişti.Okula gelirken çantasını sırtına alıyor ellerini de cebine sokuyordu.
Ücretsiz Dershane
nzright | 21 November 2008 10:39
Baba beni OKULA gönder.
vanga | 16 November 2008 09:12
http://www.bbog.org/
Okul ve dersane değerlendirme platformu açıldı
zekki | 10 November 2008 17:42
Okul ve dersanelerin öğrenciler tarafından değerlendirildiği bir site açılmış.
Site tanıtımı ise söyle :
NasılBirOkul Nedir?
Öğrencilerin,velilerin,uzmanların okullar hakkındaki düşüncelerini birbirleriyle paylaştıkları bir hizmet değerlendirme platformudur.
- Üniversiteye Girişteki Başarısı
- Öğretmelerin Akademik Kalitesi
- Burs İmkanları
- Promosyonlar (Dizüstü Bil. vb)
- Öğrenci Faaliyetleri (Sanat,Spor vb)
- Sağlık Hizmetleri ve Acil Müdahele İmkanlarıve diğer konularda okulları, dersaneleri, öğrenci yurtlarını değerlendirme imkanına sağlıyor.
Burada hastaneler için olanı da var
bizde ögrenci olduk
nazokiraze | 05 November 2008 15:36
İlkokul günlerimden yazasım geldi bu aralar nostalji günlerim gibi. Bu arada aklıma nostalji kelimesinin bu kadar sık kullanılmaya başladıgı dönem de geldi aklıma nostalji nostalji bilen bilmeyen kullanırdık:)
Yazma sebebim kızımın okuluna ne zaman gitsem ne kadar şanslı olduklarını, yine de hep bir doyumsuzluk içinde kıvrandıklarını düşünürüm şimdiki çocukların.
Tamam İstanbul’un göbeginde okuduk okulu o yıllara göre kaloriferli, bahçesi geniş, daha bir imkanlıydı okulumuz.Ama şimdi bakıyorum o zamanın en iyi imkanlarıyla karşılaştırınca şaşırıyorum. Teknolojik anlamda söylemiyorum elbette şimdi en kötü okulda bile( İstanbul için geçerli) bilgisayar hatta her sınıfta dvd,tv,projektör vesaire. o zamanlar zaten bunlar yoktu bunları kastetmiyorum.
öğretmen anım
erdalmihci | 05 November 2008 12:53
YIL 1980 VE BEN DOĞDUĞUM VE YAŞADIĞIM YER OLAN ERZURUM’DA HENÜZ ÖĞRETMENLİĞE BAŞLADIĞIM YILDI.BRANŞIM MATEMATİK OLDUĞU İÇİN MALÜM YAZILI YAPMALIYDIM.YAZILI GÜNÜNÜ ÖĞRENCİLERİMLE KARARLAŞTIRDIKTAN SONRA, YAZILI GÜNÜ YAZILI KAĞITLARINI ÖĞRENCİLERİME DAĞITTIM .ÇOK DİKKATLİ CEVAPLANDIRMALARINI SIKICA TEMBİH ETTİKTEN SONRA YAZILIYI BAŞLATTIM.SINIFIN GENELİNE BAKTIM HEMEN HEMEN HERKES CEVAPLANDIRMAYA ÇALIŞIYOR.YALNIZ EN ÖNDE DUVAR KENARINDA OTURAN BİR KIZ ÖĞRENCİM BENİM DİKKATİMİ FAZLASIYLA ÇEKMİŞTİ.
Eski arkadaşlarımız
sudenayay | 03 November 2008 16:42
Eski okul arkadaşlarımızı, yurt arkadaşlarımızı, iş arkadaşlarımızı kısaca bir dönem arkadaş olup da birdenbire izini kaybettiğimiz arkadaşlarımızı ya araştırıp kendi başımıza yada çevremizdekilerden yardım görerek bulabiliriz. Birde internet aracılığıyla da bulma şansımız var. Sitenin adı mezun bul olsa da her türlü kaybettiğimiz arkadaşlarımızı önce siteye ücretsiz üye olduktan sonra bulmamıza yardımcı oluyor. Burdan
‘Cami yeter, biraz da okul açın’
uykusuz kutup ayisi | 01 November 2008 22:55
http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=Cami_yeter_biraz_da_okul_acin_206615_1&tarih=01.11.2008&Newsid=206615&Categoryid=1
Atatürk’ün Çok Beğendiği Kitap
tekin61 | 29 October 2008 16:28
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Beyaz beyaz zambaklar! Bakın ne hoş!
Zambaklar kadar hoş bir yer hayal edin. Bir ova gibi, yüksekçe bir dağın doruğu gibi bir yer. Tepelerden aşağıları, geniş düzlükleri ya da sıra sıra dağları görebildiğiniz bir yer. Ve buraları zambaklarla donatın. Zambakların arasında dolaştığınızı ve burnunuza hoş kokular geldiğini düşünün.
Yüksekçe bir yer…
Neşeli insan sesleri kulağınıza uzaklardan geliyor. Önünüzde zambaklar, arkanızdan şarıl şarıl akan bir nehir ya da ufak köy çeşmesinden akan suyun huzur veren sesi geliyor. Ve bu yeri gözünüzün önüne getirmeye çalışın.