bildirgec.org

mutlu olmak hakkında tüm yazılar

İHANET

Chat Noir 1 | 22 February 2011 11:29

Hala seviyor muyum seni?
Yeter artık ne hallere soktun beni.
Bir rüya mahvedemez her şeyi.
Unutmadım bana çektirdiklerini,
Göz ardı edemem hissettiklerimi.
Zamanında sen de yalnız bırakmıştın beni.
Düşünmemiştin seni ne kadar sevdiğimi.
Her gün başka bir sevgili.
Unutmadım bana çektirdiklerini,
Göz ardı edemem hissettiklerimi.
Beni üzmek için söylediklerini,
Kalbimdeki sessizliği,
Gözyaşlarımdaki çaresizliği.

Labirent

Chat Noir 1 | 13 February 2011 15:18

Dört duvar arasında sıkışıp kalmak,
Hiç işlemediğin bir suç için yargılanmak,
İnsanlarla yaşamak,
Güneşi görebilmek, çok zor.
Geceler boyu düşünmek,
Çaresizliği anlamak,
Yalnızlığı seçmek,
Gerçeklerle yüz yüze gelmek,
Acı veriyor insana.
Mutlu olmayı istemek,
Biraz sevgi dilenmek,
İnsanları anlayabilmek,
Çok mu fazla bana?

Güliz Ardilli / İstanbul / 8 Kasım 1997 16:00

Yaşam

Chat Noir 1 | 07 February 2011 15:36

Gel boş verelim dünyaya,
Eğer ağlamak istemiyorsan.
Gel üzüntüleri bir yana bırakalım,
Eğer mutlu olmak istiyorsan.
Gel biraz daha anlayışlı olalım,
Eğer hep gülümsemek istiyorsan.
Gel tatlı bir melodi fısıldayan sabahın sesini dinleyelim,
Eğer güne heyecanla başlamak istiyorsan.
Gel güneş hiç batmasın, umutlar da,
Eğer sen istiyorsan.

Güliz Ardilli / İstanbul / 1997

Su bütün dertleri siler

hayalicindegecti | 26 August 2010 17:00

İlk adımın biraz çekingendir, sonra hızlanırsın, ama koşmazsın hiç. Sabahın köründe koşmak sinirine dokunur, hem zaten o enerji çoook gerilerde kalmadı mı?
Yürürsün yürürsün, hızla nefes alır verirsin. Son günlerin terslikleri, felaketleri tatsızlıkları, suratsızlıkları ise hep aklındadır:
Onu öyle yapmasaydım, neden ona öyle dedim ki? Kırılmıştır kesin.
-Hay Allah, kalp krizi geçirmiş ve 48 saat yaşamış sadece… İnanamıyorum onun öldüğüne, tamam kabul ediyorum, çok yakın değildik, ayda yılda bir bile aramazdık birbirimizi ama hala yaşasaydı keşke…
-Karşıdan gelen şu adamlar ve kadınlar da ne suratsız öyle? Olur mu ama yahu? Her gün bu parkurda karşılaşıyoruz. İnsan biraz gülümsemez mi?
-Ufff ya şu referandum ne olacak? Ya evet çıkarsa? Zaten kan uyuşmazlığın olan bu idarenin daha da ceberrutlaştığını düşünebiliyor musun?
-O zaman onun iş bulması daha da mı zorlaşacak? Zaten kimsenin ne ehliyete ne deneyime baktığı var, öyle değil mi?

Adımların gittikçe hızlanır, güzel bir rüzgar eser. Kendi kendine bir oyuna girişirsin, o suratsız kadına gülümsesem karşılık alır mıyım? Ah evet, hem öyle güzel gülümsedi ki. Hiç de suratsız değilmiş, dişleri de bembeyazmış. Hele şu yaşlı adam, gülümsediğinde en az on yaş gençleşti gibi…
Yürüyüşünün son dakikalarında nedense kafandaki bütün olumsuzluklar gitmiş, sihirli bir el bütün düşüncelerini değiştirmiştir:
-Ona söylerim, biliyorum seni ihmal ettim ama bunun sebepleri vardı derim… Seni aslında o kadar çok seviyorum ki derim. O da bana gülümser hemen.
-Biliyorum ölüm çok acı, ama ne yapabiliriz ki, yaşamın kanunu bu… Hiç olmazsa acı çekmemiş. Hem kaç yıl oldu bilmiyorum ama son görüşmemizde nasıl güldürmüştüm onu.

Ooo, yarım saat nasıl da akıp gitmiş sen yürürken. Heryerinden şıpır şıpır ter akıyor. Haydi koş şimdi kumsala… Kumlar nasıl buz gibidir. Ayakkabılarını, çoraplarını çıkarıp at bir kenara. Kumlara bas. Ohhhh nasıl serin…
-Aslında hayat çok güzel. Bu bana verilmiş bir şans, tek bir şans tamam mı? Ve bunu sonuna kadar değerlendirmeliyim.
-Yeni bir sayfa bugün… Bembeyaz yepyeni bir sayfa. Hiçbir şeye üzülmek zorunda değilim. Üzülmeyeceğim, söz.
-Amaan, referandumdan ne çıkarsa çıksın. Ben miyim yani o yükün altına giren? Sonuçta her toplum layık olduğu biçimde yönetilmiyor mu?

Uffff boşver bunları. Haydi at kendini suya…
Ayakların suyun içinde, haydi koş, iki adım sonra su derinleşir, kulaç atmaya başlarsın… Ne güzel, denizde günün bu saatinde sadece sen varsın, önce seni ürperten serin sular, saçlarını da ıslattığında sanki bütün dertlerini de söküp, siler atar.
Birazdan eve dönersin. Güzel bir çay demlersin, yanında domates, peynir ekmek, biraz da üzüm… Gazeteni alırsın eline…
Yaşamak güzel şey be kardeşim (*)dersin.

Bugün çevre için ne yaptın?

Chat Noir 1 | 04 July 2008 22:34

Dünyamızın ve ülkemizin barış dolu,sağlıklı ve mutlu olması hepimiz için çok önemli eminim.Ve hepimiz küresel ısınmayla savaşmak için,enerji yada su tasarrufu yapmak için elimizden geldiğince bir çaba harcıyoruz.Ancak herkes birbirin neyi ne kadar yaptığından habersiz. Bu site haberdar olmak ve haberdar etmek için bizleri çağırıyor.Belki bugün çevre için ne yaptığınızı bu siteye veya aşağıdaki yorum kısmına yazarsanız diğerleri içinde teşvik edici olur,zaman zaman denildiği gibi aman ya dünyayı ben mi kurtaracağım demekten kurtulur yada birilerini kurtarabiliriz.Yalnız değilsin,tek duyarlı olan sen değilsin bende varım demiş oluruz. Dünya ,insanlık ve ülkemiz için en azından kendiniz için (başkalarına zararı dokunmamak kaydıyla) iyi bir şeyler yaptığınızı duymak,okumak dileğiyle.

çocukluğumun oyunları ne güzeldiler, ya şimdi!!!

hoodly | 10 December 2007 00:20

yağ satarım bal satarım kim bilir kaçımız oynadı bu oyunu zamanında belkide bir vazgeçilmezdi bizler için bazı günler. şimdi yok artık bu oyunu oynayan çocuklar,yok artık o güzelliği yaşayanlar. nasıldı o sihirli mısralar…

yağ satarım bal satarım
yağ satarım bal satarım

yağ satarım bal satarım
ustam ölmüş ben satarım
ustamın kürkü sarıdır
satsam on beş liradır
zambak zumbak dön arkana iyi bak

mut’Lu oLmak ve musa eRoğLu

biSGen | 15 October 2007 17:52

Mut’lu olmayla ilgili olan bu hikaye, Musa hoca’nın (Eroğlu) adıyla anılır. Ama ne kadar doğru bilemiyorum. Birilerinin başına geldi de halka mal olduğu için Musa hocayı mı özne olarak kullandılar oRasını biLemem ?

Neyse geçelim hikayemize.
Hoca birgün konser vermek için Almanya’ya gidiyor. Konser bittikten sonra bir grup arkadaşıyla beraber bir yerlerde birşeyler içmeye gidiyorlar. Orada o grubun içinde bir de bayan var ve sürekli hocayı kesiyor. Bayanı da beğeniyor hani. Neyse bunlar gecenin ilerleyen saatlerine kadar içiyorlar. Tabii o bayanla da bayağı geliştiriyorlar muhabbeti. Öylesine o kadar ki, sabah aynı yatakta uyanıyorlar! Kadın uyandıklarında gece olanlar için olsa gerek, “Nasıl mutlu musun?” diye sorunca, hoca saf bir şekilde cevap veriyor :”Heee, içinden, sen nerelisin?”

NOT : Musa Eroğlu Mersin Mut‘ludur.