bildirgec.org

milli mücadele hakkında tüm yazılar

Teraneler 15 – Hey Onbeşli…

admin | 30 November 2009 13:37

onbeşli
onbeşli

hey onbeşli neden söylenmişti
hatırlanır mıydı acaba, giden gelmemişti
gözü yaşlı anneler derdi ninem, gelmeyenler
ben çocuktum henüz ondan aklım ermemişti…

Gülcemal

serdarsabri | 10 July 2008 08:50

“Ey gülcemal gülcemal
Dört tane direğin var
Aldın gittin yarimi
Ne hain yüreğin var”

– Halk türküsü –

Gülcemal  (nam-ı diğer Germanic)
Gülcemal (nam-ı diğer Germanic)

Kazım Karabekir’in Gülcemal’le Anadolu’ya geçişinin hikayesini kendi hatıratından okuyalım (İstiklal Harbimiz-I) :

“12 Nisan 1335 Gülcemal Vapuruyla akşama doğru İstanbul rıhtımından hareket ettik. Kızkulesiyle Selimiye arasında demirledik. İtilaf memurları kontrol edecekler! Herhangi bir tarafa gidecekler büyük müşkilatla, vesikalarını İngiliz, Fransız üniformalı yerli Rum ve Ermeni askerlerinin envai hakaretine uğrayarak ve rüşvet vererek yapmak kaç zamandır usul olmuş. Vapurlarda bu tasdikli vesikaları olmayanlar hakaretle, dayakla dışarı atılıyormuş! Böyle bir heyet bizim vapuru da aradı. Vesika yaptırmamış şarka giden iki zabit, kömürcü kıyafetine girerek ocak başında görülerek kurtuldular. 13 Nisan sabahı rüzgarlı ve bulutlu bir havada Boğaz’ı çıkarken bir saadet rüzgarı gibi kalbim coşuyordu. Büyükdere önünden geçerken o, 28 Teşrinisani 1334’te Büyükdere’ye çekilmek üzere bulunan İngiliz bayrağının rüzgardan çırpındığını gördüm. Bu sefer gurur duydum. Buna ve Boğaz’ın tarafeynindekilere, “Hepiniz, hepiniz inmeye mahkumsunuz” dedim. Çok seviniyordum. Sanki her düşüncem kuvvet ve her kuvvet muvaffakiyet olmuştu. “Cihan yıkılsa Türk yıkılmaz!” diyordum. Yaverime de programımı anlattım. Sevinçle artık Karadeniz’de yol alıyorduk. Zonguldak, Sinop…17 Nisan’da Samsun’a vardık.”

Ergenekon Operasyonu’nda gözden kaçan Türk-Yunan bilmecesi

ensansli | 23 January 2008 20:32

Ergenekon Operasyonu kapsamında Türk halkının yakından tanıdığı pek çok isim gözaltına alındı. Operasyon ve operasyon sonrası tüm görsel ve yazılı basında çarşaf çarşaf yer aldığı için yazmıyorum.

Ancak operasyon sırasında baskın düzenlenen bir yer ve gözaltına alınan bir kişi vardı ki, medyanın hiçbir mecrasında hak ettiği yeri bulamadı. Türk Ortodoks Patrikhanesi’nin Basın Sözcüsü Sevgi Erenerol. Aslında gündemin sıkı takipçileri televizyon kanallarından Sevgi Erenerol’u tanırlar ancak dedesi Pavli Karahisarlıoğlu’nu, diğer adıyla Papa Eftim’i bilmeyebilirler.

Milli Mücadele’de Alaşehir

frodolives | 13 October 2007 22:25

ÖNSÖZİlk, orta ve lise öğrenimimi tamamladığım Alaşehir’de Milli bayramların ve 5 Eylül Alaşehir Kurtuluş Günü’nün coşkuyla kutlandığına öğrenimim boyunca tanıklık ettim ve bu törenlere coşkuyla katıldım.1971-2006 yılları arasında Alaşehir’e sadece senelik izinlerimde ve dini bayramlarda gelebildim. 2006 yılının yaz aylarında annemin hastalığı nedeniyle Alaşehir’de bulunduğum sürede Alaşehir’de Milli Mücadele ve bu mücadelede yaşananları inceleme ve araştırma fırsatım oldu. Okuduklarımın etkisi ve bir kurtuluş günü coşkusuna tanık olmak için 5 Eylül günü sabahleyin evden çıktım ve tören alanına doğru yürüdüm. Caddede 5 Eylül Alaşehir Kurtuluş gününün coşkusunu gösterecek hiçbir hareket yoktu. Hatta dükkanlarda ve evlerde asılı bir bayrak dahi göremedim. Tereddüt ettim acaba günü mü şaşırmıştım. Hayır doğru gündü. Bugün 5 Eylül 2006 idi. Tören alanına gittiğimde ise başka bir süprizle karşılaştım. Çok kısa süren tören bitmişti. Sadece Atatürk alanına çelenk konulmuştu. En büyük etkinlik ise Tariş satış mağazasının önünde üzüm suyu ikramı idi.Halbuki neler düşünmüştüm. Yerel yönetim ve Garnizon Komutanlığı gündüz coşkulu bir program hazırlayacak, her yer bayraklarla donatılacak halk törenlere coşkuyla katılacak, gece de paneller ve konferanslarla milli mücadele halka, özellikle gençlere anlatılacaktı.Düşündüm! Nasıl bu kadar vurdumduymaz olunabilirdi. Belediyeye ve Kaymakamlığa gittim. Sorumluları bulamadım. Soracağım soru şu idi. Kutlu Doğum haftasında afişlerle ilan ettiğiniz ve coşkuyla yaptığınız etkinlikleri neden 5 Eylül gününden esirgediniz? Sonra araştırdım ki 30 Ağustos Zafer Bayramında da aynı ilgisizlik ve sıradanlık hakimdi.
Yaptığım incelemede Alaşehir’de Milli Mücadeleyi başlatan ve bize bu günleri armağan eden Galip, Mustafa, Akif, Hacı Ali, Mehmet, Ömer, Raşit ve Hilmi Bey’lerin ve diğer Kuvvayı Milliyecilerin çocukları ve torunları onlar neredeydi?İşte 5 Eylül günü karşılaştığım bu hazin manzara; beni,incelediğim ve araştırdığım Milli Mücadelede Alaşehir konusunu yazmaya sevk etti. İncelediğim dokümanlar değişik konuları ayrı ayrı ele almıştı. Ben tarihsel kronolojik bir sırayı esas aldım ve o günlerde Alaşehir’de olan olaylarla, Türkiye’deki gelişmeleri birleştirmeye çalıştım. Öncelikle yapmak istediğim ise Milli Mücadelede öne çıkan Alaşehir’lileri tesbit etmek ve yaptıkları çalışmaları öğrenmekti
Umarım bizi bu günlere getiren, o günlerin Kuvvayi Milliyecilerinin çocukları, torunları ve akrabaları her 5 Eylül günü babalarını, dedelerini ve akrabalarını hatırlarlar, evlerine asacakları bir bayrak ve mezarlarına bırakacakları bir çiçekle onları sevgi ve saygıyla yadederken, onların çocukları, torunu, akrabaları olmanın mutluluğunu yaşar ve yerel yönetimi etkin bir 5 Eylül kutlamaları için teşvik ederler.
Milli Mücadeleye katılan ve bugün hepsi rahmetli olan vatansever Kuvvayi Milliyecileri saygıyla anıyorum,ruhları şad olsun. 7 Temmuz 2007. Hasan Zeki SungurE.Mu.Alb.

MİLLİ MÜCADELEDE ALAŞEHİR

kimse yazmamış bari ben yazayım(İnsan ve Direniş)

tombik | 12 April 2007 00:07

Aynı başlıklarla yayımlanan ve iki farklı düşünceyi gözler önüne seren iki yazıyı sunmak istedim.
“Kimse söylemiyor, bari ben söyleyeyim” diye başlayan yazıları buradan ve buradan bulup okuyabilirsiniz. Ayrıca kurtuluş savasına ait gizli kalmış gerçekleri biraz olsun gün ışığına çıkarmayı amaçlayan Hulki Cevizoğluna ait “İşgal ve Direniş” adlı kitabın okunmasının faydalı olacağına inanıyorum. Bu kitapta neler mi var işte size ipuçları;
– İlk kez ‘çuval’ olayının perde arkası açıklanıyor.