bildirgec.org

mgm hakkında tüm yazılar

Güncel Haberler

queennothing | 04 November 2010 14:05

  • Tokyo Üniversitesi, Japon yönetmen Akira Kurosawa‘nın tamamlanmamış üç senaryosunu bulduğunu açıkladı. Kurosawa uzmanları, yönetmenin bütün projelerini toparlayacaklarını belirttiler.
  • Türk Sinema Filmleri Ansiklopedisi hazır. 1914 senesinden 2009’un sonuna dek vizyona giren Türk Filmleri’ni barındıran 4413 sayfalık ansiklopedinin basım tarihi henüz belli değil.
  • Ülkemizde de galası yapılan Jean-Luc Godard‘ın yeni filmi “Socialism“, Godard severleri hayal kırıklığına uğrattı.
  • Alman Kültür Merkezi, Uluslararası İstanbul Kısa Film Festivali işbirliğiyle 13 yönetmenin katılımıyla ‘Bugünün Almanyası’ başlığı altında bir seçki düzenliyor. 13 kısa yapımdan oluşan etkinlik, 8-14 Kasım tarihleri arasında Beyoğlu Alman Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek.
  • Pera, İspanyol Sineması’nı ülkemize getiriyor. İspanyol Sineması’nda ‘Korku’ ve ‘Fantastik’ başlığı altında beş yapımın ve çeşitli kısaların gösterimini yapmayı planlayan Pera, etkinliğin 5-14 Kasım tarihleri arasında olacağını açıkladı.
  • Bildiğiniz gibi MGM, iflasın eşiğindeydi. Bir süre önce açıklanan habere göre şirket, kapanmayacak, yeni projeleri sinemaseverlerle buluşturmaya devam edecekmiş.
  • Coşkun Göğen, Nuri Alço ve Şahin K, “Günah Keçisi” adlı projede birleştiler. Filmin Ocak ayında vizyona girmesi bekleniyor.

West Side Story (Batı Yakası Hikayesi)

queennothing | 18 March 2009 17:20

Amerika‘nın Batı Yakası‘nda geçen; ırkçı, soğuk ve acımasız çete savaşları arasında saf bir aşkın hikayesi.

San Fransiscolu Natalie Wood, Richard Beymer, Rita Moreno, George Chakiris, Russ Tamblyn gibi başarılı isimlerin rol aldığı 1961 yapımı Broadway yollarından gelen “West Side Story“, ‘10 Oscar Ödüllü bir drama‘ olarak da etiketleniyor.

Bir grup New Yorklu genç, sokaklarındaki Meksika dalgasına karşı, Porto Rikolu çeteyle adsız bir savaş içerisine girer.
New York asıllı ‘The Jets‘ ve ‘diğerleri’; ‘The Sharks‘ arasındaki polis dahil, hiç kimse engel olamamaktadır.

“the hobbit” filmi geliyor

Turkpanzer | 21 December 2007 12:13

the hobbit - there and back again
the hobbit – there and back again

yüzüklerin efendisi hayranları için sonunda iyi haber dün geldi. new line cinema, mgm ve peter jackson‘ın bu hafta beraber yaptıkları ortak basın toplantısında “the hobbit” filmleri için düğmeye resmen basıldığını açıkladılar.

daha önceden macrowins‘in bildirdiği taraflar arası pürüzlerin hepsi çözümlenerek anlaşmaya varılmış.
Proje iki film üzerine yapılıyor ve ilk çekimler 2009’da başlayarak eş zamanlı olarak gerçekleştirilecekmiş. ilk film “the hobbit” ismi ile 2010 yılında ve devam niteliğindeki ikinci filmin ise 2011 yılında gösterime girmesi planlanıyormuş.

Metropolis

infuscoare | 18 January 2003 17:11

Metropolis, esasında üzerinde defalarca durulmuş, hatta kemikleşmiş bir klişeyi, zengin efendi-fakir köle ya da zalim patron-ezik işçi arasındaki sınıf çatışmasını, bir de aşk hikayesiyle süsleyerek anlatır.

Metropolis`i özel yapan, 1927 yılının Ocak ayında gösterime girmesi, fakat bütün o sınıf çatışmalarının ve kargaşanın 2026 yılının New York`unda, gökdelenlerde yaşayan zenginler ve yeraltındaki fabrikalarda çalışan fakirler arasında geçiyor olması. Ve tabii ki, bir bilim kurgu filminin vazgeçilmez unsuru, görsel efektleri. Günümüzde görsel efektlerden bahsederken, zaten hayatın bir parçası haline gelmiş olan gökdelenlerden, trafik sıkışıklığından, ya da robotlardan söz etmek oldukça güç olsa da, o yıllardaki bu potansiyel ve filmin öngörüsü, yapay zekadan bahsedilen bugünle karşılaştırıldığında ,bu film, onu herzaman özel kılmaya yetecek kadar primi hakediyor diyebiliyoruz.

O günlerde eleştirmenler bugünkülerden oldukça farklı düşünmüş olmalılar ki, film gösterime çıkar çıkmaz yerden yere vuruldu, gülünç bulunup aşağılandı. Ancak, Metropolis`in gösterime girer girmez tarih olmasının tek sebebi gelen kötü eleştiriler değildi. Metropolis gösterime girmeden sadece 3 ay önce, Alan Crosland`in, The Jazz Singer`i , beyaz perdede Al Jolson`un sesiyle kıyametler koparıyor ve tam olarak sesli bir film olmasa da, sinemada sessizlik devri bitip yepyeni bir devir açılıyordu. Anlaşılan, Metropolis`i sessizlikten, müziklerini yapan Gottfried Huppertz ve besteleri de kurtaramamıştı.

The Jazz Singer, Akademi Ödülleri`ni toplarken, o zamanlar küçük bir krallığın bütçesine denk, 5 milyon Marklık maliyetiyle, Metropolis ve yapımcı şirketi UFA (Universum-Film-Aktiengesellscaft) tıpkı Titanic gibi, bütün ihtişamıyla dibi boyluyordu. Ama, pahalıya malolan mükemmeliyetçi yönetmen Fritz Lang`in UFA`da açtığı yaraları Paramount ve MGM (Metro Goldwyn Mayer) kısa zaman sonra makyajla bir güzel kapatacaktı.

Bilim kurguya pek meraklı İngiliz gazeteci-yazar H.G Wells, Lang`i anlamadığı işlere (bilim kurgu bir tek kendi işi çünkü) burnunu sokmakla suçlayıp, dudak bükerek ” daha aptal bir film yapılamazdı” diyedursun, sonradan dünyanın karşılarında şapka çıkarttığı bir kaç isim, Alfred Hitchcock, Sergei Eisenstein,Billy Wilder, Lang`i bizzat setinde ziyaret ederek alkışlamaktan geri durmamışlardı.