bildirgec.org

martin scorsese hakkında tüm yazılar

Shutter Island (Zindan Adası)

agustos | 10 February 2010 14:32

Martin Scorsese’nin yönettiği film Dennis Lehane’ın aynı isimli romanından (2003) uyarlanmış.

1954 yılında Massachusetts’te bir adada, suç işlemiş akıl hastalarının tedavi gördüğü hastanede kilit altındaki kadın katilin ortadan kaybolması üzerine polis müderleri Teddy Daniels (Leonardo DiCaprio) ve Chuck Aule (Mark Ruffalo) adaya gider ve soruşturmaya başlarlar. Ancak olaylar geliştikçe Teddy, adadan canlı ayrılmanın neredeyse imkanısız olduğu fikrine kapılır.

Taxi Driver (1976)

queennothing | 16 November 2009 09:46

Oscar Ödüllü usta yönetmen Martin Scorsese‘nin yönetmenliğini üstlendiği, sinema tarihinin en başarılı tiplemelerinden biri olan Travis Bickle ile 1976 çıkışlı “Taxi Driver“, başarılı bir suç/ psikolojik/ drama yapımı. Amerikan senarist/ yönetmen Paul Schrader‘in senaryosunu yazdığı filmde Robert De Niro, Jodie Foster, Harvey Keitel, Albert Brooks, Cybill Shepherd, Leonard Harris ve Peter Boyle gibi isimler yer alıyor.
Film, ‘En İyi Erkek Oyuncu’ (De Niro), ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’ (J. Foster), ‘En İyi Müzik’ ve ‘En İyi Film’ olmak üzere, toplam dört dalda Oscar adayı oldu.

26 yaşında, askerliğini denizci olarak yapmış sağlıklı bir adam; Travis Bickle. Uyku problemi olduğu için geceleri yapacak bir meşgale arayan Travis, hem gündüz, hem gece çalışabileceği bir meslek olan taksi şoförlüğünde karar kılar ve başvurusunu yapar. Çok geçmeden kendini New York Sokakları’nda bulan Travis, hayat kadınları, hırsızlar, serserilerin kol gezdiği tehlikeli sokaklarda ‘güvenilir biri’ olmanın gururuyla sabah-akşam çalışmaktadır.

İyi İşçilik Yeterli Değil

viyalord | 04 November 2009 13:18

Gözler kalbin aynasıdır, bu imajda onun kalbini göremiyoruz.
Gözler kalbin aynasıdır, bu imajda onun kalbini göremiyoruz.

The Aviator / Göklerin Hakimi, kıdem aldıkça lafı ağzında geveler olan yönetmen Martin Scorsese‘nin 2004 tarihli filmi.1905-1976 yılları arasında yaşayan sinema yapımcısı, pilot, uçak tasarımcısı, hava yolu şirketi sahibi, hastalık hastası, paranoyak, yarı sağır, şımarık, zengin Howard Hughes’un yaşamının 1927 – 1948 arasındaki bölümünden kareler…ABD’li kafadan sakat zengin bir adamın hayatından parçaları (daha doğrusu bu filmi yapanların onun hayatına dair yorumunu) izlerken ne beklemeliydim tam olarak bilmiyorum ama aslına uygun kostüm terziliği ve mekân işçiliğinden daha fazla bir şey beklediğim kesin. Çünkü ekranda gördüğüm şey beni kesinlikle tatmin etmedi.Fazlasıyla Freudiyen bir film bir kere. Hughes çocukken, annesinin özenli temizlik alışkanlığı yüzünden, salgın hastalık nedeniyle ölmekten kurtulmasından öyle etkilenmiş ki, bize gösterildiği haliyle, ömrünü hep çocukluk korkuları yönetmiş.

Raging Bull (1980)

queennothing | 10 August 2009 15:17

10 Temmuz 1921 doğumlu Jake LaMotta, henüz 19 yaşındayken, profesyonel bir boksör olarak, spor dünyasındaki yerini aldı. Küçük yaşta babasının kışkırtmalarıyla, sokaktaki çocuklarla dövüşen Jake, en çok kulandığı ‘Raging Bull’ ve bir kısım taraftarca takılan ‘Bronx Bull’ lakaplarıyla, 106 profesyonel karşılaşmanın 83’ünü nakavtla bitirerek tarihe geçti. Jake’in boks tarihindeki en önemli ünvanlarından biri, hiçbir boksörün yenemediği Sugar Ray‘i yenmesi oldu kuşkusuz. Yıllarını boks yaparak geçiren Jake LaMotta, bir süre sonra boksu bıraktı ve bir gece kulübü açtı.
Sinema tarihinin en başarılı yönetmenlerinden biri olarak kabul edilen Martin Scorsese tarafından “Raging Bull” adıyla sinemaya aktarılan LaMotta’nın hayat hikayesi, Robert De Niro‘nun başarılı performansı ile şekilleniyor. Cathy Moriarty, Joe Pesci, Nicholas Colasanto, Cathy Moriarty, Lori Anne Flax gibi isimlerin de rol aldığı film, ‘En İyi Erkek Oyuncu’ ve ‘En İyi Düzenleme’ dalında Oscar Ödülü kazanırken, ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’, ‘En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu’, ‘En İyi Görüntü’, ‘En İyi Görüntü Yönetmeni’, ‘En İyi Yönetmen’ ve ‘En İyi Ses’ dalında Oscar adayı oldu.

Jake, hırslı ve güçlü bir boksördür. Yıllar geçtikçe hayatının merkezi haline gelen boks, genç adamın tek vazgeçilmezi olacaktır. Kız arkadaşı Vickie ile çekişmeli bir ilişkisi olan Jake’in en iyi dostu, erkek kardeşidir. Kardeşinin ayarladığı maçlar ve Jake’in, zaman geçmesine rağmen yatışmayan asabi tavırları, özel hayatında kayıplar vermesine sebep olsa da, yaparken mutlu olduğu tek şeyde; boksta ‘yenilmez boksör’ haline getirmiştir. Zengin olan ve onlarca maçı nakavtla bitiren genç adam, medyanın gözdesi ve adından en çok söz ettiren boksör olmayı başarmıştır.

GANGS OF NEW YORK / New York Çeteleri…

| 06 March 2009 10:04

Yönetmen : Martin Scorsese
Senaryo : Jay Cocks, Kenneth Lonergan, Steven Zaillian
Senaryo(Kitap): Herbert Asbury
Görüntü Yönetmeni : Michael Ballhaus
Müzik : Elmer Bernstein, Howard Shore
Oyuncular: Leonardo DiCaprio, Daniel Day-Lewis , Cameron Diaz, Jim Broadbent, John C. Reilly, Henry Thomas, Brendan Gleeson

Bir Martin Scorsese filmi ve bir baş yapıt…
Filmin afişlerinde yazan, ‘Amerika sokaklarda doğmuş’ sözüyle bir cümlede anlatılan filmin özü ile Amerika’nın gözde kenti New York’un 1960’lardaki aldığı inanılmaz göçte gözler önüne seriliyor. New York tarihinin o dönemde sokaklardaki orman kanunlarından, kaba güç ve şiddetten, çağdaş yönetime geçişi görüyoruz. Amerikan tarihindeki şiddetiunutulmaz bir şekilde gözler önüne seriyor.
Filmin kısaca konusu: Çocukluğunda gözleri önünde, Kasap Bill tarafından acımasızca öldürülen babasının intikamı ile genç bir adam olarak geri dönen Amsterdam (L. DiCaprio), döndüğü semtte Kasap’ı bulur. Kasap hala iş başındadır. Kasap’ın gözüne girerek, has adamı olur. Amsterdam bu arada yankesici bir kadına aşık olur. Bu arada kentte, çeteler arası isyan başlar ve bu isyanla birlikte, Amsterdam ve Kasap arasında hesaplaşma da başlar.

Martin SCORSESE ve Yeni Filmi “ASHECLIFFE” 2009’da Vizyonda…

| 27 December 2008 09:27

Martin Scorsese (17 Kasım 1942), İtalyan asıllı Amerikalı yönetmen, New York Üniversitesi Sinema Bölümünde okudu ve 1963/64 yıllarında “What’s a Nice Girl Like You Doing in a Place Like This” ve “It’s Not Just You, Murray!” adlı kısa metrajlı filmleri çekti. 1965 ile 1972 yılları arası çektiği filmler: “The Big Shave”(1967), “Who’s That Knocking at My Door?” (1965-1968), “Street Scenes”(1970), “Boxcar Bertha” (1972).
Mean Streets(1973) adlı film, Scorsese’nin Robert De Niro ile birlikte çalışmalarının başlangıcı oldu. Filmin kahramanları, dışlanmış, suç, günah ya da intikam duygularıyla beslenmiş insanları canlandırıyordu. Filmin kurgusunda, Pesimisttik davranış grafikleri sergileniyordu.
Alice Doesn’t Live Here Anymore (Alice Artık Burada Yaşamıyor-1974) adlı filmde bir kadının çiftlik yaşantısına ilişkin çocukluk düşleri anlatılıyordu. Scorsese’nin bu filmindeki gerilimi, kamera ayarlamaları ve zengin montajı göz dolduruyordu.

Taxi Driver (Taksi Şoförü-1975) bu film, küçük yaşlardaki sokak kızını(Jodie Foster) ve onu kurtarabileceğini düşünen bir Vietnam gazisi (Robert De Niro) arasında geçer.
Lisa Minelli ve Robert De Niro’nun başrollerinde oynadığı “New York, New York” (1977) filmiyle Scorsese eski Broadway gösteri dünyasına nostaljik bir yapıt bıraktı. Bu filmin hemen ardından “The Last Walt” 1978 yapımı filmini çekti.
Raging Bull(Kızgın Boğa-1980) adlı filmle Scorsese, getto tarzından çıkarak yeni bir ilgi alanına eğilmiş olur. Bu filmde İtalyan asıllı Amerikalı boksör Jake La Motta’nın yükselişini ve çöküşünü anlatır. Socorsese’in bu filmi 8 dalda Oscar’a aday gösterilir.
The King Of Komedy(Kahkaha Kralı) 1981 yapımı bu filminde Scorsese, televizyon ve eğlence dünyasını alaylı bir tarzda irdeler ve aynı zamanda Amerikan düşünü tahtından indirir. Ardından “After Hours”(Geç Saatlerde-1985) filmini çekti.

Travis Bickle

fckmeimfamous | 17 June 2008 17:40

Travis Bickle, Taxi Driver‘da Robert DeNiro‘nun büyük başarıyla canlandırdığı arıza karakterdir. New York‘a dair olan görüşünü, “bence birisi bu şehri alıp tuvalete atmalı ve üstüne sifonu çekmeli” diye çok güzel özetleyen, içindeki saklı şiddeti, bir yandan da ahlak anlayışını özene bezene bize yediren bir anti-kahraman.

Bilgisayarda yapılmış bir Travis Bickle boyaması
Bilgisayarda yapılmış bir Travis Bickle boyaması

Martin Scorsese‘nin 1976 tarihinde yönetmenliğini yaptığı, senaristliğini Paul Schrader’in yaptığı, yan rollerinde Jodie Foster ve Harvey Keitel‘ın oynadığı imdb’de en iyi 250 film sıralamasının şimdilerde 35. sırasında olan mükemmel filmin, mükemmel yaratılmış karakteri. Yalnız, kendini dış dünyadan izole etmiş bir adam olan, geceleri, hiç zevk almasa da porno filmlere giden, New York belediye meclisi seçimlerinde aday olan Charles Palantine‘ın (Leonard Harris) kampanya yöneticilerinden birine masumca aşk besleyen, yaşı küçük bir fahişeyi yaşadığı hayattan kurtarma sorumluluğunu da kendince üstüne almış ahlaklı bir adam ve içindeki “şehre karşı olan” nefretini her an dışarıya çıkarmaya hazır bir karakter aynı zamanda.

Casino (1995)

agurbuz | 11 June 2008 10:09

Casino
Casino

Casino (1995) Kumar, Mafya ve şekillendirdiği hayatları irdeleyen ve boşroldeki üçlü nedeniyle (özellikle Sharon Stone) kaçırılmaması gereken bir film.

Ace Rothstein (Robert De Niro), iyi bir kumarbaz ve kumarhane işletmecisidir. İşi ise, görünmek istemeyen patronlarının emanet ettiği kumarhaneyi yönetmek ve daha çok kazandırmaktır. Sicili sebebiyle kumarhane işletmecisi olamadığından müdür sıfatıyla bu işleri yürütmektedir. Patronları, kumarhanenin ve Ace’in tepki çekmesi üzerine işlerinde yardım etmesi ve güvenliği sağlaması için eski dostu Nicky’i (Joe Pesci) gönderirler.

Goodfellas (1990) (Sıkı Dostlar)

agurbuz | 10 June 2008 16:46

Sıkı Dostlar
Sıkı Dostlar

Martin Scorsese‘nin Nicholas Pileggi‘nin Wiseguy adlı kitabından yazarla beraber sinemaya uyarladığı ve yönettiği, Gangsterlerin yaşam tarzları, iç hesaplaşmaları ve Mafya oluşumu üzerine bir başyapıt.

Film Henry Hill adında bir gangsterin (fun sitesi) gerçek yaşam hikayesini anlatmaktadır.

“Kendimi bildim bileli, hep gangster olmak istemişimdir.
Benim için gangster olmak Birleşik Devletler başkanı olmaktan bile daha önemliydi.
Okul sonrası çalışmak için taksi durağına gitmeden önce bile onlara katılmak istediğimi biliyordum.
Oraya ait olduğumu biliyordum. Bu benim için, önemsiz insanlarla dolu bu yerde birisi olmak demekti.
Kimseye benzemiyorlardı. Ne isterlerse yapıyorlardı.
Yangın musluklarının önüne park ediyorlardı ve hiç ceza yemiyorlardı.
Bütün gece kağıt oynadıklarında kimse polis çağırmıyordu.”
Ray Liotta (Henry Hill-Filmin başlangıç bölümünden)