bildirgec.org

mağrur hakkında tüm yazılar

Zerâfet İstanbul’du…

GRAFTONCUN | 05 August 2008 09:54

• Güzel bir o kadar alımlı, pozitif elektriği ile girdiği ortamda tüm nazarları üzerine çeken mağrur ve kırılgan, utangaç bakışları ile başka bakışlarla çarpışmamak için gözünü yerden nadiren kaldırıyor. Kariyeri ve âdab-ı muâşeret paralelindeki tavırları ile kendini çoktan ispatlamış..
• Uzun zaman olmuştu, kalabalık bir ortama girmeyeli. Yakın arkadaşının ısrarlarına duyarsız kalamadı. Birlikte dışarı çıkacak ve hava alacaklardı. Zûl geliyordu, kabuğunda sıyrılmak, insanlarla bir arada olmak. ”O” odasında yalnız ağlamayı seviyordu. Gözyaşları mahremiydi, el sürdürmezdi. Gururu icâzet vermedi. Ağlamak zayıflık diye öğretilmişti, hiç zayıflık yapmadı öğretileni iyi öğrenmiş ama bedellerini de ödemişti. Zayıf değilsen ya da kendini zayıf hissettiğin anlarını paylaşmazsan gözyaşlarını kuru bir mendille silmeye mahkûmsundur. İşte bu yüzden sırf bu yüzden “O”’nun gözyaşını silen hiç olmadı…
• Vakit gelmişti, zûl geldiğini hissettirmeden güzel bir gece yaşamak istiyordu. Ortama girdiklerinde nazarlar ona dokunmuştu, süzüyordu inceden inceye…

insanoğlunun varlığı önemli mi?

| 09 October 2007 14:28

İnsanoğlunun varoluşu önemli mi? Düşünüyorum, öyleyse varım demek yeterli mi? Peki düşünmeyen nesneleri yok olarak mı kabul edeceğiz? Yada düşünmeyen nesneler bizim yapı taşlarımız değil mi? Belki de, evrensel maddenin yada enerjinin, kendine özgü bir zeka ve düşünce sistemi vardır. Belki de, insanoğlu, evrenin kendisini görmesi için yaratılmıştır.

Mağrur insanoğlunun varlığıyla gururlanması mı, yoksa üzülmesi mi gerekir? Evreni görmek, anlamak, daha doğrusu anlamaya çalışmak, insanoğluna verilmiş en büyük hediyedir. Öte yandan, evren ötesini veya evrenin nereden geldiğini, madde ve enerjinin neden, niçin ve nasıl varolduğunu bilememek ve düşünememek ise, insanoğluna haddini bildiren bir tokattır.