bildirgec.org

lağım hakkında tüm yazılar

Lağımdan Beter Ya Da Çiçekler Kadar Güzel

| 12 November 2007 09:11

Öfff…
Püüf…
İğrenç bi kokuyla uyandım…
Yorganı üzerimden atmamla ağzımı açıp lanet okumaya başlamam aynı anda oldu.
Ya bu da ne şimdi…Bugünün de süprizi bu mu?Hep demişimdir bir güne nasıl uyanırsanız o gün öyle geçer.Evin bütün pencerelerini açtım.Oda spreyini bir hışımla evin içine boşalttım.Elimi yüzümü yıkamadan önce her zaman yaptığım gibi hacetimi gidermek için banyoya doğru yol aldım.Ne göreyiim lanet olsun…Klozet ağzına kadar dışkıyla dolmuş ve banyomun ortasına kadar taşmış.Dedim bu evden taşınmanın vaktidir artık Zoey!Dolapta eski yeşil bir bavulum vardı.Bir hışımla onu dolaptan çıkardım çekmece bulduğum tüm giysileri dolaptaki üç pantolonu içine sıkıştırdım.Pijamalarımın üstüne siyah ceketimi cektim botlarımı giyip o anda evden ayrıldım.Bi daha bu eve girmeyeceim asla diye tekrarladım apartmandan çıkana dek.Bir sokak ötede belediye parkı vardı.Yeşil bavulum ve en doğal halimle ben, orda boş olan bi banka oturdum.Ohh be ne güzelmiş dedim.Evet bugün yeni bir gün olacaktı.dışkılarla dolu evim sayesinde dışkılarla dolu hayatımıda geride bırakmıştım.Evet sanırım mutluydum.Uzun zamandır böyle iyi hissetmemiştim.Şimdi ne yapmam gerekiyordu?Bi sigara yakmak heralde konum itibariyle olmazsa olmaz gibi görünüyodu.Ceplerimi yokladım ve birden kendime geldim;Zoey sen sigara kullanmazsınki!
Yine lanet olsun…
Gidip bir paket sigara aldım karşıki büfeden acıkmıştımda biraz, bisküvi de aldım atıştırmak namına.Tekrar parka döndüm.Önce üç tane bisküvi yedim.Sonra sigara paketini açtım,içinden çekip aldığım sigarayı iki parmağımın arasına sıkıştırdım ağzıma götürüp yaktım.Öyle filmlerdeki gibi ilk çektiğim dumanla öksürürüm sanıyodum ama gayet başarılıydım.Bu bana bi özgüven verdi tabi.Evet evet yeni hayatım iyi başlamıştı.En azından başarılıydım.Sigarayı ikinci kez ağzıma götürürken bu sefer sol gözümü hafiften kısıp çktiğim dumanı kırk yıllık tiryakiler gibi havaya üflüyordum büyük bir intizamla.Üç dört nefes daha…Baktım bi bok anlamıyorum ben bundan…
Dedim lanet olsun…
Paketi fırlatıp attım…
Öff … Şimdi ne yapılır diye düşündüm.Bir ev bulmalıydım sanırım öncelikle, ama bünyem bunu şiddetle reddediyordu.Siyah ceketimin cebini yokladım sadece 185 ytl vardı ve ayın daha 11’i..İşten atılalı iki ay olmuştu ve bu benim son paramdı.Öööööffff.Ay sonuna kadar en azından evin kirası verilmişti.Evemi gitseydim.Ama lanet olsun istemiyodum o lanet lağım çukuruna gitmeyi!
Evet bir kez daha;lanet olsun…
Yeşil bavulumu elime aldım ve anlıkta olsa mutlu olduğum belediye parkımı terkettim evime dönmek üzere.Ve lanet evdeyim işte…Bavulu yatağın üstüne attım.Ev değil sanki lağım.Bu koku dayanılmazdı.Galiba bi telefon açıp tamirci çağırmanın vaktidir diye düşündüm ve o an farkettim ki lanet okumuyordum.Galiba bugünün en erdemli anıydı benim için.Ev sahibini aradım durumu izah ettim.O da tamirciyi yollayacağını söyledi.Evet şimdi tamirciyi bekliyorum dışkılarla dolu hayatımın dışkılarla dolu banyosunun kapısının önünde…

ratatouille

mansonilized | 31 August 2007 18:13

afiş
afiş

Ratatouille Pixar’ın yeni görsel şöleni. İnanılmaz detaylı süper renkli ışığın süper kullanıldığı bir film.Film diğer fareler gibi çerçöp yemek istemeyen Remy’nin aşçı olmak için duyduğu inanılmaz hevesin tesadüfen hayallerini süsleyen bir tür Ümit Usta olan Auguste Gusteau’nun çökmek üzere olan restoranına ulaşması ve burada yemek yapmaktan bihaber Linguini’nin yemek yapmazsa işten atılma riskine karşı birlikte savaşını anlatıyor.Gereksiz bir sürü duygusal saçmalık zoraki duygusallık az biraz tiksindirsede film gerçekten şöyle damakta tat bırakan cinsten. Özellikle kameranın dünyayı farenin gözünde görmesi fazlasıyla gerçekçi ve heyecan verici olmuş. Adeta fare gibi hızla ilerleyen kaçacak delik arayan kamera bir ara bana cidden kapana sıkışmış hissi verdi. Ancak birçok animasyonu rezil ettiğimiz gibi bunu da dublajla az biraz tatsızlaştırmak konusunda elimizden geleni yaptık. Hatta bununla da yetinmedik herkesin Fransız olduğu filmde ne akla hizmetse şefi seçip garip bir Rum Fransız aksanı ile seslendirme yaptık.

Fareleri sevdiğimden mi animasyon hayranlığımdan mı yoksa Disney’le Pixar’ın elele vereek uçmuş olmasından mı bilinmez filmi çok beğendim. Nitekim film imdb’de şu an itibarı ile 250’ye girerek yaptığı süksenin boş olmadığını kanıtlıyor.

Filmle ilgili değişik haberlerden tırtıklamak suretiyle elde edilen bilgiler aşağıda ilgilenenlere sunulmak üzere sıra sıra dizilmiştir.

-Filmdeki fare kavramını oturtmak için bir fare uzmanı olan Debbie Ducommun kendi farelerini de getirerek birçok test yapmış.

kahvenizi nasıl alırsınız?

knemo | 25 April 2006 22:35

saatchi&saatchi newyork’un folgers kahvesi için hazırladığı (“gerilla marketing” mi diyorlar?) reklam:

kanalizasyon kapaklarına yapıştırılan vinil plastik üzerindeki kahve fincanı resminin kenarında: “Hey! hiç uyumayan şehir hadi uyan!” diyor.

iyi, hoş da, kim lağım kokan bir kahve içmek ister ki?