Kırmızı Pabuçlarım:

Dün yazlık pabuçlarımı çıkarttım ve içlerinden en cıvıl cıvıl kıpkırmızı olanını aldım giydim ayaklarıma sanki 7 yaşındaydım, içimde bir neşe bir huzur, nasıl bir nesne beni böyle mutlu edebilir ki, reklamlardaki gibi şu kadarcık şey bile hatta dünyaları önüme serseler bu kadar mutlu olamazdım. Tüm gün ayakkabılarıma baktıkça içimi saran o mutluluk dalgası sürdü.

Küçükken hiç sahip olamadığım kırmızı pabuçları şimdi her fırsatta giyiyorum. Babamla çıktığımız alışverişlerde ki bu senede sadece 2 kezdi, hiçbir zaman benim istediğim fırfırlı süslü püslü etekler alınmaz, hep üstüme bir numara büyük kıyafetlerle seneyede giyersin sözleriyle daha hanım hanımcık olanlar seçilir ve ben yüzümden düşen bin parça ile ama yine de kendime bile belli etmediğim gizli bir sevinçle yeni giysilere kavuşmanın heyecanı ile eve dönerdim. Ayakkabılara gelince yine şekilsiz okul ayakkabıları alınırdı simsiyah, ben hep kırmızılara pembelere yönelir onları şekerci dükkanının önündeki çocuklar gibi seyretmeye doyamazdım. Ama babam, bak kızım bu daha sağlam, o iki günde parçalanır der, bana elindeki o şekilsiz ve renksiz ayakkabıyı kabul ettirmeye çalışır, bende akıllı ve uslu bir kız olarak onu dinler, gözüm kırmızı pabuçlarda siyah ayakkabıyı almaya razı olurdum.