bildirgec.org

kazanmak hakkında tüm yazılar

Bir pazarlamacının notları

fikirpazari | 19 April 2007 07:15

para kazanıcam ya B… k var gibi gittim site açtım..
anladım hadi bi işin içine giriyon bu kadar masraf niye hadi masraf ettin biraz azimli ol..
yapıcam diye demi ..
ama yook.. siteyi yaptım.. ilk önce arkadaşıma gösterdim.. bende sanıyorum ki ooo iyi olmuş ama şurasını şöyle yapsan iyi olur gibi nazik eleştiriler bekliyorum…
nerde bizim ki açtı ağzını yumdu gözünü…
bi küfür etnediği kaldı..
sen işini yapmak varken gidip nelerle uğraşıyon gibisin den söylemediği kalmadı..
tamam haklı belki söylediklerinde dediklerini dinledim.
sonra bi yolunu bulum ben msnden ayrıldım..
biraz düşündüm ..
siteyi olduğu gibi kaldırdım ftp den..
doğru diyoo adam dedim sen nelerle uğraşıyom..
Ama bi yatırım yaptık demi dedim kendime en azından bunu yapalım..
sonra oturdum bi güzel düşündüm..
genelde yapabildiğim en iyi iş budur..
bide iyi sevişirim…
neyse gittim siteyi gene kurdum dedim olum bu işi yapacaksın
iyi de niye : dimi ama…..
başka alternatif yokta ondan …
şimdilik bildiğim başka alternatif çözüm yolu yoksa neler yaparım..
herkes için böyledir ”fırsat yok elimde bi olsa der” fırsat, mırsat yok sen kendin bi çaba sarfetmez isen başladığın yerde oluyon zaten
senelerdir böyle başladığım yerden bi adım ileri gidemedim.. ha çaba sarfediyon da noluyo.. yaşamak lazım ama hakkıyla dimi..
zengin olmaksa hayalim bile değil..
ama neden olmasın !

Videolardan Gelir Elde Etmeye Alternatif

bakiyyebemolu | 24 February 2007 23:54

Clipsyndicate çeşitli reklam verenlerin desteklediği dünyanın gündemine ilişkin videoları html, javascript veya rss şeklinde sitenize ekleyerek yayından elde edilen geliri paylaştığınız bir site. İçerik olarak yalnızca gündem haberleri yayınlamaya uygun olduğu için biraz dar kapsamlı düşünülebilir. Ancak videoların altına kişisel fikirlerinizin de eklenebilme özelliği bu dar kapsamı biraz daha uygulanabilir hale getirmiş.

Flixya, metacafe (şu aralar bir Türk fırtınası esiyor) tarzında, video paylaşımı ile reklam gelirlerinden pay dağıtan bir site. Dilerseniz youtube, googlevideo ve benzeri sitelerden de yönlendirme yapabiliyorsunuz. Ayrıca videolarınızın kalitesi ve ulaştığı insan sayısı doğrultusunda hediye kazanma şansınız da var.

BAHİS OYNAMAYAN KAZANIYOR

beyrek | 21 January 2007 01:39

Son günlerde, artık hayatımızın bir parçası oldu bu maç bahis oyunları ve bahis siteleri. Her gün bir yenisi çıkıyor piyasaya ve hergün binlerce kişi milyonlarca YTL’yi hiç gözünü kırpmadan yatırıyor, 1’e bilmem kaç verecek umuduyla. Hani bahis caiz mi değil mi tartışması değil benimki ama biraz dur deyin şu içinizdeki bahis canavarına. Öyle birşey ki bu kazanan bir kere daha kazanmak için, kaybeden kaybettiğini geri almak için tekrar tekrar oynuyor. İnsanın psikolojisi bile bozuluyor zamanla.
Ben de bir aralar merak salmıştım bu tip şeylere. Kaybettikçe hırslanıyorsunuz ve bir öncekini kurtarmak için daha riskli bir kupon daha yapıyorsunuz. Yani sizin anlıyacağınız bir defa takıldınız mı varınızı yoğunuzu yatırıyorsunuz.
kazanan yok mu bu işlerden ? var tabi. Ama onlar da bir şekilde aldıklarını, aldıları yere geri vermeleri çok uzun sürmüyor.
Bir kaznan grup var ki onların kazancını tahmin bile edemezsiniz.

Hayatı kazanmak gerek

wurgun5 | 28 May 2006 17:37

Hayatı Kazanmak Gerek: Değerleri Kurumsallaştırmalı

Kurum ve değer kavramları yan yana geldiğinde itici duruyor. Sanki biri maddi bir şeyi, diğeri daha içsel bir şeyi temsil ediyor gibi görünüyor. Biri iç dünyamıza, diğeri dış dünyaya ait gibi.

Yaşanan hayat bize ikisini birbirine karıştırmamayı daha çocukluğumuzdan itibaren öğretiyor. İşin, başka bir yerde, dostluğun, başka bir yerde durması gerektiği fikri kafalarımıza bir hayat tecrübesi olarak kazınıyor. İş, bazen bir sosyal teşkilat olur, bazen bir fabrika; kural değişmez, değerler ve duygular subjektiftir, profesyonelliği engeller. İnsanların kafasında yaşam parçalanmıştır, ve iş “kirliliğin serbest olabileceği” bir şey olarak bir yerde durur ve piyasanın kurallarıyla yürütülürken, dostluk daha özel bir alan olarak başka bir yerde durur. Çünkü değer denen şey, kişiseldir ve iş yaşamının vahşiliği ve acımasızlığı karşısında bir zemin, bir duruş noktası olmasının sözü bile edilemez. İkisinin birbirini tamamlayarak sahici bir bütünsel yaşama erişilebileceği düşünülmez. İnsani olan bütün değerleri, bir perspektif düzeyinde kurup, özel alan, kamusal alan ayrımı yapmaksızın, topyekün bir yaşamın toprağı haline getirmeden, örneğin, dayanışmadan nasıl söz edebiliriz. Dayanışmayı, bir özel alana, kişisel bir tercihe ve iradeye indirgersek, hayat bizi hep aynı yere çıkartır. Kişisel iyi niyetlerimiz, hep aynı çıkışsızlıkla, bize yeni hayat dersleri olarak geri döner: “İnsanlara güvenmeyeceksin, acımayacaksın, hak ettiğinden fazlasını vermeyeceksin” Bunlar anlaşılır ama kabul edilemez hayal kırıklıklarının tezahürleridir. Kişisel iyi niyetler değişime uğramadığı takdirde, değerlerimiz bu sistemlerin vahşiliği karşısında kaybetmeye mahkum olur (mu).