Susmanın verdiği rahatlığın yanında terkedilişin hüzünüyle kendime gelmek isterken verdiğin o gülü buldum, kurumuş, solmuş ve eskimiş… İçinde gizlediği sevginin yok olmasını izlerken kırmızının saf hali yerine kusursuz bir siyahlık vardı. Gözlerimden inen iki damla gözyaşı üzerine düşerken attığı çığlık sana verdiğim sevginin ve değerlerin akibetini anlatmak için yeterdi aslında fakat sen duyamadın. Görmek istediğin gibi görüp, duymak istediğin gibi duydun… Ansızın ve açıklama yapmadan. Yaşanan tüm güzellikleri saklamış içinde bu kuru gül. Biriktirmiş… Acıların çığlıklarına kifayetsiz cümleleri eklerken olası bir geri dönüş için hep bir umut beklemiş. Geri dönmek kolay da eskisi gibi sevmek, geri döndüğün kadar kolay mı?
karanlık odadan mektuplar hakkında tüm yazılar
Karanlık Odadan Mektuplar 2
kadirgunay | 16 August 2007 09:35
Kalıplaşmış hayatın ortasında geçmiş yaşamların kıyısında bulunuyorum. Geçmişimin batısında geleceğin doğusundayım istemeden. Yaşam ile ölüm çizgisi üzerinde gelecek ile geçmiş kavramlarının henüz olmadığı bir zaman dilimi burası. Ne yakın geçmiş ne de yakın gelecek var anlatımlarda. Hiç denilen basit bir nesne tanımı ile şey dediğimiz anlatım bozukluğu gibiyim. İstemeden gelişmiş olaylar dizisi var bende ve de hiçbir zaman yaşamak istemeyeceğim hikayelerim var elimde üçüncü bir kişi olarak…
Varsayılan bir kavram aslında herkesin bildiği gördüğü ama bir türlü çözmeye yanaşmadığı bir kavram. Hatalarım sorgularım var. Yanlışlarım üzerinde oynanmış küçük kalem darbeleri. Her üç yanlışım bir doğrumu götürmüş bu tekdüze hayatta. Bir insan var yakınlarımda konuştuğum ama anlatamadığım derdimi. Bir insan topluluğu var karşımda beni anlarken benim onları bıraktığım. Bir aile var uzakta soyut ve somut her şeyim ile beni bekleyen ve bir ben varım asla ne kendimi ne karşıdaki insanları anlayamayan…
Kendimi anlamadan insanları anlamaya çalıştım her defasında ve başarısız oldum. Anlamadan sevmeye kalktım yine yarı yolda kaldım. Her bir başarısızlık ilerisi için bir başarıdır deseler de benim her başarısızlığım ilerisi için hep sorun oldu. Ve bir gün tamam dedim anlamak için kendimi verdim. Bu sefer de anlayacak insan kalmadı çevremde. Artık günlük yaşıyorum hayatı. Bakıyorum gün sonunda eğer hala gözlerim açık ve başımı koyabildiysem yastığıma ve benim için yanan varsa bir sigara gerisi yalan olmalı…
Ve yine sabah kalktığımda değilsem başka bir mekanda bugünün zorlu sınavı başladı diyorum kendime gülerek… Aynaya gidip bakmıyorum. Elimi yüzümü yıkarken söylenmiyorum. Hayata artık gülemiyorum… Zorlanıyorum çünkü gülebileceğim bir durum kalmadı diyorum.
Yaşananlar yaşanacakların teminatı olmamalı gelecek geçmişin gölgesinde kurulmamalı… Sen de kendin için hep iyi olanı yapmalısın;
“Yalnız olduğunu unutmadan yaşamalısın…”