bildirgec.org

karanfil hakkında tüm yazılar

Manisa Mesir Macunu

ekince | 06 April 2010 17:00

İlk kez 16.yüzyılda, Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan süleyman, hastanan annesi Hafsa sultan için yaptırmıştır.

Hastalanan ve derdine çare bulunamayan Hafsa Sultan’a, Sultan Camii Medresesi’nin başına getirilen Merkez Efendi, bitki ve baharatlardan oluşan bir karışımı macun şeklinde hazırlar. Kırk bir çeşit baharatla karıştırılarak hazırlanan bu macunu yiyen Hafsa Sultan sağlığına kavuşunca, hastalara da aynı macunun verilmesini ister.

Ancak hastalar dışındaki sağlıklı insanlarında bu macundan yararlanmak istemesi üzerine, Hafsa Sultan kağıtlara sardırdığı macunları, Sultan Camii’nin kubbe ve minarelerinden halka saçtırmıştır.

Renkler tatlar kokular

FEYZAN | 18 April 2009 10:30

Pazar akşamüzeri, kızımla kardeşime gittim.Kendisi 30 yaşında olup hala şekerle beslenen biridir.Migros ta yepyeni bir şeker keşfetmiş bana onlardan ikram etti.İçinde farklı tatlarda renk renk minik şekerler olan paket, tarçınlı olanını tavsiye ettikten sonra çok farklı bir anlama büründü.Çok sevdim tarçınlı olanını ben böyle keyiften dört köşe mırıl mırıl söylenerek şekerimi emerken, kızım offff anne, dedi en ergen haliyle. Sen de her şeyi fazla abartıyorsun ne bu şimdi tarçınlıysa ne olur. Hakikaten ne olurdu sanki?orda o anda bir aydınlanma yaşadım.Fark ettim ki bana geçmişe dair bir şeyler ifade eden tatlar kokular ve renkler öbürlerinden çok daha değerli ve 40’ larıma geldiğim şu günlerde geçmişten pek çok renk tat ve koku biriktirmişim. Tarçın, annemin muhallebisinin kokusu. Annem ne zaman muhallebi pişirse karıştırmak için izin isterdim. daha sonra da üzerine tarçın serpmeye çalışırdım.Minicik parmaklarımla tarçın kavanozundan bir çimdik tarçın alır, acemice muhallebilerin üzerine serperdim.Hani şu mantıcıların hesapla birlikte tabakta getirdikleri karanfil ise dedemdir benim için. Beş vakit namazında ki dedem abdest alıp camiye gitmeden önce cebinde taşıdığı karanfillerden bir ikisini ağzına atar kardeşim ve bana verirdi. Bir mavi seven kadınlar vardır. Böyle bebek mavisi hırkalar gömlekler filan giyerler. İşte ben onlardan biri değilim.Hatta kuzenim hamileydi ve temalı bir hoş geldin bebek partisi yapacaktı.Oğlu olacağı için, herkes mavi bir şey giysin gelsin diye de bir tema yapmışlar.Evde ilaç için bir mavi şey bulamadım bir minik toka bile de gidip gömlek aldım. Çünki,.annem kendisine mavinin yakışmadığını söyler dururdu. Benim de içimde yer etmiş demek, mavi almam hiç ne kendime ne evime.Macun satarlardı biz küçükken her akşamüstü aynı saatte macuncu amca gelir elindeki tornavida ile istediğimiz renklerde ki macun şekeri bir çubuğa dolar üstüne de limon sürüp verirdi.Akşam olmasını beklerdik her gün heyecanla.Ne zaman macun görsem alırım ağzımın içine bütün şekeri sokar şekiller yaparım öyle yerim.Bazen utanıyorum da kızıma aldırıyorum zorla yemeyi bilmiyor fakir şeker,aşağılara kayıyor eline bulaşıyor,elinden alıp ona göstermek ve tabi yemek zorunda kalıyorum.Yeşil biber, çarliston biber yani, anneannemi hatırlatır.Akşamüzeri çay demler dolapta ne kadar kahvaltılık varsa çıkarır bizi doyurmaya çalışırdı.Biberlerin tohumlu kısımlarını ayıklar ortadan ikiye böler ve tuza batırıp yememizi söylerdi. Oltalarla balık tutmaya çalışanları görünce dayımın bizi Sarayburnu’ndan balık tutmaya götürüşü ve tuttuğu istavritleri pişirip bize yedirmesini hatırlarım.Anne patatesi diye bir şey vardır eski usul kalın kalın doğranır illa ki yağ çeker kağıt peçete üzerine alınarak yağı emdirilir,bazen esnaf lokantalarında görürüm de illa yemek isterim o çocukluk tadını bulmaya çalışarak,bir de anne köftesi vardır. Herkes kendi annesinin dünyanın en güzel köftesini yaptığını düşünüyordur herhalde.Benim annem maydanozlu yapardı köfteyi ,kiminin annesi de kimyonlu yapar.Yazın çıkan mis kokulu domates karşı komşumuz Ayşegül’ ü hatırlatır.Annesinin pazardan yeni aldığı henüz buzdolabına girmemiş domatesi kapının önünde elma gibi yemişti de onu camdan gören beni imrendirmişti. Annemin şaşkın bakışları arasında ben de bir domates alıp üzerine tuz döküp ısıra ısıra yemiştim.Mecimekli köfte Şenay teyzeyi hatırlatır. Funda’ nın annesi, 13 yaşlarındayım pek mızmızım her şeyi yemiyorum orda ikram etmişlerdi, misafirlikte huysuzluk etmek ayıp olur diye tatmış ve bayılmıştım.Çok titiz bir teyze vardı evi mis gibi deterjan kokardı hep.Bize yardıma gelen Emine teyzenin elleri hep çamaşır suyu kokardı sevmezdim o kokuyu .İlkokul 1’ e başladığımda kardeşim yeni doğmuştu annem sabah uyurum diye öğleci yazdırmıştı beni okula. Her şeyim gıcır, renk renkte kokulu silgiler almışlardı.İlk günler okulda çok sıkılırdım 4’ e doğru da hava kararırdı,ama abla olduğum için büyük olduğuma kanaat getirmiş ve sıkıldığımı kimseye söylememiştim. Şimdi bile dayanamam kokulu silgilerin baygın kokusuna. Mayısta uçuşan kavak polenleri ilk aşkım Savaş’tır benim için, onlar uçuşmaya başlayınca aklıma 17 yaşım ve o temiz genç kız gelir.Bir de her mayısta aaa benim aşık olmam lazım mayıs geldi diye düşünürüm.Nedir bu bilmiyorum. Nostalji kraliçesi oldum yine. Her şeye bir mana yüklüyorum.

uzay heparı sonsuza…

kahramancayirli | 02 January 2009 13:09

albümdeki tüm müziklerin sahibi: Uzay Heparı
albümdeki tüm müziklerin sahibi: Uzay Heparı

“Uzay Heparı Sonsuza” albümü çıktı, dinlediniz mi? Seda Yavuz ve Dj. Funky “C”, Adem Olan Anlar’ı, Yüksek Sadakat grubu Kadınım’ı, Sertab Erener Bu Gece Son’u, Mustafa Ceceli Karanfil’i, Burak Kut Kınalı Bebek’i, Sezen Aksu Küçüğüm’ü, 4 Yüz grubu Cahit Berkayla birlikte Masum Değiliz’i, Kenan Doğulu Onursuz Olmasın Aşk’ı, Teoman Serserim Benim’i, Gülşen Sakin Ol’u, Emre Altuğ Unutamadım’ı, Zeynep Casalini Unutursun’u ve Buz grubu da Vurulduk’u farklı bir üslupla söylemişler. Albümü baştan sona dinlediğim zaman iki şarkının söyleniş ve yeniden düzenlenişini çok beğendim: Emre Altuğ’un Unutamadım ve Gülşen’in Sakin Ol yorumlarını size de öneririm.