bildirgec.org

iskenderiye hakkında tüm yazılar

Agora (2009)

Kreston | 08 May 2010 09:50

Agora, Alejandro Amenábar‘ın yazdığı 370–415 yıllarında yaşamış olan filozof iskenderiyeli Rachel Weisz’in canlandırdığı Hypatia‘nın trajik öyküsünü anlatıyor.

Hypatia, hristiyanlığın İskenderiye’de yaygınlaşmaya başladığı dönemde o zamanların üniversitesi kabul edilen İskenderiye’deki Museion’da felsefe, matematik ve astronomi dersleri vermektedir. Hristiyanlık yaygınlaşıp güçlendikçe dönemin paganları bir bir hristiyanlığa geçer. Zaman ilerledikçe Hypatia’nın varlığı hristiyanları rahatsız eder ve onu ölüme mahkum ederler.
Buna rağmen Hypatia felsefesinden vazgeçmez ve düşüncelerini savunmaya devam eder.

Hypatia’nın hikayesiyle birlikte hristiyanların iskenderiye kütüphanesini yakması gibi önemli bir konu da işlenmektedir.

Başucumuzda neler vardı

mhbbslmn | 21 March 2009 12:24

İlime katkıları bakımından dünyada; Türk, Müslüman ve Doğu medeniyetine ait birçok şahsiyetin bulunmasına rağmen, batılı medeniyetler bu kişilerden istifade ederken biz sadece izlemekle yetindik. Yaşadığımız devirde birçok ilmî konuda katkılar sağlayan bu insanlar hakkında da birazcık bilgimiz olsun istedim. Çok detaylı olmasa da bu metni okuyan birkaç kişinin merak edip araştırması, az da olsa bilgi sahibi olması, bir kazançtır.

Ortaçağda, bir yanda dogmatik düzenle insanlık adına buhranlı bir devir geçiren Avrupa varken, bir yanda da; matematik, coğrafya, fizik, astroloji, geometri, kimya, maden ve daha birçok alanda çalışmalara imza atıp kendini geliştiren bir medeniyet vardı. Ne yazık ki zamanla bu yolda geri kaldı… Bilim dünyasına bir şeyler kazandırmış
Roma,
İskenderiye,
Atina vs. gibi merkezlerin yanı sıra Buhara,
Şam,
Semerkant,
Konya,
Bağdat ve
Bursa gibi ilim merkezlerinin payını unutmamalıyız…

Yakın olduğumuz medeniyetin insanlarını yine o kadar uzak olduğumuz garp (batı); bilip, öğretip uygulamakta. Yakınımızdaki birçok kaynağı kullanma konusunda neden bir Avrupalı kadar yetkin olamadık? Bugün Avrupa’daki en ünlü fakültelerde, üniversitelerde, ilim yuvalarında adını bile bilmediğimiz birçok bilimcinin eserleri, araştırmacılar tarafından kendi dillerine çevrilip okutulmaktayken biz çoğunun ismini bile bilmemekteyiz…

  • Mesela bir Ebu Kâmil Şuca; kimbilir bu metni okuyan kaç kişinin aklında ”bu kim ki ?” diye bir soru işareti belirmiştir. Evet bu kişi ”Avrupa’ya matematiği tanıtan insan” diye anılıyor ama kimler anıyor? (Ondan önce Avrupa’da matematik yokmuş diye anlaşılmasın, kazandırdıklarının önemi yüzünden böyle bir şey söylenmiş olabilir.) 2. derecenin üzerinde bilinmeyen denklemleri hassasiyetle çözen ilk kişilerdendir. Bazı terimler koymuştur, sistematik birçok eserinden yararlanılmıştır. Leonardo Fibonacci (orta çağın en yetenekli matematikçisi olduğu söyleniyor), Ebu Kâmil ve daha birçok Müslüman alim ve matematikçinin eserlerinden yararlanarak Avrupa’ya sistematik birçok bilgi aktarmıştır…

bu,unutulur mu?

nimbus | 30 May 2006 19:51

ATO başkanı Sinan Aygüntarafından kaleme alınmış bir yazı,paylaşmak istedim;
Birinci Dünya Savaşı’nda İngilizlere 150 bin askerimizesir düştü.Bu askerlerden bir kısmı da Mısır’ın İskenderiye şehri yakınlarında bulunan Seydibesir Usare Kampı’na hapsedildi.Kampın tam adı ” Seydibeşir Kuveysna Osmanlı Useray-i Harbiye Kampı” idi.Bu kampta 1918’de Filistin cephesinde esir düşen 16.Tümen’in 48. alayı’na bağlı Osmanlı askerleri tutuluyodu.12 haziran 1920’ye kadar iki yıllık boyunca her türlü işkence,eziyet,ağır hakaret ve aşağılamaya maruz kaldılar.
Bu insanlık dışı muamelenin nedeni ise Ermeniler idi…
Kamptaki türkçe bilen Ermeniler tercümanları yalan yanlış çevirileri ve kışkırtmaları nedeniyle,kampların İngiliz komutanları,azılı Türk düşmanları kesilmişlerdi