bildirgec.org

işadamı hakkında tüm yazılar

Bir Fikrin mi Var?

Chat Noir 1 | 02 December 2009 18:47

“Bir firkrin mi var” toplam 1.000.000 tl ödül veren bir yarışma .Amacı genç girişimcileri teşvik etmek.Çok iyi bir iş fikriniz olabilir ama yeterli sermayeye sahip olmayabilirsiniz.İşte size fırsat! Bu sene 3.sü düzenlenecek olan yarışmanın birincisi belki de siz olursunuz.Belki benim aklıma yeni fikirler gelir belki ben olurum. 🙂 Fikir sizden şirketi kurmak onlardan.23 Ocak 2010 son başvuru tarihi.Öncelikle güzel bir iş fikri bulmanız ardından internet sitesinden yarışma ile ilgili bir başvuru formu doldurmanız gerekli.Sonrasında da fikrinizi ateşli ateşli inanarak ve ikna edici bir biçimde sunmanız yeterli.İlginç fikirleriniz olduğuna eminim.Hepinize şimdiden başarılar diliyorum. Aklınıza gelen yeni iş fikirlerini sakın küçümsemeyin bence.Cesur olun.Kendinize güvenin.Bu yarışma ilk defa düzenlendiğinde birinci olan fikir deney farelerinin yurtdışından getirilmesi yerine Türkiye’de üretilmesiydi.Bunun için birkaç yıl önce kurulan şirket kara geçerek sermayesini katladı.Reklam tv fikride ondan sonraki sene birinci olan fikirdi.Bu yıl üçüncüsü düzenlenen yarışma yeni bincisini arıyor.

Yahudi işadamları

devrimyilmaz | 08 September 2008 17:23

ABD’nin yüksek tirajlı dergilerinden Vanity Fair, Dünyanın en zengin 100 kişisi arasında 51’inin Yahudi olduğunu yazdı. Listede googlenin ortağı Sergey Brin’de bulunuyor.

iŞADAMLARINA KABUS OLAN TELEFON

makaleci | 24 August 2007 13:34

Nokia‘nın “for business” sloganıyla ürettiği E 50 cep telefonu modeli, işadamlarının kabusu oldu. Selçuk Tanrısever, gelen aramalarda hoparlör otomatik olarak açıldığı için 500 bin YTL kaybederken eşiyle de boşanmanın eşiğine geldiğini söyledi. İzmirli bir işadamı da 2 milyon dolar kaybetti. Haberin detayı burada

Balina penisi

kopanisti | 31 January 2007 13:05

Balina. Dünya denizlerinde yaşayan en büyük memeli. Filmlere ve pekçok romana konu oldu yıllarca. Mobidik, Orca, Özgür Willy ve diğerleri. Avlandılar yıllarca acımasızca. Dişinden kuyruk ucuna kadar tüm bedenlerini acımasız ve düşüncesiz insanın kullanımına sundular. Ve onlar da tıpkı insanlar gibi ağladılar yavrularını yada ailelerini kaybedince.

Amerika. Yeni Dünya. Avrupa’dan pek çok insan yeni bir hayat kurmak için, yeni umutlarla gemilerle bu kıtaya gitti. Atlas Okyanus’undan geçerken hepsinin hayalleri vardı. ‘’Makarnacı’’ lakaplı Al Capone da bu gemilerden biriyle kafasındaki hayallerle genç yaşta yolla çıktı. O’nun hikayesi de onlarca kitaba ve filme konu oldu. Ama buradaki konumuz O’nunla değil balinalarla ilgili.
Rum asıllı bir ailenin 1906 yılında İzmir’de bir bebekleri dünyaya gelir. 17 yaşına kadar İzmir’de yetişir genç bir delikanlı olur, 1923 yılında Anadolu’nun işgalden kurtuluşu sonrasında, yangın yerine dönen İzmir’de, harabelerin içinden içkiler ve eşyalar toplamaya başlar bunları yabancılara satmakla para kazanmanın zevkini tadar. İlk işadamı olma tohumları burada atılır. Bir süre sonra ailesiyle birlikte İzmir’den ayrılır ve tek başına Cenova’ dan Arjantin’e giden bir umut gemisiyle açılır Atlas Okyanusu’na. O’nun da kafasında hayalleri vardır mutlaka, okyanus kokusunu alırken, balinaları seyrederken, güneşin batışını izlerken geleceği hakkında planlar kurar. Kısa süre sonra Arjantin pasaportuyla bir tütün şirketinde çalışmaya başlar, telefonlara bakar ama tatmin olmaz kazandığı paradan. Yavaş yavaş Türkiye’den tütün getirtmeye ve bunu büyük şirketlere pazarlamaya başlar. Genç yaşta çok paralar kazanır. Bildiğimiz asıl şöhretini 1930 yılında yakalar. Ekonomik kriz ile birlikte o ana kadar biriktirdiği paralarını nasıl değerlendireceğini düşünürken, okyanus geçişi sırasında gördükleri önemsiz şeyleri hatırlar ve bir anda ne yapacağına karar verir. İflas eden bir Kanada şirketinden fırsatçılığını da kullanarak çok ucuz fiyata 6 tane gemi satın alır. Artık o Armatör Onasis’ tir. Savaş zamanı silah ve eşya taşıma işini başarıyla sürdürür. Devletlerden büyük paralar kazanır. Arkadaşları artık devlet başkanlarıdır.

2.dünya savaşı sonrasında ise Yunan ortağı Costa ile birlikte bu gemilerle balina avcılığına başlar. Hatta daha da ileriye gider balinaların göç yollarını inceleyen bir bilim kuruluşundan sızdırılan bilgilerle sürülere saldırmaya başlar. Balinaların göç yollarına dalar. Kazandığı paralar az gelir, tutamaz kendini balinaların sevişme ve yavrulama alanlarına da girer, tam bir katliam başlatır. İşini ve kazandığı paraya öylesine tutkuyla bağlanır ki tüm sektöre hakim olmak ister. Bu amaçla 1952 yılında Olympic Challeger isimli bir fabrika gemisini denize indirir. Okyanusta avcı gemilerinin katlettiği balinaları denizde işleyen bu gemi aslında 2. Dünya Savaşı sırasında kullanılan bir tankerden, yüzen bir fabrikaya döndürülmüştür. Burada da forsunu kullanmıştır. Katlettiği balinalardan kendisi için parçalar ayırmayı da ihmal etmez. Bu parçaları ileride ünlü yatı Christina’ da kullanma fırsatı olacaktır. Uluslararası kuralları hiçe sayarak avlanmaya devam eden Onasis’in gemilerine 1954 yılında Peru hükümeti el koyar. Onasis’in bittiğini sananlar kısa süre sonra yanıldıklarını anlarlar. Gemilerini sigorta ettirmiş olan Onasis, zekasını burada da kullanmıştır. Bugün genciz yaşlılığımızı da düşünmemiz lazım çalışamaz olursak ne yaparız diye düşünmüş olacak ki tüm gemilerini iş durmasına karşı sigorta ettirmiştir. Balina avının herhangi bir sebeple durması halinde de bu kuralın işleyeceği garantisi vardır genel şartlarda. Sigorta şirketinden her bir gün için yüklü miktarda tazminat almaya başlar. Bu avlandığı günlerden bile daha fazla gelir getirir kendisine. Balinalar kurtulmuştur ama kasaları dolmaya ve tonlarca para kazanmaya devam eder. Sonuçta güme gidecek olan sigorta şirketinin imdadına İngiliz Hükümeti yetişir ve Peru makamlarıyla yapılan görüşmeler ile gemiler serbest bırakılır. Olympic Challenger bu olaylardan sonra da katliama devam eder. Bu kez de Norveç’te yayınlanan duyarlı bir gazete Onasis’in balina katili olduğu yönündeki haberlerini sıklaştırınca işin seyri değişir Norveç hükümeti gemilerin Hamburg limanında tahliye ettikleri 6300 ton balina yağının kaçak ve yasadışı olduğunu iddia ederek dava açar. Bu kez de tutuklanan gemilerden kurtulmanın yollarına arayan Onasis kıvrak işadamı zekasını yine kullanır ve tüm filoyu Japonlara satar.

Gemilerin adları değişir. Bu zenginlik ile şatafatlı yaşamına renk gelsin diye ünlü yatı Christina’yı denize indirir. Ve gemileri de hazır satmışken Avrupa Jet sosyetesinin merkezi Monte Carlo’ya gider. Yıllarca balinaları katlederek tonlarca para kazanan Armatör Onasis, bu kez de insanlardan para emmeye devam edecektir. Savunmasız ve masum balinalar kendi istekleri dışında av olmuştur, para kazandırmıştır O’na oysa insanlar kendi ayaklarıyla giderler Monte Carlo’da açtığı kumarhanelerde emilmeye. Paralarına para katmaya devam eder. Zenginleştikçe zenginleşir. Avrupa Jetsetini, hatta Amerika Başkanı Kennedy ve güzel eşi Jacklyn’i bile yatında konuk eder çok sıkı dost olurlar. Yıllardır katlettiği balinalardan topladığı dişleri ve penisleri Christina’nın iç döşenmesinde kullandığını konuklar biliyor mudur, ya da koltuklara oturan jetset neyin üstüne oturduğunun farkında mıdır bilemeyiz ama yatın barındaki sandalye ve koltukları balinaların penis derisiyle kaplatmış, ayak dayama yerlerinde balinaların dişlerini kullanmıştır. Bunları bilemeyen sosyete bayanları banyolarında kullandıkları hoş kokulu sabunların, parfümlerin süründükleri krem ve rujların, sperm balinasının kafasının içindeki kutu denilen bölmede depolanan ve çok değerli hoş kokulu olan kıvamlı ispermeçet yağından yapıldığını da bilmiyorlardır. Hatta ipeksi saçlarını taradıkları tarakların ve pahalı kıyafetlerindeki düğmelerin bile balina kemiğinden yapılmış olduklarına da kafa yormamışlardır muhtemelen. Ancak bir gerçek vardır, bu kozmetik ürünleri kullanmaları ve balina penisinde oturmaları Onasis sayesinde olmuştur.
Birgün bu ihtişamlı yaşam kabusa dönüşür. Hayat hep canım cennette değildir, acılar, kederler ve gözyaşı da vardır. Çok sevdiği oğlunu daha hayatının baharındayken bir uçak kazasında kaybeder. Yavrusundan yetişkinine kadar ayırt etmeden balinaları katleden, anne balinaların karınlarındaki yavrularını bile satan ünlü armatör evlat acısını yaşadıktan sonra yaptıkları kafasına dank etmişmidir onu da bilemeyiz ancak yavruları parçalanırken anne balinaların gözlerinden akan yaşların aynısı şimdi O’nun gözlerinden akmaktadır. Cenazede oğlunu toprağa verirken yanındaki arkadaşına şu sözleri söylediği duyulur. ‘’Dünyanın en yoksul, en acınacak en mutsuz ve hiçbir şeyi olmayan insanıyım ben şimdi.’’

100 zengin Türk

kopanisti | 27 December 2006 09:41

2006 yılı biterken, ülkemizde 15 milyon insan günde 1 dolara geçinmek durumunda.
İşçilerimizin 2007 de alacakları asgari ücret tespit edildi.
Ve Türkiyenin yüz akı en zengin 10 işadamı.
Kurdukları işlerlerinde binlerce vatandaşa iş veren en zengin 100 ünlü yüzün toplam serveti 84 milyar 875 bin dolar.
45.3 milyar dolarlık servet 14 ailenin kontrolü altında
Ve günde 1 dolara yaşamak zorunda olan 15 milyon kişi.
Ayda 403 YTL ile yaşayacak olan aileler.
Ne mutlu bir tablo. Çağ atlayan Türkiye, kişi başı milli gelir 5bin doların üstünde, işsizlik %9 un altında.
Ve buna rağmen bir onurlu insan.