bildirgec.org

ilahiyat hakkında tüm yazılar

65 yılda yazılan bir eser: Faust

nacak | 04 June 2009 10:53

Ünlü Alman oyun yazarı Johann Wolfgang Von Goethe 1749 yılında Frankfurt’ta doğdu. 1832 yılında ölüm döşeğinde son sözü ‘ışık, daha çok ışık‘ olmuştur. Goethe’nin en önemli eserleri Faust, Genç Werter’in Acıları ve Doğu Batı Divanı’dır.

Goethe hukuk eğitimi almış ve doktora aşamasına kadar bu eğitimini sürdürmüştür. Annesi kadar duygusal, babası kadar da akılcı birisidir. Resim ve tabiata karşı ilgi duymuş ve eğitimini tamamladıktan sonra kendisini edebiyata adamıştır.

Dünya klasikleri arasında önemli bir yer tutar Faust. Adeta Goethe’nin bütün eserlerinin sentezi gibidir. Goethe çok genç yaşta Faust’u yazmaya başlar ancak ömrünün sonlarına doğru eseri ancak tamamlar. Başladığında 18, bitirdiğinde ise 83 yaşındadır. Eser 2 bölümden oluşur. Sade ve anlaşılabilir tarzda olan ilk bölümde, Goethe’nin hayata verdiği önem göze çarpar. Daha karmaşık olan ikinci bölüm ise felsefe ağırlıklıdır.

“Hazlarım dünyadan fışkırıyor, güneş acılarımı aydınlatıyor” sözü, insandaki kader inancını yansıtıyor. İnsanoğlu ne kadar araştırırsa o kadar anlıyor bilgisizliğini, bilginin sonsuzluğunu. Hayatın kendisi hatalarla ve acılarla doludur. Ama insan yine de içinde bir yerlerde iyilik barındırır. Ulaşmak elinden gelmese de doğrunun ne olduğunu bilir. Faust’un ruhu da böyle karmakarışıktır işte. Bir yandan dünyaya dört elle sarılır, her şeyi elde etmek ister; bir yandan da hiçbir şeyden gerçek haz alamaz, gökyüzüne ulaşmak ister. İki ruhlu karmakarışık bir insandır Faust. Hayata değer kazandıran da Faust’un ruhundaki bu çatışmadır zaten.

İkinci Faust’ta romanın tonları değişir. Bu bölüm, meleklerin Faust’un ruhunu gökyüzüne çıkarmasıyla son bulur.

Faust’un teması Kuran-ı Kerim’de anlatılan şeytanla Allah arasında geçen diyalog üzerine kuruludur. Şeytanın insanoğlunu yoldan çıkaracağına dair ahdı…

Baş örtüsü teferruat mı?

suphi | 02 April 2007 17:54

Diyanet kolları kadın başkanı olan bayan, baş örtüsünün teferrruat olduğunu ve daha bir çok kendi yanlış fikirlerini islam dinine mâl etmiş.

Bu “hoşgörücü”, “diyalogcu”, “ılımlı din” mensubu olan jön, new ulemanın benzer görüşleri kendi piyasalarında oldukça rağbet gördü.

Bu ablamız da new abileri gibi önemli olanın öz olduğunu vurgulamış, sevgi dolu mesajlar vermeye çalışmış.Bu kimselerin gayri islami fikirleri halk nazarında kabul görmediği için bir “diyalog” meselesidir, hoşgörü meselesidir tutturdular gidiyorlar.
Bazen kendilerine has emin tavırlarıyla o kadar patavatsız oluyorlar ki; insan sinirlerine hakim olamıyor.
Başörtüsü teferruatmış.Sensin teferruat.Bu lafların sonu; ameli olan herşey teferruat aslında.Mesela namaz.Namazda aslolan kalbin temizlenmesi ve Allah rızasını kazanmak değil mi? neden namaz kılıyorsunuz o zaman.Kalbi temizlemenin; “iyi insan olmanın”, Allah rızasını kazanmanın yolu sırkapısı izlemek, öğretmenlere, madur amcalara teyzelere yardım etmek, yalan söylememek değil mi?
Değil mi bayan neden namaz kılıyoruz ki..O halde ne farkı var ötekinin berikinden. Sizin hocalarınız değil mi ehli kitabın amentüsüne inanan.Bir de utanmadan “bu ortam münafıklar üretiyor” diyorsunuz. Avamın sizi anlayamamasından dem vuruyorsunuz fakat halkın nazarında münafık olanda sizlersiniz.Sizlersiniz bu dine en büyük zararı veren.Lakin bunu hiç bir zaman anlayamacak ve kabul etmeyeceksiniz. Daha önce de rüyasında peygamber efendimizden izin alıp başını açan bir bayan tanıdım.İyi o halde herkes rüyadan danışsın fetvayı.”Alo fetva” hattı yerine “alo rüya” hattı.Diyecek kelime bulamıyorum.
Stv denen “islamcı kanal” yayınlarında çok kullanıyor bu “diyalog” kelimesini.Kasdi olarak yapıldığına inanıyorum.Halk bilgi sahibi olmasada kanaat sahibi.Sezdiler oynanan oyunları ve tepkilerini koydular.Bunların bu çabaları ise bu kelimeyi daha süslü hale getirmek.O kadar da kötü bişey olmadığını anlatmak.Haddi zatında masum olan bu gavurca kelimeyi tehlikeli hale getiren sizlersiniz.sizler “diyalog meyvesini verince buna kimse sahip çıkmasın” diyecek kadar basiretsiz ve ne yaptığını bilmeyen, daha doğrusu dini özünden öğrenmediğiniz için abilerinizin aslı astarı olmayan fetvaları ile vicdanınız arasında sıkışıp kalmışsınız.