kediler için zen
zen ya da chan diye anılan asya ve japonya kaynaklı öğretiler, batıya bir felsefi anlayış olarak kitaplarla tanıtıldı. daisetz. t. suzuki bu konuda ingilizcede yayınlanan ilk kitabı yazdı. kimi batılı felsefeciler de açıkça konuyla ilgili yazdılar ya da zen’i yazılarında açıkça işlemeden, bir düşünce ya da oluş tarzı olarak kendi felsefelerine yansıttılar. Heidegger , Sartre, Husserl gibi. şimdi uzun uzadıya konunun tarihine girmeyeceğim, bu konuda yığınla kitap var, onun yerine, çok şanlısınız, bu konuyla ilgili kendi özgün anlayışımı sizinle paylaşacağım.
okuduğum onca kitapta rastladığım bir kaç cümleden anladığım kadarıyla zen, sadece belirli bir bedel karşılığında üye olduğunuz özel bir mekanda, yaşam tarzınızda o güne kadar alışık olduğunuzun dışında özel bir biçimde (lotus ya da seiza) belirli bir süre oturmak değildir. zen, “gerçek kendiniz” diye adlandırılan, bir yerlerde gizlenmiş şeyi aramak da değildir. zen o an neyle uğraşıyorsanız sadece ona yoğunlaşmak, onu ciddiye almak, ve sadece o işle ilgili duyularınıza yönelmektir, bu da batılı yaşam tarzına genellikle pek uygun değil.