bildirgec.org

günce hakkında tüm yazılar

uzay mekiği nasıl çekilir

admin | 07 August 2008 14:32

denge.denge diyordu.bedenin denge yeteneğini kazanabilmesi için yapılabilecek en iyi spormuş.bak ne kadar da kenardan gidiyo.ya korkuyorum yavrum.yapma ya.sele,pedal..peki o yön veren parçanın adı..direksiyon olabilir mi.diildir ya:şimdi de bir dik açıyla denize doğru ilerliyo.fransa bisiklet turu.efsanevi bi yönü var.sıkı bi takipçisi falan diilimdir.hatta hiç takip etmem.ama medyada yer alış biçimi efsanevi bi olay olduğu izlenimi uyandırır.ben sevmem.neden sevmediğimi soruyosun.tabii, cevaplıyim.gerçi ne soru yaratmak,ne de oluşan sorulara cevap bulmaktır amacım.amacı sıfır noktasına indirmek.edip cansever şöyle derdi;ve gelsin ve geçsin bütün söylediklerim,gelsin ve geçsin..bir;sürat zevki tattıracak kadar hızlı diildir.hepimizin vardır daha hızlı araçlara binmişliğimiz.uzay mekiği en hızlısı mıdır araçların.diil galiba.onu farklı kılan başka bi özelliği..paralellik;diklik..bütün araçlar yeryüzü üzerinde bi yerden bi yere ulaşmak için yeryüzüne paralel hareket ediyolar.paralellikte yokmudur bir sünepelik,bir kılıbıklık,bir ana kuzusu durumu,bir bağımlılık..uzay mekiği yeryüzüne dik hareket eder.bu dikliğin argoda kullanıldığı şekliyle,erkekliği,erki,gücü temsil ettiği düşünülebilir pekala.sonra,ayrılırken asidir.hiç bir zayıflık emaresi göstermeden uzaklaşır..dönerken de kararlıdır.sapma göstermeksizin amacına doğru ilerler.dimdiktir..uzay mekiği tamam da,ya uzayda mekik..yine en büyük sorun ayaklarına oturucak birini bulmak olur kesin..iki;etrafı algılamaya yetecek kadar yavaş da diildir.tabii bunlar dışardan,bir gözlemcinin analiz çabalarıdır..bilmiyorum kardeşim.ayıp mı.çocukluğumuzda..evet öyleydi..hafifçe alnına inmiş saçlarını avucuyla geriye doğru yatırarak,ortaya çıkan yara izini gösteriyor.son hız bayır aşağı gidiyodum,diyo.birden yan yoldan bi araba çıktı.ben uçtum arabanın üzerinden.geçmişinde böyle,kanıtı bile bulunan,güçlü bi anı bulundurmaktan memnun..hayata dairlik böyle değerlidir işte.ne çok sene oldu.o kursta binlerce kitabi bilgi öğrendikte bugün aklımda kalan bu,arkadaşın bisiklet macerasıdır.ne kadar usta olduğunu göstermeye çalışıyo.bak üzerime geliyo.az önce denize düşme tehlikesiydi;şimdi birine çarpma tehlikesini kullanıyo,cesaret ve maharetini göstermek için.yav iyice yaklaştı..yana doğru..bi adım..gözlerimin içine bakıyo.sırıtarak.aha da çarpıştık..neyse kırdı.bir an önce uzaklaşalım burdan,bu çocuğun daha fazla oyuncağı olmadan.

bu sözcükler sihirli

aylakadamveben | 05 August 2008 22:05

ohh,bu iki pencere arası boşluklardan birini kaptığım iyi oldu.sırtını yaslayacağın yer o çıkık çerçevelere rastlayınca çok kötü oluyo.şu iskelenin yanını da iyi akıl etmişler.çok tercih edilmiyo gerçi.yine de vapur beklerken biraz takılabileceğin bi mekan olmuş.indir ayakları.yetmez ki,biraz da dizlerini toplaman lazım.onun için de sırtını,rahatça yerleştirdiğin o konumdan ayırıp,biraz daha yükseltmen gerek.kısaca,kıçını kaldırıcan yani.geç bakalım..suları yara yara ilerliyoruz.kızıldenizi ikiye ayıran musa..asasıyla..bir asaya ihtiyaç duyması..bak muhammed’e.ikiye ayırdığı ayı..parmağıyla.bambaşka bi renk oluşuyo orda.şu turkuaz dedikleri rengin çok daha uçuğu sanki.burdan göremezsin tabii,kıçta olman lazım.o köpükleri düşün.ytalnızca bir renk olmaktan çıkarıyor beyazı,coşkusu köpüklerin..biraz endişeliyim..hele şu pozisyonda.lanettayn.bu kelimeyi kullanırdı bizim eskiler.sağlam olmayan,öylesine gibi anlamlara geliyo.işte bu parmakarası terlikler de çok lanettayn..bi de kaldırıp parmaklıklara dayıyosun ayaklarını.her an ayaklarından kurtulup,boğazın serin sularıyla buluşabilirler.olmaz öyle şey,düşüncesini çürüten o görüntüye ne diyosun.15 yaşlarındaki çocuğun terliğinin teki,üzeri kopmuş olarak elindeydi.sol ayağı çıplak yürüyodu çocuk asfaltta..musa’yı beğenmiyoruz ama harry potter elindeki küçük çubuğu kullanmanın yanısıra,bi de o sihirli kelimeleri söylemek zorunda kalıyodu.leviosa’yı hatırlıyorum sadece.iki kelimeden oluşuyodu aslında:bilmemne leviosa..yeni yapılanların ilkini indirmişler suya.vapurun bu kenarlarında oturmayı zevkli hale getiren etkenlerden biri de odur;ayaklarını kaldırıp demir parmaklıklara yaslarsın.yeni vapurlarda bu alan daha genişmiş.bu asi oturuşu terkedip,hanım hanımcık oturmak zorunda kalıcaz.açıl susam açıl..işte..sadece sözcüklerden kaynaklanan sihir.ali baba da kırk haramiler de inanmıştı sözüklerin gücüne..gerçi şimdi sözcüklere bile gerek kalmıyo.sen hiçbişey yapmıyosun,o seni hissedip açılıyo.ne sensör ne ben söyliyim.ali baba,bu teknoloji seni küçük düşürmek için mi gelişiyo..iskeleye yanaştık..güzin miydi o..yüzünü görmeyince çıkaramadım.otobüste de merveyle karşılşmıştım.boyacıköylüler şehirde..nerden mi aklıma geldi bu sihirli kelimeler falan.akşam filmi izleyip yatınca aklıma dilime gelen kelimelerden.beterböcek.iki beceriksiz hayalet,kendilerine yardım etsin için azılıkötülükçü bir hayaleti çağırırlar.onun hapsolduğu maket kasabadan kurtulabilmesi için ismini üç kez tekrar söylemeleri gerekmektedir:beatlejuice,beatlejuice,beatlejuice…

nicole kidmanın tatlı idrarı

aylakadamveben | 04 August 2008 07:08

aşiyanı geçip bebeğe yaklaşırken geliyo aklıma.hep sonradan gelir aklım başıma.ahmet kaya.ne güzel şarkıdır.dinledin mi.türkçenin yüreğe bu kadar dokunan başka sesi olmamıştır.yine unuttum bakmayı diye vahlanıyorum.gerçi tam önüne bi ağaç dikmişler.büyür günden güne.kapatacak önünü.göremiycek veli denizi.bi gece elimde bi testere.taş yumuşuycak.martısı kanatlanacak velinin.süzülecektir boğaz üzerinde..istanbulun daha orta yeri var mı.adam duvara dönmüş.yuh diyorum.sen de de.şeker ahmet paşanın resimlerinden bahseder,bi kaç da şairden..ben seviyorum,siz de sevin der.ben de seinfeld i çok severim.sen de sev…radyoda bi kadın.galiba fiona apple.hold me tight,not to tight diyo.bana sıkıca sarıl,ama çok sıkı değil,gibi bi şey galiba.köpeğin ılk uzmanı olduğunu söyleyen şairi düşünüyorum.ılığı yakalayabilmek..biraz edepsiz bi hikayeden bahsedicem sana .askerdeyiz.gazino denen yerde.yanımda bi arkadaş var.nasıl olmuşsa tvye nicole kidman çıkmış.-kral tv ve benzeri kanallar dışında hiç bi şey seyredilmezdi-.yanımdaki arkadaş aaaa diyerek ağzını yukarı doğru açmadan önce şunları söyledi.ne karı be,ağzıma işesin bu karı benim.bi erkeğe bunları söyletebilmiş olmasına saygı duymuştum.o günden sonra nicole kidman benim için en önemli kadın figürlernden biri olmuştur…biraz belden aşağı edebiyata girince daha fazla gülüyo be insan…

Dijital Çağda Online Günlükler

iamdezzy | 07 June 2008 23:57

Artık her şeyin dijital ortama geçmeye başladığı günümüzde, günlükler de bu değişime ayak uyduruyor. Birçok örneği bulunmasına rağmen, kullanıcı arayüzüyle kendini ön plana çıkarmayı başaran penzudan bahsetmek istiyorum. Penzu, bir web 2.0 uygulaması mı değil mi karar veremedim. Ancak duruşu itibariyle bir web 2.0 uygulamasını andırdığına şüphe yok.

Penzu ile günlüklerinizi internet ortamında, yalnızca sizin görebileceğiniz şekilde yazabilir, resimlerle de daha kullanışlı hale getirebilirsiniz. İstediğiniz anda kendi mailinize yazdıklarınızı yollayabilirsiniz, ya da günlüklerinizi bir arkadaşınızla paylaşabilirsiniz. Aynı zamanda, siteye üye olduktan sonra yazıyorsunuz, ve günlüklemeyi otomatik yapıyor (Farklı bir şey beklemiyoduk zaten(!)).

penzu.com görünümü
penzu.com görünümü

Doğruluğundan emin olamasam da şurada günlük tutmanın insanı daha sağlıklı ve zeki kıldığı, daha uzun yaşamada artı etkisi olduğu ve geriye dönüp bakmak için (son maddeden eminim) kullanışlı bir araç olduğundan bahsedilmiş. Sitenin size sağladıklarına buradan bakabilir, buradan da ücretsiz üye olabilirsiniz.
Benzer bir uygulama olan Livejournal‘a bakmakta da fayda var.

kendi kendine yazışmalar

taninmayan-68170 | 27 August 2007 23:07

kendi kendine yazışma hastalığı !

son zamanlarda paranormal konular hakkında bildirgeçte çok fazla konu geçti
biraz olayın psikoji yönüne değilmesini istediğim için aklıma gelen bir konu hakkında
bir şeyler yazayım dedim

bundan bir süre önce adını hatırlamadığım ve adres defterine eklemediğim bir siteyi
sizlere anlatmak istiyorum . aslında böyle bir siteyi yapsa yapsa delinin biri yapar denilecek cinste bir blog site ama yazıları okudukça olayı ve
o insani daha iyi kavrayınca aslında belkide hepimizde aslında gizliden gizliye bir sorun olduğunu düşünmeniz an meselesi

Her yolun sonu bir simitçi ve bir heykele çıkan şehir

semazem | 03 July 2007 12:18

Yıllar önce, Ankara’da yaşamaya başlamadan önce, bir şekilde 1 aylığına Ankara’da kalmam gerekmişti. Bilmediğim bir şehirde kaldığım zaman hep yaptığım şeyi, o zaman da yaptım : Kaldığım yeri merkez olarak alarak, yürüyerek, bulabildiğim tüm sokaklara girip çıktım.

Süre uzun ve mekan da Ankara olunca bu “kaldığım yeri merkez alma” durumu giderek genişledi, edinilen bir Ankara haritasıyla, gece geç ve sakin saatlerde arabayla bile bir sürü yeri dolandım. Gündüz muhabbetlerinden adını duyduğum yerleri keşfettim, Sakarya’da “selam ağabey, aynısından mı ? ” diye müdavim kabul edildiğim bir barım bile oldu hatta 🙂

blogger ( blogspot ) sorunu ! :(

| 26 May 2007 08:38

olay kişisel blog sitemi düzenlerken oluştu .aslında oluştu diyorum fakat bu sorun google de aratınca insan fark ediyor ki çok uzun bir süredir var olan mevcut bir sorun, ama hala bu konuda bir gelişme yok !insanın aklına “Google uyuyor mu !? ” deme geliyor 🙁

konu ne mi ?

benim kendi kişisel blog sitemde !kullanıcıların ulaşabileceği bir arşiv kısmı yokçünkü blog sitem o kadar geniş ve bir noktadabirbiriyle alakasız gibi görünen konular içermektekiyani siteyi ziyaret eden bir kişi bu” ne ya kel alaka olmuş gibisinden bir şeyler yazmasın diye blog arşivini kapattım !zaten gelenlerin hepsi ya google üzerinde geliyoryada googleden yani başka yolu yok gibi 🙂