İlerliyordu gövdesi başına emanet bir beden… Akşam ahıra, sabah çayıra Mevla’m kayıra hesabını tuttuğu zaman diliminde… Kader çizgisine yazılanlar uğradığı adreslerde taş taş üstüne bırakmamıştı oysa… Tökezliyordu her şehir girişinde yangın yerine dönen kalbi… Ayakları birbirine dolanıyordu bilmediği yaşamlarda… Bir kalp sıkışmasıydı hissettiği ilk anda… Soluklandı bir nefeslik canı kalmıştı oysa… Ağırlaşan sağ kolunu uzattı, parmak uçlarıyla yokladı kalp atışlarını… Dokunduğu göğüs kafesine sığmayan kalbiydi,
duyumsadıysa aksak ritimleri…