bildirgec.org

firkete hakkında tüm yazılar

firkete ( tasarım harikaları 3 )

mansonilized | 06 March 2008 16:09

Firkete çok sesli bir kelime. Bu yazıyı yazmak için araştırma yapmadan önce benim için firkete saç tokası olarak kullanılan basit siyah tel tokaydı. Ancak çengelli iğne hakkında yazı yazmaya başlayınca firketenin bir çok insan tarafından çengelli iğne anlamında kullanıldığını öğrendim. Tasarım harikaları serimizin bu ayağında firketeden bahsedeceğiz.

Çengelli iğnenin tarihçesi kayıtlara göre 1842lerde başlasa da milattan önce bile kullanıldığı varsayılıyor. 1842 yılında Thomas Woodward çengelli iğnenin patentini aldı. Ancak tasarladığı nesne çok güvenli değildi. Tutulmadı. 1840lı yıllarda ise Walter Hunt adlı boğazına kadar borca batmış birisi borcu olan kişilerle iddiaya girerek sadece tel kullanarak işe yarar bir alet kullanabileceğini savundu. Eğer iddiayı kazanırsa borçları silinecekti. 3 saat çabaladı ve sonunda bugünkü çengelli iğneyi yaptı. Tüm borçları silindi. Ancak zengin olamadı ve patent hakkını borçlandığı dostlarına bıraktı. 1849 yılında.

Kreş Maceram- Andelina

| 08 August 2007 10:27

Andelina, ilk gördüğümde pek dikkatimi çekmese de, sonradan bayıldığım 3,5-4 yaşında bir kız çocuğuydu. Onda en çok beğendiğim şey ise saçlarıydı. Koyu kahve, pasparlak, üstleri düz uçlari kıvır kıvırdı… Sessiz sakindi. Aynı zamanda hemen hemen bütün kız çocuklarında olan müthiş bir cilvesi vardı. Bayılıyordum. “Seni öpebilir miyim?” dedim şirin şirin gülümseyerek başını salladı. Çok tatlıydı bu kız. Ve de çok çok güzel. Masmavi gözleri ve saçları şimdiden çok güzel gösteriyordu onu.

Masada kart oyunu oynuyorduk beraber. Vena saçı başı birbirine girmiş bir halde yanıma geldi. Herhalde kavga edip kendini hırpalattı diye düşündüm. Andelina ile Vena çok ufaktılar o yüzden hep eziliyorlardı. Tokasını elime tutuşturuverdi Vena. “Saçlarımı toplar mısın? Ben yapamıyorum” dedi. Olur, dedim. Saçlarının ön tarafındaki firketeleri çıkarıp masanın üzerine koyup ayıcıklı saç lastiğiyle saçını toplamaya başladım. Firketeleri takamadan tuvaletim geldi diye kaçtı elimden. Firketeler hala masanın üzerindeydi. O sırada oyundan kopmuş, gözlerim bir tarafa doğru bakıyordu. Sonra tekrar masaya çevirdim gözlerimi. Andelina eline firketeyi almış cebine sokmaya çalışmaktaydı. Şaşırdım. Sesimi çıkaramadım. Daha doğrusu ilk başta kavrayamadım. Baktığımı görünce hemen gözlerini kaçırdı benden. Çok şaşırmıştım. Daha önce de birisinin çantasından düşen sakızı alıp cebine atmaya çalıştığında sakızın sahibi velet görmüştü. O benim sakızım diye bağırmıştı. O zaman önemsememiştim. Ama ikinci kez birinin eşyasını alıp gizlice cebine sokmaya çalıştığında içime kurt düştü. Hani hırsızlık hastalığı filan derler ya hep. Acaba öyle birşeyi mi vardı diye düşündüm durdum. Sonra haksızlık mı ediyorum, yok öyle birşey, belki arkadaşına şaka yapmak istiyordur, hani hepimiz yaparız ya böyle şakalar, arkadaşlarımızın önemli şeylerini filan saklardık diye düşünmeye zorladım kendimi. Ama baktığımı görünce gözlerini kaçırması suçlu konumuna düşürüyordu kendini.