bildirgec.org

fanatizm hakkında tüm yazılar

Aidiyet

haritametoddefterikasalKSL | 20 May 2009 13:13

Bizler niçin ait olma güdüsü ile davranir,yaşariz.ve neden kendimizden daha büyük ,daha güçlü ve daha güzel olanla yan yana durmak isteriz?

Nedir bu mensup olma eğiliminin altındaki şey?Niçin bir takım tutma gereksinimi duyariz,yada niçin bir milliyete,dine,ülkeye.Daha güçlü olani gördüğümüzde ,veya arayıp bulunca neden sığınır o doğrultuda bütün tanımlari sorgular ve şekillendiririz kendimizi.Bu öğrenilmiş bir davranişmi yoksa içsel bir davranişmi?
Elle tutulur bir faydasi olmadiği halde neden ısrarla bir yerin bir şeylerin parçasi olma isteği?
Kendimizden korkuyor olabilirmiyiz?Umud ederek daha mı az yıpraniriz.
Kendisini doğasini,cevresini ve olgulari sorgulayan hemen herkesin sorabileceği türden sualler bunlar.
Bütün bu sorularin nedeni olan ait olma duygusu,milyonlarca yildir var olan insanin diğer insanlarla ve doğaya karşi yaşamini sürdüren insanin varolma ve türünün devamini sağlama dürtüsünün bir ürünü .
Topluluklar dahilinde yaşayan tüm varlıklar gibi insanoğlunun da bir başina varlığının devamını sağlamasi ve gelişimini sağlamasi söz konusu olmazdi diye düşünüyorum.
Doğuştan edinilmiş bir davraniş olan ait olma isteği.Sağlıklı bir biçimde giderilmezse,sağlıksız yollara başvuruyoruz.Bahsi geçen sağlıksızlık cocukken baslıyor.Özgün karakterimizi,yansitamadiğimiz birey olarak kabul edilmediğimizde bu duygu tatmin edilemiyor.Farklı mecralarda bu arayış sürüyor.

inşallah yeniliriz !

| 20 June 2008 14:23

Gece yarısı silah sesleriyle uyanmak nasıl bir histir?
Peki durup dururken bir tabanca mermisine hedef olmak?…

Ben de demiştim “İnşallah yeniliriz!” diye.
Akıllı bir arkadaşım da ağzımın payını verdi.
“İşte, senin gibiler yüzünden Türkiye ilerleyemiyor!”
Neymiş, şampiyon olursak bir sonraki kupa için herkes Türkiye’ye gelecekmiş.
Turist gelecekmiş, döviz gelecekmiş.

Futbol terörü bitmek bilmiyor.
İçerdeki ve dışarıdaki ulusal güvenliğe tehdit oluşturan güçler yetmiyormuş gibi
bir de futbol terörüne sahibiz.
Sayısız holiganın stadyumlardaki çılgın ve dengesiz hallerini kanıksadık artık.
Her galibiyet sonrasında -bırakın holiganları- , en akıllı futbolseverlerin bile
-coşkuyla- sıktığı mermilerden birileri nasibini alıyor.

BİR TRABZON MASALI…

koza 68 | 28 November 2006 13:30

Fenerbahçe teknik direktörü, maç esnasında sağına soluna düşen her cismi inceledi…Sonra eliyle koluyla bir takım işaretler yaptı…
“futboldan en iyi anlayan” Trabzon tribünlerinden Zico’nun kafasına çakmak, pil, para ve televizyondan baktığınız zaman “tanımlanamayan” cisimler yağdı…
Öyle anlaşılıyor ki , “ futboldan en iyi anlayan” Trabzon taraftarı, sahadaki oyunu beğenmemişti ve tıpkı bir tiyatro oyununu ya da showu beğenmeyen seyirci gibi , sahadaki baş aktörün üzerine çürük yumurta attı… Ne var bunda?…
İyimser yanım böyle düşünmek istiyor…
Ama nereye kadar…
Maç sonu görüntüler ekranlardaydı… Stad harabeye döndü…
Trabzonlular, Fenerbahçe’yi sevmiyor… Olabilir !…
Orada oynanan farklı maçlara bakıyorum…Yaşananlar aşağı yukarı aynı…
Trabzonlular kimseyi sevmiyor…Eski toleransları yok…Hoşgörü ve sağduyunun yerinde yeller esiyor…
Burada “Derinliğine bir toplumsal şiddet tartışması” başlatacak değilim. Ancak, şiddeti, kulüpler tarafından beslenen “bir avuç insana” bağlayan düşünceye de katılmam mümkün değil…
Elbette ki bu görüşün de irdelenmesi,değerlendirilmesi gerekir, doğruluk payı da vardır,ama maç içinde ve sonunda bir stadın altı üstüne getiriliyorsa , böylesine bir eylem , bir avuç insanın eseri olabilir mi?…
Sahada futbol oynayanların seyirciyi “tahrik” eden bir hareketleri yok, misafir takımın kenar yönetiminden tahrik edici bir hareket bir jest yok…
O halde Karadeniz’de neler oluyor?…
Belki de Trabzon kentinde kültürel bir değişim yaşanıyor…Öyle ya , dağılan Sovyet Birliğinden akın akın gelen , genç “Nataşalar” Trabzon’lu gençlerin “kültürel” yapılarına önemli katkılar yapmış olabilirler. Bu ülkeden gelen bayanların kendi ülkelerinde “yüksek sanatlarla” ilgilendikleri ve böyle bir kültürün temsilcileri olduğu gerçeğinden yola çıkarak,kendi estetik zevklerini, Trabzon’lu gençlere aktardıklarını düşünüyorum!…Dolayısıyla “Futbol oyunu” Trabzonlulara eskisi kadar doyurucu gelmiyor da olabilir!!!…

fanatizmin Türkiye versiyonu:)

nimbus | 19 April 2006 12:16

emin misin Vestel? başlıklı yazısıyla Mehmet Kamış Türkiye’de futbol fanatizminin boyutunu ortaya koymuş.

Uçak lastiği üretmek için Kırşehir’de kurulan Petlas, Kombassan’a satılınca araba ve traktör lastiği de üretmeye başlamıştı.

Orta Anadolu’ya önemli bir hareketlilik getiren bu sanayi kuruluşu, bulunduğu şehirdeki sosyal faaliyetlere de katkıda bulunmak istiyordu. Bu amaçla, dönemin genel müdürü Adnan Şahin öncülüğünde Gölhisar mahalle takımını satın alıp ismini Kırşehirspor olarak değiştirdiler. Kendi isimlerini de kulübün başına eklediler, yani Petlas Kırşehirspor oldu. O yıl, amatör kümeden Üçüncü Lig’e yükseldiler, ardından İkinci Lig’e çıkmayı da kıl payı kaçırdılar. Deyim yerindeyse rüzgâr gibi bir takım kurmuşlardı, önlerine geleni yeniyorlardı.