bildirgec.org

evi hakkında tüm yazılar

Öğrencilerin nesli tükenmesin

rasgon | 28 May 2009 12:22

İnsanın belkide en güzel çağıdır öğrencilik yılları. Hele de üniversite. Özgürlük duygusunu bir türlü bastıramaz insan. Anne babadan uzakta her şey güllük gülistanlıktır onun için. Ama onunda bir zorluluğu vardır. Eve çıkan öğrencieler rahat duramazlar, elbet bir şeylerden saçma sapan, kimsenin aklına gelmeyen, patenti direk olarak öğrenciye ait buluşlar yaparlar. Bu bazen bir ütü, bazen çaydanlık, buzdolabı yada kanepe gibi her şey olabilir. Alkol ve sigara yada evde yaşama zorluğu gibi nedenler ( örnek teşkil etmesin ) her zaman öğrenciyi yaratıcılığa teşvik eden nedenlerdir. Öğrenci sınır tanımaz, öğrenci yaratıcıdır. Fakat bu yaratıcılığı nedense okul yaşamından sonra sona ermektedir. Bunun nedenleri arasında; takım oyununun sona ermesi, emir veren bir şahsın yada gurubun bünyesi altına girme, eski arkadaşlarla iletişim bozukluğu yada tamamen yok olması yada eve dönüş maruzatı sebebiyle anne baba kurallarına alışamama…

Öğrenci zeki, çevik, kurnaz ama bi o kadarda ahlaksız ve tembel olabilir, Kendini bile bile vize, final yada büt haftası gibi zamanlarda bunalıma sokan, depresyona giren bu şahıslar, diğer boş zamanlarında ders çalışmak yerine; siyasi, futbol yada kurtlar vadisi sohbetleri, halı saha maçları, batak yada okey (genelde 101 denen oyun tercih edilir) oynamaları, aylak aylak gezmeleri, sabahlara kadar cepteki son parayla içmeleri ve hocalarla bizzat 1. derece yakınan ailevi ilişkilere girme çabalarıyla ( Bilmem şu hocanın ben… )meşhurdurlar. Türkiyenin reddedilemeyen tek kurnaz varlıklarıdır kendileri. Bu zeka sonucuda işte böyle şeyler ortaya çıkmakadır…

Öğrenci eylem yapar ama onuda kendince yorumlar
Öğrenci eylem yapar ama onuda kendince yorumlar

tüp hep biter ama bir çaresi vardır
tüp hep biter ama bir çaresi vardır

olmazsa olmaz
olmazsa olmaz

e bu kadarda olmaz
e bu kadarda olmaz

Redogre’den Bekar Evi Yemekleri 7: Beş Gün

| 19 May 2007 20:35

1.Gün

Önceki akşam arayıp İstanbul’u gezdirme sözün hala geçerli mi diye sorduğunda gerçekten şaşırdım. Her halde 2-3 hafta olmuştu, sarhoşken öylesine söylemiştim. Her ne kadar güzel bir kız olsa da ilgimi çekti desem yalan olur. Umarım bir haftasonu gezisinden başka bir şey beklemiyordur diyerek buluştum. Kahvaltı için deniz kıyısında bir yere gittik, birer kahvaltı tabağı ve ortaya menemen söyledik.

Menemen:

Gerekli malzemeler

Yumurta
domates
biber
yağ

Herkes menemen yapmayı becerebilir diye düşünülür ama sonuçta genelde önünüze domatesli omlet gelir. Menemen domatesli yumurtadan farklı bir şeydir.Önceden kızdırdığımız yağda biberleri hafifçe kavururuz. Biberler hafifçe renk değiştirmeye başlayınca tavanın altını kısıp, tavaya domates rendelemeye başlarız. Domatesleri önceden rendelerseniz, elinizde çok homojen bir karışım olur. Bizim istediğimiz farklı oranlarda pişmiş bir domates püresi. Hiç acele etmeden elimizdeki domatesleri rendeleyip, hafifçe fıkırdamaya başlayınca yumurtaları kırmaya başlayabiliriz. Önemli nokta şu; eğer önceden kırılıp çırpılmış yumurtaları eklerseniz elinizde menemen değil, domatesli yumurta olur. Bir çok yerde de önünüze gelen de budur zaten. Yumurtaları kırdıktan sonra, yumurtaların beyazı saydamlığını yitirmeye başlayıncaya kadar dokunmuyoruz. Yumurta akları beyazlaşmaya başlayınca yumurta sarılarını tahta bir kaşıkla patlatıp yavaşça domates ile karıştırıyoruz. Hızlı değil, menemen az pişmiş yumurta akı, çok pişmiş yumurta akı, sarısı ile karışmış yumurta akından kısımlara aynı anda sahip
olmalı. Hafifçe sulu haldeyken ocağın altını kapatıp tavayla beraber servis ediyoruz ki, biz sıvı kısmına ekmeğimizi bandıkça, menemen yavaş yavaş katılaşsın, banma hevesimiz bittiğinde çatallayabileceğimiz kıvama gelsin.