bildirgec.org

emily mortimer hakkında tüm yazılar

Lars and the Real Girl

exorientelux | 08 February 2010 13:48

Lars and the Real Girl‘ü izlerken ilk başlarda biraz sıkılıp izleyip izlememe arasında kararsız kalmıştım. Sonra birden konu öyle bir hâl aldı ki filmin sonunu getirmeden hayatta uyuyamam dedim, iyi ki de demişim.

Lars Lindstrom, oldukça çekingen, insanlarla ilişki kurmakta zorlanan biridir. Abisi ve yengesi Lars’ın bu durumuna üzülmekte, onu insanların arasına karışması için cesaretlendirmeye çalışmakta fakat pek başarılı olamamaktadırlar. Birgün Lars’ın onları kız arkadaşıyla tanıştırmak istemesiyle önce çok sevinir sonrasında da şok olurlar. Çünkü Lars’ın internette tanıştığını ve adının Bianca olduğunu söylediği kız arkadaşı, porno sitesinden sipariş edilmiş cansız bir mankendir. Ve Lars, onun canlı bir kadın olduğuna ciddi ciddi inanmakta ve öyle davranmaktadır. Geçirdikleri şoku henüz atlatamadan Lars’ı hemen doktora götüren abi Gus ve yenge Karen, doktorun sözleriyle bir kere daha ne yapacaklarını şaşırırlar zira doktor Lars’ın hastalığının ciddi olduğunu, terapi süresince Bianca’ya gerçek bir kadınmış gibi davranmaları gerektiğini söyler. Aile içinde belki tolere edilebilecek böyle bir durumu çevrelerine açıklamak ve onların iş birliğini sağlamak da böylece Gus ve Karen’a düşer elbette. Acaba kasaba halkı Lars’ın bu durumuna nasıl bir tepki verecektir?

The Pink Panther (2006)

queennothing | 23 October 2009 15:22

Kanadalı yönetmen Shawn Levy‘nin yönetmenliğini üstlendiği “The Pink Panther“, 1963 çıkışlı orjinalinin yeniden çevrimi olarak 2006 senesinde vizyona girdi. Peter Sellers‘in efsaneleştirdiği yapım, ‘En İyi Müzik’ dalında Oscaar adayı olmuştu.
2006 çıkışlı yapımda ise Steve Martin ve Jean Reno başrolde yer alıyor. Ayrıca filmde Kevin Kline, Beyoncé Knowles, Emily Mortimer, Jason Statham, Roger Rees, William Abadie, Kristin Chenoweth ve Clive Owen gibi isimler de yer almakta.

Fransa Milli Futbol Takımı’nın antrenörü Yves Gluant, enteresan bir şekilde öldürülür. Herkesin ortasında gerçekleşen bu cinayeti işleyen kişi ise kelimenin tam anlamıyla muammadır.
Suçluyu bulmak için görevlendirilen polis memuru Clouseau ise dünyanın en beceriksiz ve sakar insanıdır. Gluant cinayetini soruşturmaya başlayan Clouseau, yardımcısı Ponton ile ilk olarak Yves’in kızarkadaşı Xania’ya gider. Xania’nın çekiciliğine kapılan Clouseau, genç kadını sorgulamadan suçsuz olduğuna karar verir ve soruşturmasına Yves’in düşmanlarıyla devam eder.

Match Point (2005)

queennothing | 14 June 2009 15:04

Sinema dehası Woody Allen‘dan 2005 yapımı bir film; “Match Point“. Daha önce birçok filmde rol alan, son zamanlarda, özellikle The Tudors” dizisiyle tanıdığımız İrlandalı aktör Jonathan Rhys Meyers ve başarılı aktris Scarlett Johansson‘un başrollerini paylaştığı yapım, yine bir Allen klasiği olarak, ‘kadın – erkek ilişkileri’ni irdeliyor.
Chris Wilton, usta bir tenis oyuncusudur. Bu profesyonelliğini, özel ders vererek kullanan Chris, mütevazı bir ev kiralamış, kendi halinde yaşamaktadır.
Özel ders öğrencilerinden Tom Hewett ile yakın arkadaş olan genç adam, Tom’un kızkardeşi Chloe ile tanışır.
Chloe, Chris’ten hoşlanır ve onunla görüşmek ister. Chris, Chloe kadar hisli değilse de, genç kadına karşı ilgisiz kalmaz ve ikili, bir süre vakit geçirdikten sonra, ilişkiye başlar.

Öte yandan, Tom’un nişanlısı Nola ile tanışan Chris, Nola’nın çekici güzelliğine karşı kayıtsız kalamaz ve ikili arasında tuhaf diyaloglar gelişir.
Chloe ile nişanlanma kararı alan Chris, Hewett Ailesi’nin yanına taşınır.

The kid

turictanyel1 | 24 April 2009 14:19

The kid çok eski bir film olmasına karşın yeniden izlenilebilir nitelik taşıyan filmler arasında yer almıştır benim için. Russ’ın çocukluğuyla yüzleşmesini, başlarda onu kabul etmeyişini, kendisiyle hesaplaşmalarını, pişmanlıklarını konu alır ve özünde arzu ettiklerini fark etmesini sağlar. Hayatını sürekli yetişkin olarak yaşayan, sorumluluk sahibi, zengin, mükemmelliyetçi bir insanın içindeki çocuğu farketmesiyle hayatına renk gelmesini anlatır aynı zamanda. Çocukluğunda hep hayal ettiği gibi bir hayatı olmadığını fark eder. Eskiden hayalini kurduğu bir köpeğinin bile olmadığını fark eder. Gerçekten yaşamadığını görür. Tüm bu farkındalılar onun kendini gerçekleştirmesini sağlar. Kendini gerçek anlamda tanımaya başlar, eski hayallerine geri döner. Yaşadığı eski eve gider, yaşadığı kötü anıları hatırlar, annesinin ölümünü, arkadaşlarının onu dövmesini, rencide edilişini hatırlar. Onu bu hale getiren tüm bu olaylara geri döner, ve tüm olanları değiştirmek için bir şansı olur. Her şey daha mutlu daha özgür bir adam olabilmek içindir. İnsana yaşama sevincini aşılayabilen, suratlarda tebessüm bırakabilen bir film bu.
Başrollerde Bruce Willis(Russ Duritz), Emily Mortimer(Amy), Spencer Breslin (little Russ) oynar, yönetmen Jon Turteltaub‘ dır yapım yılı ise 2000.