bildirgec.org

crime hakkında tüm yazılar

Au hasard Balthazar (1966)

queennothing | 24 November 2010 14:08

1999 senesinde, 98 yaşında hayatını kaybeden Fransız yönetmen Robert Bresson‘u Pickpocket, Mouchette ve A Man Escaped gibi yapımlarla tanıyoruz. Bresson’un hem yönetmenliğini, hem senaristliğini yaptığı sinema filmi “Au hasard Balthazar” (Rastgele Balthazar), 1966 senesinde vizyona girdi. Yönetmenin ‘insan olmak’ kavramıyla bağdaştırdığı Balthazar adlı eşeği ve çocukluktan olgunluğa insanları işleyen yapım, Fransa ve İsveç’te çekildi. Filmde Alman aktris Anne Wiazemsky, Walter Green, François Lafarge ve Jean-Claude Guilbert gibi isimler yer alıyor.

Vaftiz töreniyle aileye giren eşek Balthazar, küçük Marie’ye hediye edilmiştir. İnce ve nariin bir kız olan Marie, Balthazar’ın ilk sahibi ve aynı zamanda eşeğe en iyi davranan kişidir de. Bir takım olaylar sonucunda Marie’den ayrılıp, genç bir adamın boyunduruğu altına giren Balthazar, insanlığını kaybetmek üzere olan ve bunun farkında olmayan insanları seyrederken, kendi hayatına hükmedememenin çilesiyle elden ele geçer.

I Confess (1953)

queennothing | 11 November 2010 10:26

Korkunçların bile korkulu rüyası, sinemanın tonton İngiliz’i Alfred Hitchcock‘un yönetmenliğini yaptığı “I Confess” (İtiraf Ediyorum), 1953 senesinde vizyona girdi. 45 yaşında (atardamar tıkanıklığı) hayatını kaybeden Amerikan aktör Montgomery Clift, Oscar Ödüllü Amerikan aktris Anne Baxter, 2009 senesinde hayatını kaybeden Amerikan aktör Karl Malden ve O.E. Hasse‘nin rol aldığı film için yönetmen, Paul Newman ve Anita Björk ile de görüşmüş, ancak yapım şirketi bu isimleri kabul etmemişti. Filmin 1995, Fransız uyarlaması için bakınız; “Le confessionnal“.

Kanada’nın en büyük eyaleti olan Quebec’te bir avukat öldürülmüştür. Katili bulmaya çalışan polis, Ruth Granfort adlı kadın ve Katolik Kilisesi’nin rahibi olan Michael Logan’ı baş şüpheli olarak görmektedir ve görgü tanıklarının kanlı cüppe giymiş bir adam gördüklerini iddia etmeleri de şüpheleri birer kanıt haline getirmektedir.

Pierrot le fou (1965)

queennothing | 06 October 2010 12:07

Lionel White’ın romanı “Obsession”dan uyarlanan 1965 çıkışlı sinema filmi “Pierrot Le Fou” (Çılgın Pierrot), Fransız Yeni Dalgası’nın tatlı meyvelerinden biridir. Jean-Luc Godard’ın yönetmenliğini yaptığı filmde bir çok sahne ve dikkatli bir seyircinin gözüne çarpan küçük ve önemli ayrıntılar, bugün hala kullanılmakta, özellikle Hollywood yapımlarının göndermelerine konu olmaktadır. BAFTA, İngiltere Enstitüsü Film Ödülleri ve Venedik Film Festivali’nde çeşitli dallarda aday gösterilen filmde Fransız aktör/ yapımcı Jean-Paul Belmondo, Danimarka doğumlu aktris Anna Karina ve Graziella Galvani rol alıyor.

Varlıklı bir kadınla evli olan Ferdinand, hayatında tutku, aşk, sevgi ve belki de en önemlisi adrenalin eksikliği çektiğini farkeder. Eşi ve sosyetik arkadaşlarıyla verdikleri bir parti sonrası çılgınca bir şey yapıp, evdeki çalışan Marianne ile kaçan Ferdinand (artık Pierrot olmuştur), eksiklerini giderecek, fazla gelenle de başına bela alacaktır.

To Die For (1995)

queennothing | 29 September 2010 09:38

Amerikan yönetmen Gus Van Sant‘ın çektiği 1995 çıkışlı sinema filmi “To Die For” (Sonsuz İhtiras), Joyce Maynard’ın kitabından uyarlandı. Gözünğ kariyer hırsı bürümüş genç ve güzel bir kadının hayatını anlatan film, bir amaç uğruna çalışmayı, o amaç uğruna sahip olduğu her şeyi; kendini feda Suzanne Stone Maretto’yu gözler önüne seriyor. Oscar Ödüllü aktris Nicole Kidman‘ın başrolünde yer aldığı yapımda, iki defa Oscar’a aday gösterilen Porto Rikolu aktör Joaquin Phoenix, Amerikan aktör Matt Dillon, Amerikan aktör Casey Affleck ve aktris Illeana Douglas rol alıyor.

Bruce Lee’yi Amerika’yla Tanıştıran Film: Marlowe

Ulucan | 28 September 2010 14:00

Marlowe
Marlowe

Yönetmenliğini Paul Bogart’ın yaptığı, senaryosu Raymond Chandler’in The Little Sister (Küçük Kız Kardeş) adlı romanından yola çıkılarak yazılan 1969 yapımı filmin başrollerinde; James Garner, Gayle Hunnicutt, Rita Moreno, Carroll O’Connor, Jackie Coogan ve dövüş sanatlarının usta ismi Bruce Lee var.

Film James Garner’ın The Rockford Files’daki Jim Rockford karakteriyle ikinci Los Angeles Özel Dedektifi rolünün habercisi olmuş. Stirling Silliphant’ın film için yazdığı, Marlowe’ın birçok sözü Chandler’ın kitabından doğrudan alınmış.

Zodiac

0770 | 27 September 2010 17:30

Afiş
Afiş

Bu kadar mı uzun sürer yok artık dedirten bir katil yakalama hikayesi! David Fincher’ın yönetmenliğini yaptığı 2007 yapımı film, bir seri katilin yakalanamama hikayesi. Seri katil ilk cinayetini 1968’de işler, üzerine birkaç kişiyi daha öldürür ve her seferinde de polisi arayarak “ben yaptım” der, bir de öldürdüğü insanların yerini tarif eder.. İyi ki de tarif eder, çünkü öldürdüğü insanları genelde kimsenin olmadığı ücra yerlerden rastgele seçer. Kendine Zodiac ismini takan katil, ilk cinayetlerinden sonra şehrin gazetelerine şifreli yazılar gönderir ve kendi haberlerinin gazetelerin baş sayfalarında yayınlanmasını ister, yayınlanmadığında daha çok cinayet işlemekle gazeteleri tehdit eder.
Genelde çiftlere saldıran katilin kadınları öldürüp erkekleri yaralı bırakma gibi bir takıntısı var. Polisimizin de balık kraker takıntısı.. (Nedir anlamadım film boyunca 🙂

Polisler senelerce katili arar, arar… Filmi izlerken bürokrasinin lanetine sinirlenmeden edemezsiniz. Katil belli, her şey ortada ama kanıtlanamaz bir türlü! Bu arada dava eskir, sene 1980’leri geçer Zodiac gazetelere mektup gönderdiği sıralarda gazetede çalışan karikatürist bu işin peşine düşer. Karikatüristten dedektif olmaz demeyin adam çözüyor izleyin görün..

Blood Simple (1984)

alploganer | 25 September 2010 11:16

Ray bir barda çalışmaktadır. Barın sahibinin karısı Abby, kocası Marty’yi Ray ile aldatmaktadır. Bir şeylerden şüphelenmeye başlayan Marty bir dedektif tutar ve dedektiften Abby ile Ray’i izlemesini ister. Dedektif de ikisini takip eder ve Ray evinde beraberlerken fotoğraflarını çeker. Soluğu Marty’nin yanında alır ve fotoğrafları gösterir. Fotoğrafları gören Marty yıkılır, ne yapacağını bilemez bir an ve sonunda kararını verir. Dedektiften onları öldürmesini ister, karşılığında da 10.000 dolar teklif eder. Teklifi kabul eden dedektif bir an önce işinin başına koyulur ve gerilim dolu olaylar serisi başlar.

Blood Simple, Coen Biraderlerin ilk filmi. Coenlerin kendilerine has üslubunu filmin birçok sahnesinde görmeniz mümkün. Hatta ben zaman zaman No Country For Old Men‘i yaşadım film sırasında. Oyuncu kadrosunda John Getz, Dan Hedaya ve tabiki vazgeçilmez oyuncuları Frances McDormand bulunan bu 1984 yapımı film Coen kalitesinin doğuşu niteliğinde bir anlamda. Suç/gerilim tarzındaki film zaman zaman da kara komedinin sularında yüzüyor. Gerilim sevenler için güzel bir deneyim olacaktır Blood Simple.

Bob le flambeur (1956)

queennothing | 18 August 2010 10:03

Yeni Dalga‘nın mühim filmlerinden “Bob le flambeur” (Kumarbaz Bob), bir Jean-Pierre Melville eseridir. 1917 ile 1973 tarihleri arasında yaşamış olan Fransız sinemacı Melville’in (bkz. Les enfants terribles, Un flic, Le samouraï, Army of Shadows) 1956 senesinde çektiği filmin diyalogları, 1999 senesinde hayatını kaybeden Fransız sinemacı Auguste Le Breton tarafından yazılmış. Godard‘ın ‘favori Melville filmi’ olan bu eser, 2002 çıkışlı “The Transporter“ı büyük ölçüde etkilemiştir. Fransız aktör Roger Duchesne, Isabelle Corey, Daniel Cauchy, Gérard Buhr ve Simone Paris gibi isimlerin rol aldığı yapımın 2002 uyarlaması için bakınız; İrlandalı sinemacı Neil Jordan‘ın yönetmenliğini yaptığı “The Good Thief“.

Seneler önce banka soygunundan mahkum edilmiş Bob Montagnet, yaşını başını almış ve kanun dışı işlerden elini eteğini çekmiş bir adamdır. Hayatının tek eğlencesi, geçim kaynağı olan kumarla servetini katlayan Bob, vefakar dostlarıyla mütevazı bir yaşam sürmektedir. Bir gün, sabahın 5’inde tanımadığı bir adamın motoruna binerken gördüğü genç bir kadını, kendi mekanında tehlikeli bir adamla görünce yardım etmeye karar veren Bob, adı Anne olan bu kadını evine alır. Gidecek yeri olmayan, umursamaz ve günü gününe yaşayan Anne, Bob’un sağ kolu Paolo ile ilişki yaşamaya başlar. Genç kadının zevk düşkünü ve umarsızlığına karşın Paolo, Anne’a aşık olmuştur.

How to Steal a Million (1966)

queennothing | 28 June 2010 12:03

George Bradshaw‘ın yazdığı hikayeden uyarlanan; 1981 senesinde hayatını kaybeden üç Oscar’lı yönetmen/ yapımcı William Wyler‘in yönetmenliğini yaptığı 1966 çıkışlı sinema filmi “How to Steal a Million” (Hırsız Aşıklar), komedi altyapılı bir suç filmi. Oscar Ödüllü, Belçika doğumlu aktris Audrey Hepburn‘un başrolünde rol aldığı filmde sekiz defa Oscar’a aday gösterilen İrlandalı aktör Peter O’Toole, Hugh Griffith, Eli Wallach ve Charles Boyer yer alıyor.
Bonnet, kızı Nicole ile birlikte yaşayan zengin ve yaşlı bir adamdır. Her şey akla yatkın ve mantığa uygun gelirken, Bonnet’in kazandığı her bir kuruşun hesabını çıkarmak gerek. İşte bu noktada, işe ustalıkla yapılan bir hırsızlık; taklitçilik giriyor. Ünlü ressamların ölümsüz eserlerini birebir taklit ederek satan ve bu sayede karun kadar zengin olan Bonnet, bir gün, ünlü ve 1 Milyon Dolar değerindeki bir eseri satmak değil, sadece sergiletmek için müzeye vermek istediğini duyurur ve gelen Fransız’lara heykeli teslim eder.

Sahte heykelin sergilenmesine izin veren yaşlı adam, bu hareketini sorgulayan kızı Nicole’a, üzerinde sahtekarlık şüphesi bırakmamak için yaptığını söyler. Nicole ise babasının başının derde gireceğinden endişe etmektedir.

“À bout de souffle” ve modern yüzü “Breathless”

queennothing | 12 May 2010 09:57

Yeni Dalga akımının iki öncü ismi François Truffaut ve Jean-Luc Godard‘ın ortak projesi olan “À bout de souffle” (Serseri Aşıklar), 1960 senesinde vizyona girdi. Senaryosunu Truffaut’un yazdığı, yönetmenliğini Godard’ın üstlendiği BAFTA adayı olan film gösterime girdikten tam 23 sene sonra; 1983’te Jim McBride tarafından “Breathless” adıyla yeniden çekildi. Orjinalinde Fransız aktör Jean-Paul Belmondo‘nun rol aldığı yapımın yeniden çevriminde Amerikan aktör Richard Gere rol almakta.