Hep böyle oluyordu. Ne zaman tesadüfen başbaşa kalsalar, yanlarında birileri olduğunda bitmek bilmeyen sözcükler bir anda tükeniveriyordu sanki.
Az önce masalarında diğer arkadaşları da varken, saçmalamaktan zerre kadar korkmadan, aklına geleni söylüyordu oysa. Topluluğun bir parçası olmak, sadece kendisi olmaktan çok daha az sorumluluk gerektiriyordu ne de olsa. Yersiz bir gülüş ya da saçma bir espri, kendi kişiliğini temsil eden şeyler haline gelmiyordu.
“Birazdan kalkarım.” diye yatıştırmaya çalıyordu kendini. Şu kahveyi bitirmeden önce, gitmek için iyi bir bahane bulmalıydı.