bildirgec.org

andelina hakkında tüm yazılar

CİNAYET

| 10 August 2007 09:07

Dayımlar bir üst katımızda oturuyordu. İlk defa görüyordum üst kata taşındıklarını. Evlerine gittim. Yengemle kavga ediyorlardı, neden olduğunu anlamadım. Üzüldüm. Mutfakta oturuyordum. Onları rahatsız etmek istemedim. Patırtı gürültünün arasına girmem hoş olmazdı. Dayım mutfağa geldi. Yüzüme bile bakmadı. Sinirliydi çok. Büyük bir hırsla açtı çekmeceyi, çatal bıçak şangırdadı hızla açılınca çekmece. İçinde bir tane ekmek bıçağı var. Aldı… Hızlı adımlarla mutfaktan çıkıyordu ki, bana döndü “git” dedi. Çok korkmuştum. Hemen indim alt katta ki evimize. Annemle korkmuştuk. Dayımla yengemin sesi kesilmişti. Çıt bile duyulmuyordu. Bir ara aşağıya birinin indiğini duydum ama korktum, bakamadım. Annemle korkmuştuk. Annem de duymuş kavgalarını. Çok garip bir sessizlik vardı apartmanda. Herşey susmuştu bir anda. Kapının arkasına oturduk annemle. Neler olduğunu anlamıştık ama sesimizi çıkarmıyorduk. Sanki ikimizde dilimizi yutmuştuk. Ben konuşamıyordum annemin beni dalgınlığımdan uyandırmak için attığı tokatlara rağmen. Şok geçiriyordum. Bir süre kapının arkasına sinmiş bir vaziyette sessizliği dinledikten sonra apartmanda çok hafif “pıt pıt” diye sesler duyduk. Annem cesaret edip kapıyı biraz aralamıştı. Kafamı uzattım baktım. Yukardan bizim kata doğru dönerek inen merdivende iki küçük ayak görebildim. Titriyordu. Sadece bakıyordum, hiçbir şey yapamıyordum. Dilimi yutmuş gibiydim, heryerim kaskatı kesilmişti. Minik ayaklar üç basamak daha inince kabarıp inen göğsünü gördüm. Andelinaaaaaa…Yüzüne bakmaya korksam da bir kaç basamak inince kan içindeki yüzü göründü. Bizi görünce ağlamaya başladı, elinde kanlı bir bıçak vardı. Ann-nee-an-nem yere- yer- de ya-ya-tı-yor” Biçağı yere atıp annemin boynuna atladı. Titriyordu her yanı. Hıçkırıyordu.

Kreş Maceram- Andelina

| 08 August 2007 10:27

Andelina, ilk gördüğümde pek dikkatimi çekmese de, sonradan bayıldığım 3,5-4 yaşında bir kız çocuğuydu. Onda en çok beğendiğim şey ise saçlarıydı. Koyu kahve, pasparlak, üstleri düz uçlari kıvır kıvırdı… Sessiz sakindi. Aynı zamanda hemen hemen bütün kız çocuklarında olan müthiş bir cilvesi vardı. Bayılıyordum. “Seni öpebilir miyim?” dedim şirin şirin gülümseyerek başını salladı. Çok tatlıydı bu kız. Ve de çok çok güzel. Masmavi gözleri ve saçları şimdiden çok güzel gösteriyordu onu.

Masada kart oyunu oynuyorduk beraber. Vena saçı başı birbirine girmiş bir halde yanıma geldi. Herhalde kavga edip kendini hırpalattı diye düşündüm. Andelina ile Vena çok ufaktılar o yüzden hep eziliyorlardı. Tokasını elime tutuşturuverdi Vena. “Saçlarımı toplar mısın? Ben yapamıyorum” dedi. Olur, dedim. Saçlarının ön tarafındaki firketeleri çıkarıp masanın üzerine koyup ayıcıklı saç lastiğiyle saçını toplamaya başladım. Firketeleri takamadan tuvaletim geldi diye kaçtı elimden. Firketeler hala masanın üzerindeydi. O sırada oyundan kopmuş, gözlerim bir tarafa doğru bakıyordu. Sonra tekrar masaya çevirdim gözlerimi. Andelina eline firketeyi almış cebine sokmaya çalışmaktaydı. Şaşırdım. Sesimi çıkaramadım. Daha doğrusu ilk başta kavrayamadım. Baktığımı görünce hemen gözlerini kaçırdı benden. Çok şaşırmıştım. Daha önce de birisinin çantasından düşen sakızı alıp cebine atmaya çalıştığında sakızın sahibi velet görmüştü. O benim sakızım diye bağırmıştı. O zaman önemsememiştim. Ama ikinci kez birinin eşyasını alıp gizlice cebine sokmaya çalıştığında içime kurt düştü. Hani hırsızlık hastalığı filan derler ya hep. Acaba öyle birşeyi mi vardı diye düşündüm durdum. Sonra haksızlık mı ediyorum, yok öyle birşey, belki arkadaşına şaka yapmak istiyordur, hani hepimiz yaparız ya böyle şakalar, arkadaşlarımızın önemli şeylerini filan saklardık diye düşünmeye zorladım kendimi. Ama baktığımı görünce gözlerini kaçırması suçlu konumuna düşürüyordu kendini.