bildirgec.org

ahmet uluçay hakkında tüm yazılar

Ahmet Uluçay hayatını kaybetti

queennothing | 01 December 2009 09:37

Son dönem Türk Sineması‘nın en başarılı yapımları arasında yer alan 2004 çıkışlı “Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak“ın yönetmeni Ahmet Uluçay, 30 Kasım Pazartesi günü hayatını kaybetti.
Bir röportajında “Sinemasız yaşayamam” diyen 1954, Kütahya doğumlu yönetmen, yaklaşık iki aydır beynindeki tümör yüzünden hastahanedeydi. Uluçay’ın ölüm haberi, akşam saatlerinde duyuruldu.
Uluçay’ın anısına, 1 Aralık Salı günü, saat 11:00’da Taksim/ Beyoğlu Sineması önünde kısa bir tören düzenlenecek.

Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak

exorientelux | 25 July 2008 14:53

Bazen bir film izleriz; yönetmeni tamamdır, oyuncular ünlüdür, filmin bütçesi yerindedir, teknolojinin nimetlerinden fazlasıyla yararlanılmıştır vs. Ama ama bi’şey, nasıl desek bi’şey işte, eksiktir, film olmamıştır. Şimdi bu koşulların tam tersini düşünün: Yönetmenin ilk uzun metrajlı filmi, oyuncuların neredeyse hepsi amatör, filmin bütçesi iç güveysiden hallice, film dijital olarak çekilip negatife basılmış, görüntü ve özellikle seste sorunlar var ama filmi izlediğinizde diyorsunuz ki “Ne güzel bir filmdi bu böyle!”
Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak, yönetmeni ve senaristi Ahmet Uluçay’ın bir çok kısa film yapıp yine bir çok ödül aldıktan sonra çektiği ve söylediğine göre hikayesinin yarıdan fazlasının kendi hayatını anlattığı , gene bir çok ödül almış ilk uzun metrajlı filmi. Filmin yukarıda bahsettiğim teknik eksiklikleri var ama öykü, oyuncuların doğallığı, yönetmenin hüneri (ve benim çok sevdiğim “Beyaz Giyme Toz Olur” türküsü) bütün eksiklikleri görmezden gelmeye izleyeni ikna ediyor.

Karpuz Kabuğu

astral | 10 October 2006 20:59

Kütahya Tavşanlı Tepecik köyünde Ahmet Uluçay’ın dijital kamerayla sinema aşkını anlattığı bir film “Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak.”
Sıradanın sunuluşu, doğal olana yakın olan her şey bu filmde.
Kimi zaman uğraşırız didiniriz, gemiler yapacağımızı düşünürüz. Oysa uğraştığımız karpuz kabuğundan başka bir şey değildir.
Asıl beni hüzünlendiren; birçok şeyden mahrum olan, yoklukla yoğrulan insanlarımızın yaşama tutunurken, avuçlarının arasından akanın aslında kum tanesi olduğunu görmeden mücadele etmesi kendi tarzında… İşin öte tarafından baktığında, ne yapsın ki başka?
Ya gerçekten elindekinin bir şey değil de karpuz kabuğu olduğunu anlarsa; değişen, kalbindeki hüzün ve hiçbir yere sığınamamak ya da yaslanamamak, tutunamamaktan başka ne olacak ki…