bildirgec.org

2002 hakkında tüm yazılar

Kendini ne sanıyorsun? : ”Phone Booth (Telefon Kulübesi)”

gorcun | 11 May 2009 16:57

Phone Booth
Phone Booth

Joel Schumacher’ i 2002 tarihli filmi Phone Booth (Telefon Kulübesi) kısa ama etkili bir film olarak tanımlanabilir. Stu Shepard (Colin Farrel) adlı reklamcı, mesleğinde başarılı kendine son derece güvenen etkili bir karakterdir.

Yanında asistanıyla yolda ilerlerken cep telefonuyla iş görüşmeleri yapan Shepard, bir kaç iş ayarladıktan sonra özel görüşmelerini yaptığı telefon kulübesine girer. Karısından (Radha Mitchell) habersiz başka bir ilişki yaşadığı Pamela’yla (Katie Holmes) konuşan ve telefonu kapatan Shepard ardından gelen telefon çağrısına cevap verir.
Basit bir telefon çağrısının nelere yol açacağını tahmin edemeyen Shepard, telefondaki sesin sahibinin kendisine dürbünlü tüfekle bakan bir katilin olduğunu öğrendiğinde telefon kulübesinden çıkışının kolay olmayacağını anlar.

Phone Booth
Phone Booth

Daha sonra katilin çevredeki kadın satıcısını vurmasıyla olay, Shephard tarafından gerçekleştirildiği sanılıp halk,polis ve medyanında ilgisini çekecek bir hale gelir. Bundan sonra Shepard’ ın kulübeden çıkmak için yapması gerekenler onu fazlasıyla zorlayacaktır.

Umbrella Şirketi geleceğinizi düşünüyor! : Resident Evil (Ölümcül Deney)

gorcun | 01 May 2009 13:20

Resident Evil
Resident Evil

Video oyunlarından film uyarlamalarının sıklaştığı son dönemde 2 devam filmi daha çekilen Resident Evil oyununun ilk film uyarlaması Resident Evil (Ölümcül Deney) adıyla 2002 yılında sinemalarda gösterime sunuldu. Paul Ws. Anderson‘un yazıp yönettiği film içinde benimde olduğum oyunun hayranları tarafından beklenen bir projeydi.
Film başta, zombi denince akla gelen George Romero tarafından yönetilecekti ama daha sonra senaryodaki anlaşmazlıklardan dolayı çekim hakları daha önce yine Mortal Kombat oyununu filme çekmiş olan Paul Anderson ‘a verilmiştir. Film, Umbrella Şirketinin yeraltında gizli şekilde yürüttüğü deneylerin ters gitmesi sonucu bilimadamlarının çalıştığı yeraltında laboratuvarlarında virüs yayılmasıyla yaşananları anlatır. Büyük hedefleri olan şirketin yeraltındaki gizli mekanına yine orayı bilen eğitimli ekipler gönderilir. Film ilerledikçe ekipte olan kişilerin arasındaki gizli ilişkilerde ortaya çıktıkça işler farklı boyutlara varacaktır.

Resident Evil
Resident Evil

Oyunun hayranlarından biri olarak özellikle ilk filmi son derece başarılı bulduğumu söylemek isterim. Daha sonrakilerde işler daha farklı boyutlara varsada ilk film daha sade ve oyuna daha sadık konusuyla başarılı bir uyarlama olarak görülebilir. Filmde Milla Jovovich , Michelle Rodriguez gibi meşhur ve güzel kadın aktrislerin yanı sıra Eric Mabius , James Purefoy , Martin Crewes gibi erkek aktörlerde yer alıyor.

Hable Con Ella / Konuş Onunla

piquetero | 25 April 2009 09:11

Pedro Almodovar‘ın yazıp yönettiği Konuş Onunla (Hable Con Ella), iki erkeğin, iki kadının hastalığı üzerinden başlayan arkadaşlığını konu ediniyor. Hemşire Benigno ve gezi yazarı Marco ilk önce bir dans gösterisinde karşılaşırlar. Benigno, gösteriden etkilenerek ağlamaya başlayan Marco’yla konuşmak ister, ancak cesaret edemez. Tanışmadan gösteriden ayrılırlar. Bir süre sonra Benigno’nun çalıştığı klinikte tekrar karşılaşırlar.

Marco’nun aşık olduğu Lydia matadordur ve bir güreş sırasında yaralanarak komaya girmiştir. Benigno ise klinikte bir bale öğrencisi olan ve komada bulunan Alicia’ya bakmaktadır. Komada yaşama tutunmaya çalışan bu 2 kadın, kendilerini karşılıksız seven 2 erkeğin dostluğunun başlamasına vesile olur. Benigno, Marco’ya sürekli “konuş onunla” demektedir. Konuşmanın Lydia’yı iyileştireceğini söylemektedir. Marco ilk başta buna inanmasa da zaman geçtikçe Lydia’yla daha fazla konuşmaya başladığını fark eder.

Eşcinsellerin ve kadınların yaşamlarıyla ilgili yaptığı filmleriyle tanınan Pedro Almodovar, bu filminde erkeklerin dünyasına eğilmiş, tabir-i caizse bir erkek filmi yapmıştır. Ancak yine kendine özgü, duygu ve anlam yüklü bir sinema diliyle.
Müziğini Alberto Iglesias’ın yaptığı filmin içinde, Charles Bukowski‘nin öyküsünden uyarlanarak yapılmış bir kısa film de bulunmakta.

Chicago (2002)

queennothing | 15 March 2009 08:40

Roxie Hart, her gece izlediği Velma Kelly gibi şarkı söyleyip, dans etmek ve ‘herkesin hayranlıkla izlediği bir kadın’ olmayı hayal etmektedir.

Roxie, ünlü olmak için düşünmeden her yola başvurmaktadır ve bu aşamada, O’nu istediği üne kavuşturacağını vaad eden sevgilisi Fred‘i de öldürmekten çekinmeyecektir.

Diğer yandan, geceleri sahnede şarkı söyleyip dans eden, binlerce gözün hayranlığını kazanan Velma‘nın da başı, en az Roxie kadar derttedir.

25th Hour (2002)

queennothing | 06 March 2009 12:14

Uyuşturucu satıcısı Monty Brogan, genç sevgilisi Naturelle ile birlikte yaşamaktadır. Yıllardır polise yakalanmadan işlerini sürdüren Monty‘nin evi, polis baskınına uğrar ve polisin baktığı tek yer uyuşturucuların bulunduğu kanepe altı olur. Polis tarafından açığa çıkarılan Monty, Naturelle‘den başka kimsenin uyuşturucuların yerini bilmediğini biliyordur ve kendisini Naturelle‘in ihbar edebileceğini düşünür.

Mahkeme Monty‘ye 7 yıl hapis cezası verir ve cezanın başlamasına sadece 24 saat kalmıştır.

GANGS OF NEW YORK / New York Çeteleri…

| 06 March 2009 10:04

Yönetmen : Martin Scorsese
Senaryo : Jay Cocks, Kenneth Lonergan, Steven Zaillian
Senaryo(Kitap): Herbert Asbury
Görüntü Yönetmeni : Michael Ballhaus
Müzik : Elmer Bernstein, Howard Shore
Oyuncular: Leonardo DiCaprio, Daniel Day-Lewis , Cameron Diaz, Jim Broadbent, John C. Reilly, Henry Thomas, Brendan Gleeson

Bir Martin Scorsese filmi ve bir baş yapıt…
Filmin afişlerinde yazan, ‘Amerika sokaklarda doğmuş’ sözüyle bir cümlede anlatılan filmin özü ile Amerika’nın gözde kenti New York’un 1960’lardaki aldığı inanılmaz göçte gözler önüne seriliyor. New York tarihinin o dönemde sokaklardaki orman kanunlarından, kaba güç ve şiddetten, çağdaş yönetime geçişi görüyoruz. Amerikan tarihindeki şiddetiunutulmaz bir şekilde gözler önüne seriyor.
Filmin kısaca konusu: Çocukluğunda gözleri önünde, Kasap Bill tarafından acımasızca öldürülen babasının intikamı ile genç bir adam olarak geri dönen Amsterdam (L. DiCaprio), döndüğü semtte Kasap’ı bulur. Kasap hala iş başındadır. Kasap’ın gözüne girerek, has adamı olur. Amsterdam bu arada yankesici bir kadına aşık olur. Bu arada kentte, çeteler arası isyan başlar ve bu isyanla birlikte, Amsterdam ve Kasap arasında hesaplaşma da başlar.

Frida (2002)

queennothing | 05 March 2009 16:31

1907, Meksika doğumlu ‘femme fatale‘ olarak kabul edilen Frida Kahlo, gerçek yüzünü; cesur, güçlü ve sadece kendini olduğu gibi kabul edebilen sanatçı ve bir ‘kadın‘ı tüm çıplaklığıyla gösteriyor.

19 yaşında geçirdiği otobüs kazası ile hayatı değişen Frida, vücudundaki kırık kemikler ve yabancı metallerle yaşamayı öğrenmeye ‘gerçekten istekli’ olacak kadar özgüven sahibi, gerçek hayallerle yaşayan (ya da hayallerini gerçekleştirebilen) genç bir kız / kadındır.

Casomai

tai | 27 February 2009 16:25

Bu tarz filmleri tasvir ederken genellikle romantik komedi olarak belirtip geçiyoruz. Ancak bu türün içerisinde de aradan sıyrılmayı başaran filmler var ebette. Bunların kimisi hemen herkesçe bilinirken kimisi gün yüzüne çıkmakta diğerleri kadar başarılı olamıyor. Casomai 2002 yılı italyan yapımı bir film. hakkında çok bir şey bilmememe rağmen italyan sineması için iyi bir iş diyebilirim. Anna Pavignano ile birlikte filmin senaryosunu yazan Alessandro D’Alatri aynı zamanda filmin yönetmenliğini de yapmış. Filmde Başrolleri de Fabio Volo ve Stefania Rocca üstlenmişler. Film, çoğumuzun daha önce de gözlemlemiş olduğu evlilik öncesi hazırlıkları, telaşı ve bunun gibi durumları farklı bir bakış açısıyla karşımıza çıkartmış.

Açıkçası film bir akdeniz insanı olarak bana çoğu hollywood filmindem daha samimi geldi. Abartılmış bir romantizm, müthiş tesadüflerle bezenmiş bir aşk hikayesi veya bir türlü kavuşamayan çift gibi klişe konulardan ziyade, nispeten insanların hayatlarında daha fazla karşılarına çıkan problemler ve aralarındaki sevginin bu problemleri aşmadaki rolünü göstermeyi amaçlamış. Ve bunu da gayet başarılı bir şekilde yapmış görüşündeyim. Sevgiliyle izlenmesi gereken filmler listesinde de üst sıraları zorlar diye düşünüyorum. İzlemeyip atlamış olanlar bu güzel filmi kaçırmasınlar derim.

Swept Away

queennothing | 25 February 2009 10:05

1926 doğumlu İtalyan yönetmen Lina Wertmüller‘in 1974 yılında yazıp yönettiği “Travolti Da Un Insolito Destino Nell’Azzurro Mare D’Agosto” adlı filmde Giancarlo Giannini ve İtalyan aktris Mariangela Melato başrolde yer alıyordu.

2002 yılında yönetmen Guy Ritchie, filmi kendi kameralarıyla ve farklı oyuncularla tekrar çekmek istedi ve ortaya Madonna ile Adriano Giannini‘nin (filmin ’74 yılındaki versiyonunda yine aynı rolde yer alan Giancarlo Giannini’nin oğlu) başrollerini paylaştığı “Swept Away” çıktı.

Oldukça varlıklı olan Tony, eşi Amber‘i mutlu etmek için Yunanistan’dan başlayan uzun bir tekne gezisi düzenler. Fakat Amber, başta Tony olmak üzere, kendisi için yapılan hiçbir şeyden memnun olmayan, şımarık ve parasına güvenen bir kadındır. Kendilerine eşlik eden arkadaşları da dahil, tekne çalışanlarını kaprisleriyle bıktıran Amber, teknedeki balıkçı Giuseppe‘ye özellikle takmıştır. Giuseppe‘nin tuttuğu balıklardan, giydiği tişörte kadar karışan Amber, O’na kendince isimler takarak dalga geçmektedir.

Irreversible

emrextreme | 11 February 2009 17:33

Irreversible

Yönetmen: Gaspar Noé
Oyuncular: Monica Bellucci, Vincent Cassel, Albert Dupontel, Jo Prestia

Özet

Film, sevgilisine(Monica Bellucci) tecavüz edilip, komaya sokulan bir adamın intikam arayışını anlatıyor. Filmdeki klişe konuyu bozan şey yönetmenin filmi anlatım şekli. Film geriye doğru ilerliyor.

– Önce Marcus’un(Vincent Cassel) Rectum adındaki bir bardan kelepçelenip polisle çıktığını görüyoruz.

– Daha sonra bu bara Tenya denen adamı aramak için geldiğini görüyoruz. Tenya zannettiği adamla kavga etmeye başlayan Marcus yere düşünce, yanındaki arkadaşı yangın söndürücüyle Marcus’u kurtarıyor.

– Sonradan bu bara gelmesinin nedeninin bir travestinin, Tenya’yı Rectum’da bulabileceklerini söylemesi olduğunu anlıyoruz.

– Tenya’yı aramalarınının nedeninin, Marcus’un kız arkadaşına tecavüz edip komaya soktuğu daha sonra anlaşlıyor.

– Sonra Monica Bellucci’yi yoldan karşıya geçmeye çalışırken görüyoruz. Bir kadın ona altgeçidi kullanmasını söylüyor. Bu altgeçitte Monica Bellucci Tenya ile karşılaşıyor ve tecavüze uğruyor.

– Filmin sonlarına doğru Monica’nın hamile olduğunu öğreniyoruz. Film, Marcus ve Monica’yı bir parkta zaman geçirirken göstererek bitiyor. Büyük yazılarla “zaman herşeyi yokeder” yazısı çıkıyor.