İnsanı kendi bağımlılığının gücü esir ediyor; Yazma bağımlılığı bunlardan biri..Birkaç ay önce bir yazı yazdım; siyasi hayatımızın cismani fenomenlerini temaşa ederek ve hiç bir doktrine bağlı kalmadan yazdığım yazı yüzünden başım derde girdi..On beş gün kadar önce, şişli c. Savcılığında ifade vermeye çağrıldım; yazıda suç unsuruna rastlanmadı. Diğer yazılarımla ilgili bir dosyayı da savcılığa teslim ettim. Takibata yer olmadığı söylendi.. Zaten söz konusu yazılar hala yerlerinde.. Kimin veya kimlerin benimle uğraştıklarını biliyorum.. umrumda değil..Ancak yılanların boş durmayacakları, görevlerini yapacakları hususunu saf aklım unutmuştu..Dün sabah işime gitmek için yola koyulmamla, zulüm başladı;Şişli de trafik ekipleri ehliyet sordular; Arananlar listesinde imişim!Polis otosunu takip ederek, şişli karakoluna saat 10.00 sularında geldik.. Adım GBT kayıtlarında görünüyormuş; Daha önce yaşadığım sorgulamadan sonra bu kaydın düşümü yapılmamış.. Durum bunu gösteriyor.. Karakol polisleri iyi insanlar, beni anlıyorlar ama bu “düşüm” yapılıncaya kadar sizi tutmak zorundayız diyorlar..Öğlen saatlerinde gasp ve kavgaya karışmaktan üç delikanlı daha geliyor.. Onları nezarete atıyorlar ama çocuklar pek endişeli görünmüyorlar..Öğlen yemeğini gasptan yakalanan savaş isimli gençle yiyorum; ekmek arası birşeyler yedik.Savaş anlatıyor; “Abi o gördüğün diğer ikisi var ya, bunlar sevgilimin abileri bana saldırdılar, ben de ellerinden kurtulmak için sokaktan bir taksi gaspettim ve kendimi karakola zor attım..”“Gasp ağır suçtur savaş” diyorum..Saatler geçiyor, ne yapacağımı bilemiyorum.. telefonumun şarjı da bitik.. sağolsun memurlardan biri telefonuna kartımı takmama izin veriyor..Saatler ilerliyor; nihayet , polisler beyler gidiyoruz diyorlar.. Savaşla beni birlikte kelepçeliyorlar diğerlerini de birlikte.. sağlık kontrolüne gidiyoruz..Etval de hemşire kız soruyor,” bir rahatsızlığınız var mı?” hayır..Oradan yine, kelepçeli olarak şişli adliyesine gidiyoruz.. ekip otosunda savaşla sigara içiyoruz; savaş sigarayı kelepçeli eliyle ağzına götürdükçe benim elimde onunla birlikte gidip geliyor..gülüyorum.Saat 17.00 sularında nöbetçi infaz savcısı hakkımdaki yakalama emrini kaldırıyor ve adımı GBT kayıtlarından sildiriyor, çıkarken nasihat ediyor “ yazma çizme, sen de rahat dur kardeşim”Derler ki, zulüm arttıkça, bir fikri benimsemek adeta ibadet olur..Katılmıyorum ama, bu ülkede bütün insancıl ve estetik değerlerin silindiğini görüyorum..