Kan kırmızısına boyanmış sayfalarRüzgarın çığlıklarıyla savrulan yapraklarBu kadar karanlığın içinde beyaz kalabilmiş tek bir kuş tüyüMasallardan kopup gelen ankanın bir parçasıDuvarlardan akan siyah mürekkepBurası kimsesizliğin eviYalnızlığın barınak kuytusuKapıları sonsuza dek kapanmışTerkedilmiş,unutulmuş,yalnızlığın ülkesinde bir köşkHayallerimizi hapsettiğimiz yerAma bu fazlaBu kadar çok karanlık yetmez mi?O kadar mı sıkı sürgülü kapılar?Kapıları açmak gerek artıkHepimizin hayalleri içerdeHayatlarımız…Yazmak,söylemek,haykırmak lazım hattaSanki bir ses yaklaşıyorDerinlerden…ince,nazikNe kadar oldu beklediğimiz?Sanki yavaş yavaş piyanonun sesleri geliyorYılların inadına yavaş yavaş dokunuyorlar tuşlaraZincirler kırılıyorVe yıllar sonra hayat giriyor hayallerimizin köşküneSürgülerin çekilişini görüyoruz…Umudumuzu yitirmeden beklediğimiz kapılar,İşte o geliyorMasallarımızda büyüttüğümüz peri kızıAcıların tercümanıHayatlarımızın yazarıBeraber haykırabiliyoruz sonundaYeni bir hayat o kapının ardındaBeyaz Anka tüyüyle yazılmış hayatlarımızDuvardaki siyah mürekkepVe kan kırmızısına boyanmış sayfalarKapıları aşmamız,Onu gerçeğe götürmemiz lazımMasalların gerçek olması için…Artık sabır kalmadıGeri dönüyoruzYeni hayatlarımızla…
yorumlar
ellerinize sağlık.
arkadasim siir yazdigini söyleyince hafif’i anlattim:)sevindim seni burda gördügüme canim:)
teşekkür ederim canım^^ aslında vaktim kısıtlı olmasa daha güzel şiirlerim de var ama şimdilik bu…
Kendime kızmama sebeb olduğunuz için ve bu kadar ironik çelişkiyi fırça ile değil kalemle yaptınız için ve aynı yazıyı devamlı okumaya mahkum bıraktığınız için size teşekkür etmiyorum… Gözlerim ilk defa bu kadar istekli yorulmuştu. Ama ben kör’düm. dil’im beynimdi ben ise beyinsiz…Sadece perdede dökülmüş şarabın kokusu var şimdilik.Uzandığım koltuk tabutsal rahatlıklardan!!! sen kadar uzaktı.Belki de bu yüzden hala yaşıyorum…
Sonunda o kilitli defterin ucundan da olsa birşeyler gösterebildin 🙂