Get Thrashed
Get Thrashed

Rock’n Roll ve Blues etkileriyle şekillenip oluşan metal müzik ilk çıktığı zamanlardan itibaren bir çok değişim geçirerek günümüze kadar gelmiştir. Artık günümüzde onlarca yeni tür olarak karşımıza çıkan metal müziğin dönem dönem etkili olmuş baskın türleri de olmuştur. İşte ”Get Thrashed” 1980’lerde doğan ve dönemin en etkili akımlarından birine dönüşen Thrash Metalin doğuşunu, yükselişini ve günümüze getirdiği etkileri anlatıyor. Belgeseli yöneten, düzenleyen ve ortaya çıkmasını sağlanan kişi Rick Ernst. Diğer türlere göre zamanının en sert ve hızlı şarkılarını yapan thrash metal gruplarının şarkı sözlerinde toplumsal, politik olaylardan her türlü insani duygu ve düşüncelere kadar çeşitli konuları görmek mümkün. Belgeseldeyse trash metalin en büyük gruplarının şarkıları eşliğinde grup elemanlarıyla yapılan röportajlar ve konser görüntüleriyle bu akımın etkisi sonuna kadar hissettiriliyor.

Kill Em All
Kill Em All

Belgesel, yaklaşık 15 dakika süren Metallica röportajları, müzikleri (Kill ’em All) ve görüntüleriyle Thrash metal’in doğuşuna en büyük etkiyi yapmış grubun türe etkileriyle güzel bir açılış yapıyor. Aynı zamanda grubun geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden Cliff Burton, gruptan kovulup Megadeth gibi başka bir efsaneyi kuran Dave Mustaine ve Metallica’nın zamanla Thrash Metalden uzaklaşmasına kadar bir çok konu gözler önüne seriliyor. Ardından Dave Mustaine’in kurduğu Megadeth’e geçiyor, özellikle Mustaine’nin gitar çalış tarzı ve metali adeta caz müzikle birleştirdiği konu ediliyor.

Megadeth
Megadeth

Daha sonra ise Megadeth, Metallica, Slayer ve Suicidal gibi daha bir çok grubun doğduğu yer olan Los Angeles’a geçiş yapıyor ve orada Thrash MetalGlam Metal çatışmasını son dereceli eğlenceli röportajlarla görüyoruz. Bir sonraki grup ise Slayer olarak karşımıza çıkıyor. Grubun ilk zamanlarında sahneye makyajla çıkarak yarattığı şeytani imaj, Reign in Blood albümünün etkilerini görüyoruz. Slayer’dan sonra yine Thrash Metal’in en coşkulu yaşandığı yer olan Körfez bölgesine (San Francisco) geçiş yapıyoruz. Oradaki grupların ve hayranlarına adeta bir aile gibi birbirine bağlı olarak yaşadığı zamanları izliyoruz. Öyleki bara girmesi yasak olan genç grupların bira karşılığı konser verdiği günlerden bahsediliyor. Ardından Kirk Hammet’in eski grubu Exodus’a geçiliyor ve grubun sert müziğinin yanı sıra konserlerinin de ne kadar olaylı geçtiğine şahit oluyoruz. Grubun özellikle seyircilerden daha çok yıkıcı ve şiddetli olması konser alanının savaş alanına dönmesinde en büyük etkiyi gösteriyor. Bu kadar müzikten sonra birazda Thrash metal sevenleri görüyoruz. Kitlenin ne kadar tutkulu, sadık ve coşkulu olduklarından bahsediliyor. Thrash dinleyicisinin tarzı ise genel olarak siyah dar kot pantolonlar, grupların tişörtleri, deri aksesuarlar ve tabiiki de uzun saç olarak tanımlanıyor. Genel imaj böyle görünse de her tipten ve her meslekten insanın thrash metal dinlediği ve konserlere geldiği de müzisyenler tarafından söyleniyor.

Thrash Metal
Thrash Metal

Konserlerdeki en belirgin hareketlerden biri moshing (trashing) denilen seyircilerin birbirlerini ittirererek ve vurarak delicesine müziğe eşlik etmeleri olarak görülüyor. Bir sonraki durak ise Doğu yakası olarak anılan New York oluyor. New York’taki en önemli metal müzik mekanlarından biri olan Lamour’la tanışıyoruz. Lamour’dan sonra thrash metalin dört büyüğü (Slayer, Megadeth, Metallica) olarak anılan son grup Anthrax’a geçiyoruz. Anthrax’ın özellikle vokaldeki ve şarkı sözlerindeki başarısından övgüyle bahsediliyor. Son derece hızlı ve sert olan müziklerinin yanında grup elemanlarının fazla normal gözükmesi de belirtiliyor. Anthrax’tan sonra 80’lerin sonlarına doğru metal ve punkın birleşmesiyle oluşan hardcore türünü görüyoruz. O zamanlarda hardcore ve metalciler arasında büyük kavgaların olduğunu öğreniyoruz. Buradan türün en etkili örneklerinden Amerikan hardcore grubu Suicidal Tendenciels’e geçiş yapılıyor. Grubun müzikleri ve elemanlarının yanı sıra sokaktan gelen yaşam tarzlarından bahsediliyor. Bir sonraki başlık ”The Road” (Yol) adını alıyor. Bu bölümde bir çok thrash metal grubunun konser vermek için hayatını yollarda geçirdiğinden bahsediliyor.

Thrash Metal
Thrash Metal

Her gece yaşanan içki, müzik alemlerinden sonra kimilerinin bu yaşama dayanamayıp daha düzenli bir hayata geçiş yaptıklarını kimilerininse sonuna kadar devam ettiklerini görüyoruz. Thrash metalin doğduğu yer Amerika olsada başka yerlerde etkisini göstermiştir. Bu yerlerin arasında metal müziğin en önemli ülkelerinden biri olan Almanya’ya geçiş yapıyoruz. Almanya, müzisyenlerinde dediği gibi en sıkı metal seyircisinin bulunduğu yer olarak görülüyor. Ve Alman gruplarının, Amerikan gruplarından daha ağır ve sert müzik yaptıkları belirtiliyor. Başta Kreator olmak üzere Sodom, Destruction gibi gruplar öncü olarak görülüyor. Bu gruplar dışında diğer ülkelerden çeşitli grupların (Celtic Frost, Voivod, Sepultura, Mortal Sin) yarattığı etkiler de belgesel içinde yer alıyor. Ve thrash metalin en büyük dünya turu olarak görülen Clash of the Titans’a geçiş yapıyoruz.

Clash of the Titans
Clash of the Titans

Ve yeraltından çıkan bu türün 90’lar sonunda nasıl ana akım türler arasına girdiğine şahit oluyoruz. Clash of Titans’tan sonraysa thrashcilerin söylediklerine göre thrash metalin adeta sonu geliyor. Aslında öyle olmamasına rağmen eski ortamlardan o kadar uzaklaşılmıştıki müzisyenlere göre bu son noktaya gelindi demek oluyordu. Bunun sebebini ise Nirvana başta olmak üzere ortaya çıkan Grunge türü olarak görüyorlardı. 90’lar thrashciler için o kadar sönük geçmiştiki çıkan gruplar bile parmakla gösterilecek kadar az sayıya düşmüştü. Bunlardan biride Pantera’ydı. Pantera, 2003 yılında dağılana kadar dönemin en etkili thrash metal gruplarından biri olarak kaldı. Grunge’tan sonra thrashcilere bir darbede yeni oluşum Nu Metal’den geldi. Limp Bizkit, Korn, Linkin Park gibi grupların başını çektiği bu tür thrashciler dahil bir çok metal müzik sever tarafından gerçek metalin içinde anılmadı ancak etkisini sürdürdü. Ayrıca thrash metalden etkilenen türler arasında death metal ve black metal gibi türlerde anılıyor. Yeni dönemde İsveçli metal grupların (Arch Enemy, The Haunted, Carnal Forge…) dikkat çektiği söyleniyor. Thrashin yeraltından çıkıp büyük bir akıma dönüşüp yeniden yeraltına döndüğünün de altı çiziliyor. Belgesel, son olarak 1983’te doğan bu türün bir döneme damgasını vurup tüm dünyaya yayıldıktan sonra yeniden doğduğu yere dönüp orada hala bir thrash yapan kitleyle devam ettiğini söyleyerek sona eriyor. ”Get Thrashed” thrash severlerin yanı sıra tüm metal müzik severlerin zevkle izleyeceği ve thrash hakkında bilgiler edinebileceği çok eğlenceli bir seyirlik. Herkese tavsiye ederim. Bu güzel belgeseli blue jean’in ağustos ayı sayısında hediye olarak verdiğini de belirtmek isterim. Belgeselin başında da denildiği gibi tüm amaç müzik yapmak ve bu heyecanı yaşamak başka bir şey değil…

Get Thrashed
Get Thrashed