Bir arkaşım, bir arkadaşının başına gelen bir hikayeyi anlattı. Güldüm. Arkadaşının bir köpeği varmış, hemen yanıbaşlarındaki komşunun da bir tavşanı. Köpekle tavşan gayet iyi geçinirlermiş.

Normalde köpeğinin tuvaleti geldiğinde tasmayla bahçeye çıkarır, hayvan ihtiyacını giderirken başında dururmuş. Ama birgün köpek çatlamak üzere kapıyı tırmalarken, onun da çok işi varmış ya da telefonda mıymış neymiş, bahçeye köpekle beraber çıkacak durumu yokmuş, kapıyı açıp köpeği bahçeye salıvermiş.

Bir müddet sonra köpek kapıda belirmiş. Ağzında ölü tavşan.

Bu tabi acayip panik olmuş, mahcubiyet içinde kıvranmış, napsam napsam moduna girmiş… Tavşan da kir toprak içinde tabi. Tavşanı bir güzel yıkamış, kurutmuş sonra usulcana komşusunun kapısının önüne bırakıp kaçmış.

Birkaç gün sonra komşusuyla karşılaşıyorlar. Komşu anlatıyor: “Yahu sormayın. Bugünlerde çok acayip şeyler oluyor. Bizim tavşan geçen gün ecelinden öldü, biz de bahçeye gömdük. Sonra tavşanı kapımızda bulduk!”