Sabit BağlantıÖnce Türk’ü Türk’e kırdırdılar. Sonra Alevi’yi Sunni’ye… Sıra şu günlerde Kürt’ü Türk’e kırdırmada… Konu o değil ama…Oynanan oyun hep aynı… Fonda çalan aynı cunta şarkısı…Seksen öncesi kurulan tezgahın piyonları milliyetçilerdi. Yani bu vatanın, bu milletin en agresif savunucuları… Solcuyu sağcıya düşman göstermişler, ülkenin elden gittiğini kafalarına işlemişlerdi. Bütün Avrupa o yıllarda Sovyet’lerden yayılan komunizm tehlikesi ile karşı karşıyaydı ya… Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kanlı iç savaşının tam ortasında buluvermişti kendisini bir anda… Üstelik bu kanlı tarihin en bilinen aktörleri de milliyetçilerdi. Yani ülkücüler…Milliyetçiliği kendilerine ülkü edinmiş insanlar o dönem ne kadar suçluysa, karşılarındakiler de bir o kadar suçlulardı elbette… (Belirtilmesi gereken önemli bir nokta; bir taraf devlet tarafından daha kolay idare ediliyordu. Bu nedenle de kısmen kollanıyordu.) (İster kontrgerilla örgütlenme olsun, ister olmasın… Ortada bir örgütlenmenin olduğu apaçık…)Fakat gerçek suçlular arka plandaydı. Her şey bittikten sonra ortaya atılan isimler sadece kullanılanlardı. Ve bu kullanılanlar, ne zaman göreve çağrılsalar gidiyorlardı. Yeri geldiğinde Asala’ya karşı kullanılıyorlardı. Emirin nereden geldiği ya da neden geldiği önemli değildi. Çünkü onlar yaptıkları herşeyi bir ülkü uğruna yapıyorlardı. Ya da tam tabiri ile, yaptıklarını zannediyorlardı.Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Abdi İpekçi…vs Hepsi birer ülkü uğruna gitti bu hesaba göre…(?) Bütün bu cinayetlerin arkasında aynı derin düşünce var değil mi? Perdenin arkasına bakılmadıkça da böyle zannedilmeye devam edilecek.Mehmet Ali Ağca’nın yanlış bir hesaplama(!) sonucu salıverilmesi bir çok tartışmayı beraberinde getirdi. Seksen öncesini konuşmaya korkanlar, bir anda iç muhasebelerini cesurca dile getirmeye başladılar. Ne güzel ki, herkes yaptığı yanlışların farkına geç de olsa varmış.Farkına varılamayan, İpekçi cinayetini bir zümreye yıkma çabası… Bu cinayeti Ağca’nın şahsında belli bir ideolojiye yüklemek ’80 öncesine geri dönmektir.Türkiye’nin en aydın gazetecilerinden birisini öldüren, hapishaneden asker üniforması ile kaçan, Papa’ya suikast girişiminde bulunan birisinin arkasında bir ideolojiden öte şeyler aramak gerekir.Yaptığı çelişkili açıklamalar ve ortaya attığı mesihlik iddiaları ile “deliye yatma” hali açıkça görülen Ağca’nın arkasında sadece “Grey Wolves” ya da bir başka ideolojik grup yoktur. Bildikleri ve bağlantıları ile bu şahıs ülkesinin ötesinde de bir çok amaca hizmet etmiştir.Belki gerçekten bir vatanseverdir. Ama özünde bir katildir. Ve bu katil, İpekçi’den sonra pişmanlık bir kenara, Papa’nın dibine kadar gidip iki el ateş edebilmiş birisidir.Şu an aramızda özgürce dolaşması ancak; “Yıllardır suskunluğunu koruyup hiç bir isim vermemesi sebebiyle onu kullananların ödediği diyettir.” şeklinde açıklanabilir. Bizlere yalnızca izlemek ve beklemek kalır.Tam bu anda gökten de üç elma düşer.