Çocukluğumda beni en çok etkileyen romandı Jane Eyre, belki de ilk defa beni ağlatan cinsten. Nedeni ise Jane’in mutsuzuğunu ve daha sonra aşkını fazlasıyla hissettirmiş olmasıdır, kitabın karamsar havası resmen ruhunuza işler, öyle bir his ki yıllar sonra bile hatırlanır.Charlotte Bronte‘nin muhteşem kitabından uyarlanan 1983, 1996, 1997, 2006 yapımı filmlere bir yenisi de 2011’de ekleniyor. Bu bolluk filmlerin kitabı yansıtmadaki başarısızlığından kaynaklanıyor olabilir, en azından izlediğim 2006 yapımı öyleydi.

Filmin konusu; Jane adlı öksüz yetim bir kızın yengesinin yanından yatılı okula, oradan da mürebbiyelik yaptığı Thornfield’a uzanan, bununla da kalmayıp, yalnız başına çıktığı yolculuk ve sonunda geri dönüşünün, aslında Jane’in iç dünyasının hikayesidir.Pek gösterişli olmayan bu kızın hayatı sizi de kendisiyle sürükleyecek bundan şüpheniz olmasın. Kitabını okuyan herkesin izlemek isteyeceği bir film, okumayanlara da okumalarını öneririm.