Biz büyükleri anlamak gerçekten zor. Çocuklarımız yirmili yaşlarına gelir de, hala onları bazı şeyler için yetkin görmeyiz. Buna karşılık, çocuklarımız daha küçk yaşlardayken onlardan büyüklerin performansını bekleriz.Benim rastladığım iki örnek.İlk olayımız Ankara’da bir kasabada geçiyor. Genç bir anne ve iki üç yaşlarında bir çocuk elele apartmanın merdiveninden iniyorlar. Çocuk sendeleyip düşünce annesi eliyle defalarca kafasına vurup azarlıyor.İkinci olayımız İstanbul’dan. Orta yaşlı bir baba, yürürken sendeleyen oğlunu “Doğru dürüst yürü!” diyerek azarlıyor.İşte böyle… Biri tesettürlü genç bir bayan, diğeri 35 – 40 yaşlarında tekel bayisinden içkisini alıp çıkan adam.Böyleyiz işte, kendimizi hangi guruba dahil etsek de, eğitim düzeyimiz, sosyal statümüz ne olsa da farketmiyor. Kadın dövmek gibi çocukları azarlamak da bizim marifetlerimizden…Hangimiz anne karnında yürümeyi, koşmayı, futbolu, voleybolu öğrendi ki?Düşecek çocuk, dizi yaralanacak, kaşı yarılacak, ağlayacak. Düşe kalka öğrenecek hayatı.Ama bizim acelemiz var, doğru dürüst yürüyen, ayakları üstünde durabilen bir velet istiyoruz.Masumiyeti, sabrı, kanaatkarlığı, mütevaziliği unuttuğumuz gibi unuttuk,çocukların daha çocuk olduğunu.
bırakalım düşsünler, ağlasınlar, dizleri yaralansın. Bırakalım onlar da biraz çocuk gibi yaşasın.