yakalanırken uyanmıştık kaçarcasına kendimizden…gecelere uyanmayı düşlerim hâlâ yalnız bir duman altında…ki gurur vardı serde:kalabalıkta bir yaz kavağı gibi dimdik;ama gece, yarım kalmış şiirlerce yetimdik…bir garip öyküydü bizimki;geleceği geçmiş zamanla anlattığımız…yalnız bana “biz” dediğimiz…ince belli bir bardak çaydın sen hayallerimde bazen…yaşlı titrek ellerinle bardağıma doldurduğun,ve benim yüzüne dalıp giderken farketmediğim…yaşamak mı zor,yaşar görünmek mi?mutluluk, henüz ölmemiş bir tahtaya dokunmaktı çıplak ellerimle…kışın camı silip bahçedeki bir fidanı seyretmekti çisil çisil…bazen bir çıranın, sabah serinliğini öldürmesini izlemekti şubat ayında…efkârsız döndürdüğümüz eski kamyon lastikleriyle mevsimler de dönüp dururdu…ve biz büyürdük…tâ o zamandan “ilk aşk”ımdın;“görmesek de, duymasak da”…“yazın gelir” derlerdi;yazardım,gelmezdin…“sen” yoktun ki;hep “biz”dik…ama sen yoktun…senli rüyalardan erkek yurtlarına uyanmaktı kaderim,ve ben, henüz tanışmadığım sana açtım…hoşgeldin…