sürrealist sinemanın en önde gelen adamı. bunuel bir gerçekçiydi, gerçeküstücüydü, marksist, anarşist, freudçu, anti-freudçu, mistik, ateist, sadist, ahlakçı, hristiyandı. kafası karışıktı anlayacağınız. 22 şubat 1900 yılında ispanya’da calanda kasabasında doğar. ailesi burjuvadır. cizvit eğitimi alır. din hocaları yakında dini eleştirdiği filmleriyle dünyayı sarsacak çocuğu yetiştirdiklerini bilmiyorlardı tabii.”TANRIYA ŞÜKÜR ATEİSTİM!”madrit üniversitesinde sürrealist salvador dali vefederico garcia lorca ile arkadaşlık kurar. fritz lang filmi destiny’i seyredince, film çekmeye karar verir. annesinden aldığı parayla dali’yle birlikte ilk filmini çevirir.un chien andalou skandal olur. dali ile istedikleri de skandaldır zaten. direk dine ve burjuvaziye saldırıldığı söylenir. filmde unutulmaz sahne bir kızın gözünü kesen bıçak klasik olur. filmin endülüs köpeği olan adına rağmen filmde hiç köpek yoktur! onun yerine eşekler gezer. tüm bu skandal iyidir diyorlardı dali ve bunuel, “skandal sürrealist devrimin habercisidir.” film tabii ki bir düştür. bunelikinci film L’Age d’Or da skandal olur. ama bu filmden sonra dali ile kapışırlar. bir sabah anidan faşist ve hristiyan olmaya karar veren dali filmin anti-hristiyan olduğunu söyleyince bunuel dali’yi kovalar. film yine hristiyanlık ve burjuvaziye saldırılarla doludur. öldürülen çocuklar, şekli bozulan haçlar falan. kırk yıldan fazla bir süre ile yasaklı olur.Land Without Bread 1932 de yayınlanır. ispanya’da mücevherlerle gezen kilise mensuplarını ve açlık çeken çocukları gösteren belgesel çekimlerden oluşan film oldukça “gerçekçidir” aslında.ispanya iç savaşı çıkınca abd’ye geçer. daha sonra meksika’da Los olvidados (1950), El (1952), Criminal Life of Archibaldo de la Cruz (1955) gibi filmler çeker. sürrealist temalar ve sosyal sorunlar devam eder filmlerinde. özellikle ispanya’ya dönmeden önce çevirdiği son film nazarin (1958) önemlidir. olay budurve ispanya’ya dönünce yine sürrealist skandalını yaratır. viridiana filminde ünlü da vinci tablosu the last supper/son yemek parodi şeklinde verilir. hristiyanlar yine ayaklanır.yaşamının sonuna kadar film çekmeye devam eder. o film çektikçe insanlar da sansürlemeye devam eder.simon of the desert (1965) filminden sonra bunuel filmleri de değişmeye başlar. ama değişmeyen hristiyanlığa saldırıdır. tanrıya ancak insan doğasını çözünce ulaşacağımızı savunur. “tanrıya şükür HALA ateistim” diyordu o zamanlar. breton ve bunuel otomatik yazımı savunuyordu ama otomatik film çekmek pek mümkün olmuyor gibi gözüküyordu.”bana birisi çıkıp da şu dakika tanrının varolduğunu ispatlasa yine de davranışlarımda değişiklik olmaz” diyordu. “günün iki saati hareket yeter kalan yirmi ikisinde düş kuralım” ya da”tıpkı şairler gibi paranoyak…doğulur sonradan olunmaz” diyen bu adam 1983 de meksika vatandaşı olarak meksika’da öldü.son filmlerinden le fantome de la liberte’deki hayalet imgesi karl marx’ın komünist manifestosuna göndermeydi. avrupanın üzerinde bir hayalet geziyor, komünizmin hayaleti…hayatı boyunca burjuvazinin insanlığı yönettiğini ve gerçek sadistin onlar olduğunu kendisinin sadece onlara ayna tuttuğunu savundu. belki de hepsi şakaydı:”son nefesimi verecekken hep bir son şaka düşlüyorum. ölüm yatağımın başucunda arkadaşlarım ve ben, ateist olan ben, bir rahibe günahlarımı bağışlaması için yalvarıyorum ve günah çıkarıyorum. ve sonra gidiyorum. peki ama o anda böyle bir şaka yapacak gücüm olacak mı?”bunuel hakkında hafifte yeralan, benim de yararlandığım blog:* winmaker blogu* bunuel filmografisi* çeşitli sürrealist filmler vs.* bir endülüs köpeği buradan indirilebilir