Hatice Olgun’un Esra_Ceyda kardeşleri televizyonda gördükten sonra kaleme aldığı yazının; beni çok etkileyen bir kısmını paylaşmak istedim.

Show sandımdı kısacası…Ama bu kızlar da bilemedikleri basit sorulara verdikleri abuk cevaplar da gerçekmiş,Ve yine karşımdaki o kutunun içindeler.Nasıl yani, düşündüm..Belli ki ilk bisikletlerini hediye alabilmek için, karnelerinde iyi notları olmasına asla ihtiyaçları olmamış.Üniversite yolunda canla başla çalışan yaşıtları bir yana, belli ki onlar bitirdikleri paralı üniversiteye diledikleri bölümden kolayca girebilmişler.Belli ki o güzel kafacıklarını yormamak adına bu ülkenin bir dönem başbakanı olmuş simasının adını ve başka benzeri fazlalıkları da öğrenmeyi ve akılda tutmayı öteki enayilere bırakmışlar.Belli ki canları bir gün şöhret istemiş, babalarına aldırmışlar…
Belli ki yaşça ve yerce kendilerinden çok büyük bir söz yazarına ağzına geleni sayabilecek kadar kocaman bir özgüveni soyadlarının arkasına ekletmişler…O renkli kutudan bu yana döndüm..Baktım evim karma karışık, boya kutuları, yerine geçirilmeyi bekleyen eşyalar, yer bezleri daha ne varsa ortada…Üstelik hepiniz gibi geçim derdi başta, bel ve sırt zonkluyor…Birkaç yıl önce olsa içerlerdim belki. Daha rahat olamadığıma ve de dişimle tırnağımla verdiğim çabama içten içe hayıflanırdım.Ama şükrediyorum. Çünkü biliyorum ki ülkemin geleceğini “baba bana şöhret al” diyen kızlardan daha çok,“Baba beni okula gönder” diyen kızlar belirleyecek.