Hollywood sinemasının özellikle 1990lı yıllarda When Harry Met Sally… (1989) ile başlayan dönemde, bir tarafını romantik komedilere teslim ettiğini söyleyebiliriz. Rob Reiner’ın başlattığı bu dalgaya en önemli eklentileri Jerry Maguire (1996) ve Almost Famous (2000) filmeleri ile Cameron Crowe yaptı. Oscarların dikkatini As Good as It Gets (1997) filmiyle James L. Brooks çekerken, yüksek bütçeli prodüksiyonu, elini zaten endüstriyel olarak 90lara damgasını vuran James Cameron, True Lies (1994) filmi ile üstlendi. 2000li yıllarda ise Hollywood’un bu romantik komedi tufanı, kendini tamamen pazarın girdi-çıktı ilişkisine yönlendirdi. Ortaya, zaman zaman öngörülebilir, zaman zaman da vasatın üstü birçok yeni yapıt çıktı. Artık 2010lu yılları kategorize etmemize bu kadar az bir zaman kalmışken, bir filmin çıtayı yükselteceğini düşünüyorum: (500) Days of Summer (2009)

Düşünüyorum çünkü filmi izlemedim. Olağanüstü soundtrack parçalarını dinledim. Filmi izlemeden, filmin arkaplan müziklerini dinlemek her zaman seyir zevkini artırıcı bir etkendir. Ama aldığım izlenimlerle, zaman zaman müzikal havasına bürünecek olan (500) Days of Summer (2009) için ise, bunun çok daha önemli bir etken olacağı kanısındayım. IMDB açılış puanı 8,7 olan filmin, 10000 oyu geçmesine rağmen bu puanı sadece 8,4’e düşmüştür. Daha önce, 2000li yıllarda 8 puanın yakalayabilen tek romantik komedi ise Shrek (2001) yapımıydı.

Filmin başrollerini, The Happening (2008) ve son olarak Yes Man (2008) ile karşımıza çıkan Zooey Deschanel ile “3rd Rock from the Sun” dizisi ile ünlünen ve ileride çok daha büyük başarılara imza atması beklenen Joseph Gordon-Levitt paylaşıyor. Daha önce Manic (2001) adlı yapımda birlikte başrolleri paylaşan ikilinin, yine başarılı bir performansa imza attığı belirtiliyor. Filmin görüntü yönetmeninin, Zooey Deschanel’ın gözlerini ön plana çıkarmak için mavi temalı arkaplanlarla çalıştıklarını belirttiği yapımda, karakterlerin kimyasının seyirciye yansıtılması için her detayın işlendiğini anlayabiliriz. Daha önce, müzik videoları çeken yönetmen Marc Webb’ın ilk uzun metrajlı projesinde, gerçek aşka inanmayan Summer Finn ile ona sırılsıklam aşık olan Tom Hansen’ın yaşadıkları ilişkide birlikteliklerini devam ettirebilmek için girdikleri mücadeleyi izleyeceğiz.

Filmin senaristleri Scott Neustadter (32) ve Michael H. Weber (31)’ın, 10 sene önce başlayan arkadaşlıkları, Hollywood’un uzak durduğu 90larda kalan Cameron Crowe ve Woody Allen tarzı filmlere olan ilgileri sayesinde, kendilerini bugüne uzanan bir yolculağa itti. The Smiths müzik grubuna olan hayranlıkları ile bu düşüncelerini birleştirdikleri filmin Türkiye’deki gösterim tarihi ise 9 Ekim olarak açıklandı.Filmin fragmanı:http://www.youtube.com/watch?v=PsD0NpFSADM