bildirgec.org

toz66

11 yıl önce üye olmuş, 144 yazı yazmış. 126 yorum yazmış.

e-eğitim dönemi

toz66 | 15 April 2008 19:31

İnternet gün geçtikçe hayatımıza daha çok giriyor ve hayatımızın bir vazgeçilmez parçası oluveriyor. İnternet bu denli hayatımızda yer alırken eğitim ve öğretimin de internetten uzak kalması düşünülemezdi. Eğitim ve öğretim sistemi de internetin imkanlarından ve kolaylıklarından faydalanarak bir çeşit evrime uğradı diyebiliriz. O eski eğitim anlayışından uzak e-eğitim denilen sistemleri inceleyeceğiz. Yani okula ya da dersaneye gitmeden evimizde pc başında oturarak da bazı şeyleri öğrenmemize yarayacak siteleri yakın takibe alıyoruz.

e-eğitim
e-eğitim

Ekol Hoca
Bu alanda ismi en çok duyulan ve televizyon haberlerine dahi konu olan Ekol Hoca, üyelerine ücretsiz ders imkanı sağlıyor. Birçok dersi bulabileceğimiz ekolhoca video.google servisini kullanıyor.

Mongol – Cengiz Han

toz66 | 15 April 2008 16:58

Cengiz Han
Cengiz Han

Kazak, Alman ve Rus yapımı olan Mongol (Cengiz Han), küçük Temudjin’in savaşarak esaretten kurtuluşunu ve dünyanın yarısında hakimiyet süren Moğol İmparatorluğunu kuruşunu konu alır. Film üçleme olarak çekilmiştir. Üçlemenin ilk halkası Mongol’dur. Burada en çok dikkat çeken Kazak sinemasının atağa geçişidir. Bu film Kazakların Oscar adayı olmuştu. Kazak’lar da dünya çapında film çekmeye ve kendilerini bu alanda göstermeye başladılar. Peki biz neden dünya çapında filmler çekemiyoruz, o da bir ayrı tartışma konusudur. Sergei Bodrov’un ustalığını konuşturduğu film belgesel tadında sinema filmi olmuş…
Filmografi
Yapım : 2007, Moğolistan / Kazakistan / Almanya / Rusya
Tür : Dram / Savaş / Tarih
Yönetmen : Sergei Bodrov
Senaryo : Sergei Bodrov, Arif Aliyev
Oyuncular : Tadanobu Asano, Aliya , Tegen Ao, Ying Bai, Khulan Chuluun, Bao Di,

Başlangıç Sayfanızı Kişiselleştirin

toz66 | 15 April 2008 15:40

internet kullanıcılarının birçoğu, benim gibi, zamanın yeterli olmamasından yakınır. Beğendiğiniz her siteye internete her girişinizde girip bakmak saatlerinizi alır sanırım. Bu sitelerdeki yazıları okumakla da kalmayız üstelik, haberlere bakarız, hava durumunu öğreniriz, posta kutumuzu kontrol ederiz vb. bunlar gibi zamanımızı büyük bir kısmını işgal eden faaliyetlerimizin hepsini tek bir merkezden kontrol etmeye olanak veren servislerden bazılarını inceleyelim:

Bahsedeceğimiz sistemlerle facebook, myspace, digg, technorati, twitter gibi sistemleri aynı yerden takip edebilecek ve kullanabileceksiniz.

Cd’ler Dünyayı Kurtaracak

toz66 | 14 April 2008 18:02

Dünyanın daha çok ısınmasına sebeplerden bir tanesi de bilindiği üzere karbondioksit miktarıdır. Karbondioksit miktarının artmaması ve dünyanın bir çölden ibaret olmaması için sürekli ağaç kampanyaları düzenleniyor, çocuklara ağaç sevgisi aşılanıyor. Fakat küresel ısınmayı önlemek için sadece ağaç sevgisi aşılamaktan fazlasını yapan bilim adamları da yok değil. Bir Japon ve bir Alman bilim adamları biz teklonoji severlerin çok kullandığı cd ve dvd’lerin küresel ısınmayı önleyebileceklerini iddia etmişler. Ve bu iddilarını Amerika’da New Orleans kentindeki kimyagerler toplantısında açıkladılar. İddialarına göre salınım oranı çok yüksek olan karbondioksiti değerlendirerek cd, dvd ve plastik şişe yapabilecekler. Hem de çok kolay ve çok ucuz maliyetli bir yöntem ile…

cd-dvd
cd-dvd

Dünyada bazı ülkelerde devlet teşviki ile karbondioksitin toplanıp deniz altına veya toprak altına gömülmesine yönelik girişimlerin var olduğu da göz önüne alınırsa bu proje gerçekten hayal olmaktan çıkıyor. Devlet eliyle verilen bu destekler sayesinde karbondioksitin toplanı gömülmesi için harcanacak milli gelir hem tüketilmemiş olacak; hem de o ülkenin teknolojik gelişimine faydası olacak. Türkiye’nin de böyle bir çalışmayı desteklemesi gerçekten Türk internet geleceği açısından oldukça faydalı olacaktır.

50 İlk Öpücük

toz66 | 14 April 2008 17:18

50 İlk Öpücük
50 İlk Öpücük

Her gün hafızanızı kaybettiğinizi düşünün. Her sabah dünü unutuyorsunuz, yani hiç geçmişiniz olmuyor; hayat geçip gidiyor olsa da. İşte böyle nadir bir nörolojik hastalığı olan Lucy’nin her günü aynı geçmektedir. Bunu babası ve kardeşi sağlamaktadır. Çünkü travma geçirmesine sebep olan o günü hatırlamasını istememektedirler. Yani her sabah kalkıyor, her sabah aynı yerde kahvaltı yapıyor ve her gün doğum gününü kutluyor. Çünkü onun için dün diye bir kavram yok.

Henry ise soğuk deniz hayvanları veterineri olan ve tatil yapmak için gelen turistleri ayartan, seviş-bırak zihniyetinde birisidir. Onun için gerçek aşk yoktur. Ya da o hiç yaşamamıştır… 10 yıldır planladığı Alaska’da morsların yaşamını inceleme planlarını gerçekleştirmek istemektedir. Fakat teknelerinde bir sorun çıkar ve o da sorun halledilene kadar etraftaki bir kafeye gider. Kafede dikkatini çeken çok güzel bir bayan görür ve onuna konuşmak ister. Zamanla onun her gün orda olduğunu anlar. İlk tanışmalarından sonra kızın kendini hatırlayacağını düşünen Henry, kız kendisini hatırlamayınca şok olur. Biraz takip edince onun durumunu öğrenir. Bundan sonra Henry her gün onunla farklı bir yöntem bularak tanışmayı deneyecektir. Ve her tanışmalarında bir öpücük. Fakat her seferinde o opücüğü unutan bir kız… Her şeye rağmen Henry mücadele edecektir. Ve en sonunda Henry’nin gösterdiği fedakarlık ise takdire şayandır doğrusu 🙂

50 İlk Öpücük
50 İlk Öpücük

Pardon

toz66 | 13 April 2008 20:16

Pardon
Pardon

Nasıl bir ülkede yaşadığınızı hiç düşündünüz mü? Küçük bir yanlış anlaşılma yüzünden ne kadar süre hapishanede kalırsınız acaba? Aslında Türkiye’de küçük bir yanlış anlaşılmanın nelere yol açacağını mizahi dille işleyen Pardon, komedi filmlerinde görmeye alışık olduğumuz büyük oyuncu Ferhan Şensoy’un da kaleminden çıkınca tadından yenilmez bir hal almış diyebilirim. Ferhan Şensoy filmde dramayı ve komediyi gerçekten çok güzel harmanlamış. Film, Amerikan filmlerinin aksine bir suçsuzluk olayını işliyor. Ferhan Şensoy’a inanılmaz performansıyla eşlik eden kişi ise Sürmeli olarak da hatırlayacağımız Rasim Öztekin… Filmde Ferhan Şensoy’un arkadaşı rolünü oynuyor ve esprileriyle kırıp geçiyor.

Filmografi
Tür : Dram / Komedi
Gösterim Tarihi : 4 Mart 2005
Yönetmen : Mert Baykal
Senaryo : Ferhan Şensoy
Görüntü Yönetmeni : Ulaş Zeybek
Müzik : Alen Konakoğlu

A.R.O.G Geliyor

toz66 | 13 April 2008 14:33

AROG
AROG

4 milyonu aşan seyircisiyle Türkiye’de en çok izlenen üç filmden biri olmayı başaran Gora filminin ikinicisi çekiliyor. Senaryosunu yine Cem Yılmaz’ın oluşturduğu filmin adı A.R.O.G… Gora filmini 3-4 defa izlemişsinizdir. Gora filmi Türkiye’de en pahalıya çekilen filmlerden bir tanesi… Bunlar göz önüne alındığında beklenen başarının gösterilmesi üzerine Cem Yılmaz kolları sıvadı ve ikincisini çekmeye başladı. Birinicisinin isminin neden G.O.R.A olduğunu kimse bilmiyordu, herkes kendince bazı açılımlar getirdi sözcüğe. Espri ordan geliyor olsa gerek yeni filmin adı da A.R.O.G… Gora’nın tersten yazılışı… Gora filminde Arif, uzaylılar tarafından kaçırılıyordu ve Gora adlı bir gezegene götürülüyordu; bu sefer de Arif kendini bir anda taş devrinde buluyor. Aslında filmin senaryosu sır gibi saklanıyor, çekimleri gizliden gizliden sürdürülüyor. Yine farklı olmayı bilen Cem Yılmaz, fragman olarak filmin ilk üç dakikasını yayınladı. Ayrıca çekimlerin kamera arkasını da buradan izleyebilirsiniz. Birincisinden çok farklı bir senaryo ile karşımıza çıkan Cem Yılmaz bir röportajında Arif’i Turist Ömer’e benzetmişti. Bu sebeple olsa gerek Arif kendini bir uzaylıların arasında buluyor bir taş devrinde. Röportajın detayı için buraya bakabilirsiniz.

”Haydi Teleskop Başına”

toz66 | 12 April 2008 21:13

Gezegen Bul
Gezegen Bul

Kafanızı havaya kaldırıp gökyüzüne baktığınızda, yıldızları saydığınızda hiç bunların isimlerini düşündünüz mü? Ya da kendiniz bunlara bir isim vermeyi aklınızdan geçirdiniz mi? Sevgilisine yıldız hediye edenlerimiz hariç nerdeyse hiçbirimiz bunu yapmamıştır. Gördüklerinize isim verseniz de bir anlamı olmayacaktır zaten, çünkü onlar bulunmuş bilinen yıldızlardır. Ya bulunmayanlar… Onları bulup isim vermeyi düşündünüz mü? Tübitak bu uyuşukluluğumuzun farkına varmış ve bu alanda bir yarışma düzenlemiş…
Tübitak’ın bir çalışması olan “Bilim ve Teknik” dergisi nisan ayındaki sayısında amatör uzay bilimcileri yarışmaya davet ediyor. Yarışmaya katılacakları Gezegen Avcıları diye nitelendirecek olursak, bu Gezegen avcıları daha önce keşfedilmiş 300’e yakın gezegenden başka gezegenleri keşfe çıkacaklar. Gezegeni bulan ekibe tam 100 000 YTL ödül vaad ediliyor.
Dergide yayınlanan haberde Tübitak ülkemizin adını göklere yazdırmak istediklerini belirterek katılımı artırmaya çalışmış. Bu slogandan çok sanırım ödül etkili olacaktır. Ayrıca haberde gelecek senenin Uluslararası Astronomi yılı olduğu belirtilmiş ve dünyanın her yerinde uzay bilimleriyle ilgili çalışmaların yapılacağını belirtilmiş.
Ayrıca çalışmanın başarılı olması dahilinde ödülün artırılabileceği, yarışmanın kapsamının genişletilip süpernova, nova, kuyruklu yıldız ya da küçük gezegen bulma dahil bir yarışma daha düzenlebileceği konuşuluyor.

No Country For Old Men – Yaşlılara Yer Yok

toz66 | 12 April 2008 17:37

yaşlılara yer yok
yaşlılara yer yok

Kendi başına sakin bir hayat süren ve antilop avcısı olan Moss, bir gün avlanırken eroin kaçakcılığından arta kalmış cesetler, kilolarca eroin ve bir çanta parayla karşılaşır. Eroin ve paraları alan Moss, bunlarla beraber başına çok büyük bir de bela almıştır. Paraları geri almak üzere peşine düşen Chigruh elinde bir oksijen tüpüyle insanların beynini dağıtmaktadır. Bir çanta para Moss’un hayatını tamamen değiştirecektir…

Son zamanların en başarılı senarist ve yönetmenlerinden olan Coen Kardeşler, yalnızca anne karnını ya da aynı odayı değil yönetmenlik koltuğunu da paylaşıyorlar. Filmlerin çoğunda Joel yönetmen, Ethan ise senarist olarak görünmektedir. Son çektikleri No Country For Old Men filmi ile de Oscar’ı 4 dalda kucakladılar. En iyi film, en iyi yönetmen, en iyi erkek yardımcı oyuncu ve en iyi uyarlama dallarında No Country For Old Men başarılı oldu.

Babam ve Oğlum

toz66 | 11 April 2008 20:57


babam ve oğlum

Babam ve Oğlum … Çağan Irmak’ı tüm Türkiye’nin tanımasını sağlayan en büyük çalışması… Aslında Çağan Irmak’ı Asmalı Konak Dizisinden hatırlayabiliriz fakat o dizide Irmak, oyuncuları ön planda tutmuş ve kendini ön plana çıkarmamıştı. Babam ve Oğlum da 12 Eylül Darbesi’nin arka planının anlatıldığı Sadık ve çevresinde gelişen olaylardan ibaret. Oğul ve baba arasındaki siyasal görüş farklılıklarını çok iyi bir şekilde işleyen Irmak birçok kesimin beğenisini almıştır. Çünkü bu filminde tarafsız bir şekilde yaklaşmayı başarmış ve bizlere gerçek sinema filmi tadını vermiştir.
Sadık, babasının Ziraat Mühendisliğini oku diye ısrar etmesine rağmen İzmir’deki küçük çiftliklerinden çıkıp gazetecilik eğitimi almak için üniversiteye gitmiştir. Tabi dönem gereği de kendini bir siyasal karmaşa içerisinde bulmuştur, ve kendi çizgisini belirlemiştir. Bu çizgiyi beğenmeyen babası da oğlunu evlatlıktan reddeder. Artık onlar küstür… Eşi hamile olan Sadık, eşinin sancılarının tutması üzerine onu hastaneye götürmeye çalışır fakat gece vakti sokaklar tamamen boştur, bir taksi bulamaz. Çünkü o günlerde devrim gerçekleşmiştir… Sorgulama sırasında ağır darbeler alan Sadık artık hastalığının çok kötü duruma gelmesiyle küçücük yaşta olan oğlunu küs olduğu ailesinin yanına bırakmaya karar verir. Küçük yaşta olan Deniz ise hayal dünyası ile gerçek dünyayı birbirine karıştırmaktadır… Acaba minik Deniz, Hüseyin dedenin sinirlerini yumuşatabilecek mi?…
Filmografi
Yönetmen: Çağan Irmak
Yapımcı : Şükrü Avşar
Senaryo : Çağan Irmak
Oyuncular : Çetin Tekindor, Fikret KuşkanHümeyra, Şerif SezerBinnur Kaya, Yetkin Dikinciler