bildirgec.org

tamilgerillası

11 yıl önce üye olmuş, 200 yazı yazmış. 773 yorum yazmış.

er kişi niyetine!!!

tamilgerillası | 08 July 2002 18:54

Bir hafta evvel emektar bilgisayarım Hikmet’in “hardisk(s)diyagnosisfeyl” olması sebebiyle Hafif’i işten takip ediyordum. Hafta sonu cidden boşluk oldu wolf’un dediği gibi.

Cumartesi ve Pazarımın belirli zamanlarını bir acaip sınav için harcadım. Dahil olduğum bir güruh insan ile birlikte devlet memuru olabilmek için sıcacık sınıflarda üçgenin iç açıları, Kayserideki Şeyh Hebelüp Camii ve Tazminat fermanı ile ilgili soruları cevapladık. Bu hadiseden önce başıma gelen bir iki şeyden bahsetmek istiyorum.

Cumartesi sabahı, Ümraniye’de minibüsten inip, sınava gireceğim ilkokula yürümeye başladım. Bir benzin istasyonun içinden geçerken aniden:

“ERRR KİŞİ NİYETİNEEEEEEEE!!!”

“ALLAHÜÜEKBEEEERRRRRR”bağrışını duydum. Hoppala? Saat 8:30. Ne cenazesi bu? Hem niye benzin istasyonu.. Sonra tekrar:

“ERRR KİŞİ NİYETİNEEEEEEEE!!!”

“ALLAHÜÜEKBEEEERRRRRR”

Lan n’oluyor? Çok geçmeden benzin istasyonunun bir köşesinde 3 taksici arkadaşı ve bir de deli olduğu belli birisini gördüm. Manzara aynen şöyle idi; deli elleri önde bağlı huşu içinde dururken taksiclerden biri “er kişi niyetine” diye bağırıyor, deli de her seferinde ellerini kulaklarına götürüp “allahüekber” diye bağırıyor. Diğerleri de gülüp “Fatiha’da okusana oğlum sevap..” diyorlardı. İlginç bir mazaraydı. Bir müddet baktım. Sonra yürüdüm.

Okula geldim sonra. İçeri girerken arama vardı. Polisin önünde durdum beni umursamadı ve arkamdakini aramaya başladı. Ben de demek ki beni aramayacak diye bir adım attım. Polis bunun üzerine “Senin hiç aranmaya niyetin yok galiba” dedi. Baktım, cevap vermedim. Ne sanıyorlar ki aranmayı sevdiğimizi falan mı ya da sevmemiz gerektiğini mi? Normal olan oldu ve beni didik didik aradı. Pis pis bakarak gidişimi seyretti.

Sonra sınav salonuna girdim, aslında benim umduğumdan kötüydü durum. Ciddi beklentilerin söz konusu olduğunu açıkçası sınav salonuna girince daha iyi anladım. Herkes tedirgin ve huzursuzdu. Nedense benim kafamda bu tip sınavlar hep formaliteydi. Tabi bir işimin olmasının verdiği rahatlık da bir başka etkendi. Kadrolaşma, torpil vs… yüzünden zaten olanaksızdı. Ama insanları böyle umutsuz görünce(aslında hissedince) “HER KİŞİ NİYETİNE!!” diye bağırmak geldi. Ama bağırmadım.

Gözetmen geldi. Soru kitapçıklarını dağittı. Arkasına baktım “METEKSAN A.Ş. de basılmıştır” yazıyordu. Düşündüm. Meteksan-Bilkent-Doğramacı-YÖK-ÖSYM…Domino taşları gibi ne güzel ilişkilendiriliyor birbirine. Sınırlı sonsuzluk gibi, tavuk, yumurta,sonra yine tavuk ve yumurta.Bunları düşünürken zil çaldı. Sayfayı çevirdim. Soru 1 “Aşağıdakilerden hangisi…

treni yakalamak

tamilgerillası | 03 July 2002 15:51

bütün gün netteyim. 2-3 haftadır da hiç işim yok. sürekli burdayım fakat bir türlü treni yakalayamıyorum. okuyorum her şeyi hem wallahi hem billahi. nedendir acep bir bilen varsa söylesin. takıldım kaldım. okuyorum okuyorum yok yine aynı yine aynı. bir de üstüne ekleniyor. ayıp oluyor ama dönüp tekrar okuyamam ki her şeyi 😛

dündü…

tamilgerillası | 29 June 2002 01:09

otobüsten indim. eve gitmek için üst geçite doğru ilerlerken bir iki kıpırtı gördüm merdivenin hemen başında. köpek veya köpekler sandım. biraz tırsarım da kendilerinden:). neyse sonra farkettim ki koyunmuş hatta sürüymüş. şaşırdım. kaldım. neyse hayvanlar çobanın damaktan çıkardığı o ilginç ses ve çoban köğeğinin yardımı ile benim önümde geçidin merdivenlerin tırmandılar. ben de çoban’a “ya ne iş abi?” dedim. o da “dolaştırıom hayvanları.. dayanıklı olsunlar diye” dedi. Neyse önde koyunlar arkada ben (fahri koyun) geçidi geçtik. çobanla birbirimize iyi akşamlar diledik. Kavalı yoktu çobanın.

esperanza türkiye’de

tamilgerillası | 28 June 2002 15:19

Böyle bir mail gelmiş GreenPeace TR’den. Duyan vardır duymayan vardır.

“Sevgili Greenpeace destekcileri,

Greenpeace filosuna en son katilan, en buyuk ve en yesil gemi olan “Esperanza” bugun Ortakoy-Kurucesme arasindaki Cemil Topuzlu Parki’na yanasti.

MV Esperanza, daha az yakitla calisan, dolayisiyla da CO2 ve diger kirletici maddelerin cevreye yayilmasini azaltan, bir isi geri-kazanim sistemi ve dizel-elektrik motoru sistemiyle donatilmistir. Gemide ozon tabakasina zarar veren CFC ve iklim degisikligine yol acan HFC gazlarini icermeyen sogutucu sistemleri kullanilmistir.

Gemi, suyun ekolojik ve verimli kullanimini saglayan gri-temiz atik su ayristirma sistemine sahiptir. Esperanza, açık denizdeki uzun yolculuklar oncesinde surdurulen deneme suruslerinin bir parcasi olarak, Greenpeace Akdeniz Merkez Ofisi’nin bulundugu Malta’dan İstanbul’a geliyor. En az 12-16 kisilik bir murettebat ile yolculuk yapabilen Esperanza’da en fazla 48 kisi kalabilmektedir. Esperanza’nin 15 degisik ulusa ait 25 kisilik murettebati icinde Turkiye’den katilan Serkan Dadak ve Baris Salduz da bulunmaktadir.Bu yil, Turkiye’yi Greenpeace’le tanistiran ilk gemi olan Sirius’un, Turkiye’ye

yaptigi ziyaretin 10. yilidir. Esperanza’nin bu ziyareti ayni zamanda, cevre konularina ilgi duyan insanlarin duzenli ve dogrudan iliski kurabilecekleri Greenpeace Akdeniz Ofisi’nin Ýstanbul’da acilisinin da 5. yilina rastlamaktadir.

ESPERANZA 29-30 HAZIRAN CUMARTESI ve PAZAR gunleri SAAT 13:00 – 20:00 arasi sizlerin ziyaretinize acik olacak. Gemide, Greenpeace videolarini izleyebilir ve petrolün “besikten mezara” cevresel ve toplumsal etkilerini anlatan sergimizi de gezebilirsiniz. Kisa bir sure icin Ýstanbul’da bulunacak olan Esperanza’ya hepinizi “heyecanla”

bekliyoruz, yakinda gorusmek uzere… ”

kim en çok sevindi??

tamilgerillası | 26 June 2002 15:33

milli takım süper bir iş yaptı(hem de şenol güneş ile) ve biz de buna çok sevindik. o kadar sevindik ki her tarafa pankartlar asar olduk. özellikle beşiktaş belediye başkanı çok sevindi. her maçtan önce muhakkak pankart astırdı. :)) kostarika maçını beraber izleyelim… milli takıma başarılar…(her sabah işe giderken görüyorum da aklımda kaldı) sanki duyacaklar ya da görecekler veya duysalar görseler bi şey olcak.neyse bu yetmedi heykel dikmeye karar verdik. turizmciler fahri tur operatörü belgesi verdiler. falan filan…neyse yani bunlar çok da garip gelmiyor aslında hep olan ve alıştığımız işler bunlar. fakat mcdonalds’a, shell’e, cocacola’ya, pepsi’ye, ne oluyor. coca bir reklam yapıyor türk milli takımı için, düşünüyorum ve benden daha çok sevinmişler gibi geliyor. shell her daim millilere başarılar diliyor. filli boya milli boya oluyor. şimdi bunları bütün ülkelerde yaptıklarını biliyoruz. (bilmesek de tahmin ediyoruz) şimdi neresinden tutsan yalaklık bu. global yalaklık. isveç size başarılar dilioz. aman abi bizden benzin alın. meksika var ya sen bi tanesin ama cocacola içelim ülkece değil mi ama??. yani başarının sömürüsü bir şekilde bu yapılan. ben de buna her televizyonu açtığımda katlanmak istemiyorum ama mecburum. ve fakat ne yapıyorum yazıyorum hafif’e rahatlıyorum. 🙂 bu arada iki tane reklam var ki onların yeri ayrı. birincisi top sektiren tüplerin olduğu ipragaz reklamı. bir reklam bu kadar çiğ olmaz ki dedirtiyor insana. ikincisi ise aria’nın reklamı(türkler portekizce tezahürat yapıyor telefondan). acaip komik olmuş bence.

sıpaydır-men (dı muuvi)

tamilgerillası | 19 June 2002 10:17

Aslında ben örümcek diye arattım yoktu bir şey ama sonra aklıma geldi, spider diye arayınca çıktı yazılar. Pek sevilmemiş gördüğüm kadarı ile örümcek adam burda ama ben yine de çizgi roman tarihinde kafasına en fazla darbe yiyen (knooockk ya da tocccccckkkk yazardı) Örümcek’in filmi ilgili bir iki kelam edeyim dedim.

Bütün çocukluk ve ilk ergenlikte kapağı dışında tamamıyla siyah beyaz gördüğünüz örümceği kanlı canlı görmek acayip keyifliydi benim için. Başlangıçta kostumündeki çizgilerin parlaklığı biraz rahatsız etti ama ona da alıştım. Hikaye tabi biraz değişmiş, ama “büyük güç=büyük sorumluluk” lakırdısı her zaman olduğu gibi hissediliyor. Toby Maguire berbat bir seçim, adam tam bir sünepe. Ama Mary jane harika olmuş, en az çizgi romandaki kadar seksi:) Keza Norman Osbourne(Yeşil Cin)da öyle -Dafoe’nun maske takmasına bile gerek yokmuş hatta :))). Oyuncuların geri kalanı da kesinlikle çizgi romana bayağı uygun. Film içerisinde daha sonra Venom olacak olan Edi Brok’tan ve Kertenkele Adam olacak olan Dr. Connors’dan bahsediliyor olması ikinci filmde bu karakterlerin olacağı fikrini uyandırdı ama hadi bakalım hayırlısı.

Her ne kadar film “Örümcek Adam” olsa da aslında Peter Parker hakkında bir film temelinde. Baskın olan gerçek kimlik. Çizgi romanda bu her zaman dengede tutulurdu. Çelişkiler ve sıkıntıyla dolu Parker’ın hayatı ve Örümcek’in fantastik dünyası. Bir diğer noktada dövüş sahnelerini çizgi roman kadar ayrıntılı veremediği için Örümceğin o acayip komik esprilerinden fazla olmaması. Ama yine de soyguncuların elinden silahı ağ ile çekmesi, onları örümcek ağlarına bağlı bir şekilde elektrik direklerine asması, başaşağı ağ ile kayması, elektrik direğine fotoğraf makinesini yerleştirilmesi, bayrak direklerine tutunup dönmesi, göze ağ sıkması gibi çizgi romanın olmazsa olmazları çok iyi kullanılmış. Gerçi filmde ağ örmek için kartuş mekanızması yok, örümcek ağını kendi örüyor. Başına gelen tehlikelerin zaman zaman asli sebebi olan “kartuş bitmesi” olmadan biraz keyifsiz olacak. Neyse… idare ederiz artık.

Velhasılkelam ben çok eğlendim filmi seyrederken. Hayalini kurduklarımının bir şekilde(!) canlı olarak gözükmesi hoştu.