bildirgec.org

tamilgerillası

11 yıl önce üye olmuş, 200 yazı yazmış. 773 yorum yazmış.

ne lan bu trafik?

tamilgerillası | 18 February 2003 00:26

bugün yolumun üzerindeki her yerde trafik vardı. maltepe’den başlayarak e-5 üzerinde, köprüde, köprü çıkışında, gayrettepe’de. (bunları geri doğru okuyarak evime ulaşabilirsiniz.) tam kışla önünde köprülü kavşak yapılacakmış. işiniz yoksa gelmeyin o taraflara. hoş zaten işi olmayanın gelmesi abes bence oralar ama neyse.

dün şehremini ali müfit gürtuna’yı izledim tgrt’de. çok enteresan bir adam ali bey. böyle çok güven verici, temiz yüzlü biri bence. güzel bir ses tonuna sahip. yani seslendirme sanatçısı olsa bir çok yıldızı seslendirirmiş kanımca. anlattığına göre, duvardan duvara metro’ylan, raylı sistemlen kaplıyacakmış şehri. ne güzel, ne şahane! ninni gibi. olacak mı acaba? olur tabi. neden olmasın. olsun ya. harem’deki otogarı da kaldırıyorlarmış. salacak’tan kadıköy’e kadar çok güzel bir sahil şeridi yapacaklarmış. oh mis. limanı kaldıracaklarmış. şiyir gibi.(bkz:K) silolar kalsın ama bence. boyasınlar onları izmir’dekiler gibi. bir tek biletlen her yere gidecekmişiz. hatta utanmazsak uçağa da binebilirmişiz.

olmaz olmaz demeyin…

tamilgerillası | 30 January 2003 00:15

7 ay önce kadıköy iskelesinde, telefonumu çaldırmıştım. tam da güzel bir gece geçirmeyi planlarken. gerçi gece yine güzel geçti ama can sıkıcıydı tabi. bayağı para vermiştim zamanında. kardeşim “ya git karakola başvur. IMEI numarasından buluyorlar” falan dedi. çaldırdığım gün emniyet müdürlüğüne gittim. dedim böyle böyle. memur gayet rahat, “sen cumhuriyet savcılığına başvur, biz buluruz onu” dedi. iyi dedim ben de. gittim cumhuriyet savcılığına başvurdum. dediler ki dilekçe yaz. ben de salaklığımı resmi olarak belgeleyecek şekilde, “şu şu numaralı telefonumu, avanak avanak gezinirken kimliği belirsiz kişi/kişilere kaptırdım. yüce türk adaletinin bulmasını istiyorum” konulu bir dilekçe yazdım, verdim. yasal takip başladı. 1 ay sonra çağırdılar tekrar ifade verdim. olayın nerde ve nasıl olduğunu anlatıp, başsavcıya imzalattım. neyse efendim, ben bu arada boş durmadım bir telefon daha kaptırdım. (o konuya hiç girmek istemiyorum peşinen söyleyeyim.) bundan 2 ay önce tekrar çağırdılar. gittim. “sen böyle bir başvuru mu yaptın” dediler. ewet dedim. “güzel, aferin..yasal olarak takip ediyoruz, metin ol” dediler kısaca. tamam dedim siz takılın.

…ve nihayet pazartesi akşamı, savcılıktan aranmışım. kardeşime “gelsin de alsın telefonunu” demişler. şişli cumhuriyet başsavcılğının dar merdivenlerini 4. kez tırmandım. özel kalem müdürlüğündeki s. hanım’dan telefonu teslim alıp, davadan feragat ettiğimi bildiren belgeyi imzaladım. s. hanım, bir daha kaybetme uğraşamam dedi sanki her şeyi kendisi halletmiş gibi.

telefonum biraz yıpranmış falan ama çalışıyor hâlâ. hani hiç hesapta yokken olur ya bezen bir şey, mutlu olursunuz. bu o işte. şaşkınlığım sürüyor. 🙂

op.8-No.4

tamilgerillası | 26 January 2003 21:10

soğuk olsa. çok soğuk ama, zemheri denileninden.

eskiden olduğu gibi ayaklarım çok üşüse. ciğerlerimiz ürperse şöyle derin nefes alınca. ayakta kalmaya uğraşsak rüzgâra karşı. kestane şimdiki gibi zevzek bir yiyecek olmasa, ısıtsa elini, avucunu insanın. o ürkütücü rüzgar sesini duysak dışarıdan. mavi-gri renge bürünse gökyüzü, deniz asfalt rengi olsa. filmlerdeki gibi olsa sakallarım, uçları beyaz beyaz kardan. ellerimi ovuştururken, sanki benim değilmiş hissine kapılsam. kar yolları kesse. bütün pisliklerden korusa bizi beyaz beyaz.

o soğuk korkuyu hissetsek yine, daha çok bağlansak. hep beraber sıcağı arasak. liberal yazı hayal etsek. daha çok çabalasak.

soğuk olsa şöyle. çok soğuk ama, zemheri denileninden. kendimize gelsek…

değil mi?

tamilgerillası | 19 January 2003 03:51

yeni bir genel müdürümüz oldu nurtopu gibi maşallah. canım çıktı günlük. 1 haftadır iş güçle uğraş, bir de şimdi yeni prosedürler, yeni işler, şirket içi uyum yasaları, hergün anlamsız toplantılar, uzayan çalışma saatleri. yeni ve hayali hedefler. neyse günlük, kısacası şu bir gerçek ki bu şekilde yaşamamak için elimden geleni yapmam lazım. böyle olmaz. bir model bir şekil yapacağız artık bakalım. aslında bütün bunlar değil de bu hafta en çok sinirlerimi bozan, bilbordlarda sürekli gördüğüm erol evgin ve oğlu’nun resmi. vatan savunmasına katkı. bak bak. ulan madem birşey yapacaksın savaşı durdurmak için yapsana. vatana zaten yeterince katkıda bulunuyorum. sayısal gece’de ne kadar katkıda bulunduğumuz altyazı geçiyor. ama var ya günlük allahından bulsun bu erol evgin, saçları dökülür inşallah. zihni’ye gittim bu hafta günlük. bayağı zamandır almamıştım indirimli cd’lerden. toparladım biraz. böyle çıktığımda nasıl huşu içerisindeydim anlatamam. otobüste hepsinin ambalajlarını çıkardım, kitapçıklarını okudum. harikaydı. bu hafta yaptığım önemli keşif ise, söylenenin doğru olduğu ve jeff buckley’nin hallelujah’yı leonard cohen’den kat kat güzel söylediğiydi. gerçi aynısı değil, yorum gibi daha çok. yarısından sonra sözler değişiyor falan. ama kesinlikle orijinalinden daha üstün. neyse günlük böyle yani. ben pek yazmam böyle rapor şeklinde ama canım sıkkın. arada sen de yaz bak hiç yazmıyosun, bozuluyorum söyliim. öpüyorum…